Altınova Gazetesi
2020-05-08 10:28:32

Reflü İlaçlarının Riskleri Toplumdan Saklanmaya Çalışılıyor

Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA (Prof.Dr.)

08 Mayıs 2020, 10:28

Türk Gastroenteroloji Derneği’ nin, halk arasında reflü ilaçları veya mide koruyucu ilaçlar olarak bilinen proton pompası inhibitörlerini (PPİ) kahramanca savunmasına şaşırmadım (1).

Nasıl statin meftunları varsa PPİ meftunlarının olması da gayet normaldir.

Dernek, bu ilaçların böbreklere verdiği zararları görmezden gelerek araştırmayı değersiz gibi göstermeye çalışıyor.

Neymiş, bu ilaçlar yaşlı, genel durumu kötü, çok sayıda ilaç kullanan, kullandığı diğer ilaçlardan dolayı böbrek yetmezliği riski taşıyan hastalara veriliyormuş.

Bizde de bu durumda olan on binlerce hasta veya bunları gereksiz yere senelerce kullananlar yok sanki.

Üstelik bu, PPİ’ nin böbrekler için ne kadar riskli olduğunu gösteren ilk araştırma da değil.

PPİ, daha önce de “akut böbrek hasarı” ve “akut interstisyel nefrit” adı verilen böbrek hastalıklarına sebep olmakla suçlanmıştı (2).

İki ayrı araştırmada, PPİ kullananlarda kronik böbrek yetersizliği gelişme riskinin yüzde 20 ve yüzde 50 yüksek olduğu bildirildi (3, 4).

Dernek, bu araştırmaları neye dayanarak dikkate almıyor, bunların aksini ortaya koyan bir araştırmaları var da bilim dünyasından mı saklıyorlar, açıklamalıdır.

Reflü ilaçlarının yan etkileri

Dernek, “bu ilaçların daha önce de değişik şekillerde suçlandıklarını ama neredeyse tamamından beraat ettiklerini” de bildiriyorlar.

Şimdi gelin önce bu suçlamaların bazılarına bir bakalım:

PPİ kullanmaya başlayanların bir süre sonra bağımlı olmaları yanında bu ilaçların özellikle uzun süreli tedavilerde çok ciddi yan etkileri var (5).

Reflü teşhisiyle PPİ kullanan genel nüfusta “kalp krizi riskinin bu ilacı kullanmayanlara nazaran yüzde 16 ve kalp hastalığından ölümlerin iki misli fazla olduğu” tespit edildi (6).

Bir diğer ciddi yan etki de PPİ kullananlarda tedavisi çok zor olan bir bağırsak iltihabına yani kolite yol açıyor olması. Çok şiddetli bir ishalle seyreden bu iltihap kalın bağırsakların ameliyatla çıkarılmasına ve hatta ölüme kadar gidebilen komplikasyonlara yol açabiliyor (7, 8, 9).

Reflü ilaçlarının, mide-bağırsak ve solunum yolları mikroplarının dengesini bozmak suretiyle zatürree riskini 2 misli artırdığını gösteren araştırmalar da var (10, 11).

Bazı araştırmalar, reflü ilacı kullananlarda mide ve kolon kanseri ihtimalinin yüksek olabileceğini gösteriyor (12, 13). Bu artmış kanser riski, uzun süreli kullanımlarda mide asidinin azalması sonucu fazla miktarda gastrin hormonu salgılanmasıyla ilişkilendiriliyor.

Bu grup ilaçları uzun süre kullananlarda emilim bozukluğuna bağlı olarak B-12 vitamini ve magnezyum eksikliği olabileceği de bilindiğinden hastaların bu bakımdan da takipleri gerekiyor (14, 15).

FDA yani Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi, iki sene önce PPİ’ in yüksek dozda veya bir yıldan uzun süre kullanılmasının özellikle 50 yaşın üzerinde olanlarda kırık riskini artırdığını bildirilerek doktorları ve hastaları uyarmıştı (16).

BMJ isimli tıp dergisinde yayımlanan bir araştırmada da, 2 sene süreyle PPİ kullanan kadınlarda kalça kırığı riskinin ilaç kullanmayanlara göre yüzde 35 oranında fazla olduğu ortaya çıktı (17).

PPİ, bu suçlamalardan hangi mahkemede ne zaman beraat ettiğini bilmiyoruz, açıklarlarsa öğrenmiş oluruz.

Reflü ilaçları rastgele ve senelerce kullanılıyor

Bilim dünyasının “ilacı bırakırsanız mide kanamasından gidersiniz” benzeri korkutmalarının da katkısıyla PPİ başlanan hastaların büyük kısmı bu ilaçları senelerce hatta ölene kadar kullanıyor.

Bu da zaten bu ilaçların tüketimindeki artıştan da belli oluyor.

2012′ de 48 milyon kutu kullanılan reflü ilaçlarının (PPİ) tüketiminin 3 senede yüzde 25 artarak senede 60 milyon kutuya çıktığını görüyoruz.

Üstelik PPİ, son zamanlarda öksürükten ses kısıklığına boğaz yanmasından astıma kadar birçok hastalığın da temel tedavisi oluverdi.

Öksüren bebeklere bile PPİ verildiğini söyleyeyim, gerisini siz tahmin edin.

Gelelim neticeye

BİR: Tıp dernekleri gibi bilime dayalı kuruluşların yapması gereken ilaçların reklâmına yardımcı olmak değil bilgileri tam ve doğru olarak sunmaktır.

Korkar bırakırlar” diye ilaç yan etkilerinin saklanması veya bunların seyrek, hafif veya önemli değilmiş gibi gösterilmesi de, “almaktan vazgeçerler” diye ilaç etkilerinin abartılması da doğru değildir.

Bunlar ancak pazarlama kuruluşlarının metodu olabilir.

İKİ: Tam ve doğru bilgilendirildiğinden şüphesi olmayan insanlar hiçbir şeyden korkmazken, kendisine yalan söylendiğini veya bazı gerçeklerin saklandığını öğrenenlerde tıbba da hekimlere de güven kalmaz.

ÜÇ: Derneğin, senede 60 milyon kutu satılan PPİ’ in emniyetini gösteren hangi araştırmaları olduğunu, halka bu ilaçların endikasyon dışı, gereksiz ve uzun süreli kullanımıyla ilgili hangi uyarıları yaptıklarını öğrenmek istiyorum.

Bir de insanlar ilaçlarını bırakır falan diye de hiç korkmasınlar, zaten araştırmacıların da “bu ilaçları kimse kullanmasın, kullananlar derhal bıraksın” manasına gelebilecek bir ifadeleri yok.

Dernek hiç endişelenmesin; ilaç tüketimindeki artışa baksınlar, içleri ferah olsun.

DÖRT: Bana sorularımın cevaplarını acilen bildirmezlerse “aha şuraya yazıyorum ki reflü ilaçlarımı bırakacağım ve ortaya çıkacak sonuçlardan da onları mesûl tutacağım”.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.