Daha önce gözleme dayalı birçok çalışmada vitamin D eksikliğinin KOVİD’ e yakalanma, ağır tablo ve ölüm riskini artırdığı gösterilmişti.
Scientific Reports’ da yayınlanan araştırmada, pulse vitamin D tedavisinin KOVİD’ de enflamasyon belirteçlerine olan etkisi incelendi.
Pulse vitamin D tedavisi, vücut kitle endeksi ve başlangıç vitamin D seviyesine göre tespit edilen belirli bir süre boyunca ağız yoluyla yüksek dozda (60.000 Ü/gün) vitamin D verilmesidir.
Katılımcılar iki gruba ayrıldı.
Bir gruba standart tedaviye ek olarak vücut kitle endekslerine göre 8 veya 10 gün günde 60.000 Ünite vitamin D verildi.
Kontrol grubu ise sadece standart tedavi aldı.
Kanlarında vitamin D seviyeleri düşük olan KOVİD hastaları vücut kitle endeksi kategorilerine göre 0. gün ve 9./11. günlerde D vitamini ile birlikte N/L oranı, CRP, LDH, IL6 ve ferritin gibi enflamasyon belirteçleri açısından değerlendirildi.
Her iki grup arasındaki değişkenlerdeki farlılıklar istatistiki olarak analiz edildi.
Toplam 100 hastadan vitamin D grubunda plan 44 kontrol grubunda olan 43 kişi çalışmayı tamamladı.
Vitamin D seviyeleri tedaviden sonra 16 ± 6 ng/ml’ den 89 ± 32 ng/ml’ ye yükselirken enflamasyon belirteçleri de istatistiki bakımdan anlamlı azalmalar oldu.
Buna karşılık kontrol grubundakilerde belirteçlerde anlamlı bir azalma görülmedi.
Her iki grup arasında belirteçlerdeki azalma istatistiki olarak ileri derecede anlamlı bulundu, hiçbir yan etki de görülmedi ve serum kalsiyum seviyeleri de normal sınırlarda kaldı.
Bu sonuçlar, ek yüksek doz vitamin D tedavisinin daha iyi sonuçlar elde etmek için KOVİD mevcut tedavi protokollerine güvenli bir şekilde eklenebileceğini göstermektedir.
Not: Araştırmanın tenkit edilecek tarafları var ama bu kadar kusur “kadı kızında da olur” deyip geçiyorum.
Vitamin D güçlü bir immün-modülatördür
Vitamin D’ nin, anti-mikrobiyal peptitler ile enflamasyonu teşvik eden ve anti-enflamatuar sitokinlerin üretimini artırarak ve başka birçok mekanizmalarla bağışıklık sistemini güçlendirdiği düşünülüyor.
KOVİD’ de enflamasyon belirteçleri yüksek olan hastalarda da vitamin D seviyeleri düşük olanlarda da ağır tablo ve ölümlerin daha fazla görüldüğünü gösteren çok sayıda araştırma var.
Düşük vitamin D seviyelerinin KOVİD enfeksiyonu, hastaneye yatış ve KOVİD’ le ilişkili mortalite için bağımsız bir risk faktörü olduğu da biliniyor.
Hastaneye kaldırılmadan önce düzenli olarak yüksek doz vitamin D takviyesi uygulanan yaşlı ve düşkün hastaların, diğerlerine göre önemli ölçüde daha iyi sağkalım oranlarına sahip oldukları gösterilmişti.
Gelelim neticeye
Koronavirüs bulaşmasına karşı alınan tedbirlere ilaveten vitamin D alınmasının hastalığa yakalanmayı, ağır tablo ve ölümleri önleyeceği tavsiyelerimiz modern tıp tarafından alaya alınmıştı.
“D vitaminini fazla alırsanız, vücutta hiç istenilmeyen yerlerde beyin dâhil kireçlenmeler ve buna bağlı ciddi hastalıklar ortaya çıkar” diyecek kadar ileri gidenler olmuştu.
Vitamin D gibi, her yerde bulunan, patenti olmayan, çok ucuz ve önemli bir yan etkisi bulunmayan ve çeşitli sebeplerle insanların çoğunda kan seviyeleri çok düşük olan bir vitaminin verilmesine karşı çıkan bilim insanlarının maksadının ne olduğunu da siz değerlendirin.
Şu korona salgını, benim gibi “azılı bir besin desteği karşıtını” da en azından vitamin D bakımından yola getirdi.
Vitamin D’ ye şapka çıkarıyor, Karatay’a selam ve sevgilerimi sunuyorum.