Modern tıbbın günümüzdeki en büyük açmazlarının başında ‘aşırı teşhis’ ve zorunlu olarak bunu takiben uygulanan ‘aşırı tedavi’ geliyor.
Aşırı teşhis, bir kimseye hiçbir zaman bir problem yaratmayacak olan hastalığın teşhisi demek.
Aşırı tedavi ise, hiçbir problem yaratmayacak bu hastalığın tedavisi anlamına geliyor.
Aşırı teşhis ve aşırı tedavi, özellikle kanser için çok önemli; çünkü kanser için uygulanan kemoterapi, radyoterapi ve ameliyat gibi tedavilerin ölüme kadar gidebilen çok ciddi kompilasyonları var.
Birkaç gün önce Kanada’ da 90 bin kadın üzerinde gerçekleştirilen araştırmada mamografi taramalarının meme kanserinden ölümleri azaltmadığı ama her beş kanser teşhisinden birinin aşırı teşhis olduğu sonucuna varılmıştı (1).
JAMA Otolaryngology- Head &Neck Surgery isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırma aynı durumun tiroit kanserleri için de geçerli olduğunu, tiroit kanserlerinin 1975’ den 2009’ a kadar üç misli arttığını gösteriyor.
Araştırma, 1975’ de her 100 bin kişinin 4.9’ unda görülen hastalığın 2009’ da her 100 bin kişinin 14.3’ ünde teşhis edildiğini ortaya koyuyor.
Tiroit kanserlerindeki artış hastalığın ‘papiler’ türündeki artışla ilgili; papiler tiroit kanseri 1975’ de her 100 bin kişinin 3.4’ ünde 2009’ da ise her 100 bin kişinin 12.5’ inde teşhis ediliyor.
Araştırmaya göre, kadınlardaki tiroit kanseri erkeklerdekinden neredeyse 4 misli daha fazla.
Araştırmanın en çarpıcı sonucu ise tiroit kanserlerinden ölümlerin, 1975 ve 2009 arasında her 100 bin kişide 0.5 oranında sabit seyretmesi.
Ölüm oranlarında bir değişiklik olmaması artışın büyük ölçüde ‘aşırı teşhisten’ kaynaklandığını gösteriyor.
Tiroit kanserlerinin yüzde 85’ inde tiroit bezi total olarak çıkarılıyor ve bu hastalar ömür boyu tiroit hormonu kullanmak zorunda kalıyorlar.
Hastaların yarısına ise radyoterapi uygulanıyor; bu hastalarda ileriki senelerde ikinci kanser (özellikle de lösemi) riski artıyor.
Hastanın yok yere kanser teşhisinden dolayı çektiği sıkıntı ve stres, kendinin ve sosyal güvenlik kurumlarının boşa giden harcamaları da işin cabası.
Aşırı teşhis uzmanları ne diyor?
Araştırmayı gerçekleştiren uzmanlar Welch ve Davies şu görüşleri dile getiriyorlar:
“Papiler tiroit kanserlerinin aşırı teşhis ve tedavilerinin yeniden değerlendirme zamanı gelmiştir.
Tesadüfen teşhis edilen, belirtisi olmayan küçük tiroit kanserleri randomize edilerek bir grup şimdi artık prostat kanserlerinde yapıldığı gibi tedavisiz sadece takip altında tutulmalıdır.
Belki bu küçük tiroit kanserlerine başka bir isim vermek bile düşünülebilir.”
İtirazlar var
Tiroit kanserlerindeki artışa kimsenin diyecek bir sözü yok ama artışın sadece aşırı teşhise bağlanmasına itirazlar var.
Buna karşı gösterilen en büyük kanıt ise tiroit kanserlerinin, USA gibi teşhis imkânlarının çok gelişmiş ve yaygın olmadığı Brezilya, Çin, Hindistan gibi ülkelerde de artıyor olması.
Bu da bize tiroit kanserlerindeki artışta tüm dünyayı ilgilendiren çevresel faktörlerin etkili olabileceklerini düşündürüyor.
Tiroit kanserlerinden ölümlerin aynı kalmadığını hatta arttığını iddia edenler, SEER (Surveillance, Epidemiology, and End Results) verilerinin tiroit kanserlerinden ölümlerin 2001-2010 arasında yüzde 1.2 arttığını gösterdiğine dikkat çekiyorlar.
Tiroit kanserlerinden ölümler gerçekten artıyorsa o zaman ‘aşırı teşhis’ iddiası tüm değerini yitiriyor.
Bir de tiroit kanserlerindeki artış sadece küçük boyutlu kanserlerin artışında olsaydı mesele olmayacaktı fakat büyük tümörler hâlâ önemli bir yekun tutuyor ve küçük tümörlerin teşhisi artmış olmasına rağmen büyük tümörlerde beklenen azalma görülmüyor.
Bu da tiroit kanserlerindeki artışta hem teşhisin hem de kanserin gerçekten artıyor olmasının etkili olduğuna işaret ediyor.
Gelelim neticeye
BİR: Şu durumda tiroit kanserlerinin bir kısmına gerçekten ‘aşırı tedavi’ uygulanması kaçınılmaz bir zorunluluk.
Hangi kanserin zarar vermeyeceğini gösteren bir test olmadığı için tüm tiroit kanserlerine ‘standart tedaviler’ uygulanmak zorunda kalınıyor.
İKİ: Erken teşhis sayesinde gerçekten hayatları kurtulan insanlar olduğuna hiçbir şüphe yok ama bu, aşırı teşhis yüzünden zarar gören ve hatta bu yüzden ölen insanları görmememize de engel olmamalı.
Tıp artık kanser erken teşhisinden, kanserin neden arttığı, bu etkenlerin nasıl ortadan kaldırılacağı ve ‘hangi kanserlerin tedavi edilmesi gerektiği’ meselelerine odaklanmak zorunda!
ÜÇ: Bu soruların cevaplanması, nasıl daha fazla kazanırız derdindeki tıp endüstrisinin elbette işine gelmez ve biz de ‘Erken teşhis hayat kurtarır’masalıyla ‘uyutulmaya’ devam ederiz.
DÖRT: Hastalık tedavi eden tıp, “hastalık yaratan tıp” olma yolunda hızla ilerliyor, dikkat!
KAYNAKLAR
1. //ahmetrasimkucukusta.com/2014/02/12/yazilar/tip-yazilari/mamografi-ile-taramalar/mamografi-taramalari-gene-duvara-tosladi/
2. //archotol.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=1833060
3. //www.medscape.com/viewarticle/820919
4. //www.medpagetoday.com/Endocrinology/Thyroid/44423
FacebookTwitterGoogle+EmailPrint