Altınova Gazetesi
2020-09-07 16:26:34

PCR Testleri Ölü Virüsleri Tesbit Ederek Hatalı Pozitif Sonuçlar Verebilir

Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA (Prof.Dr.)

07 Eylül 2020, 16:26

BBC’ de yer alan “Koronavirüs testleri ölü virüsleri tespit ederek hatalı pozitif sonuçlar verebilir” başlıklı haberde benim sizlere daha önce duyurduğum New York Times’ daki “Koronavirüs testi pozitif olanların yüzde 90 kadarının başkalarına virüs yayma ihtimali çok düşük” başlıklı makalede de olduğu gibi PCR testlerinin çok hassas olmasından dolayı eski enfeksiyonlardan kalan ölü virüsleri de tespit ederek, hatalı pozitif sonuçlar çıkarabileceği ileri sürülüyor (1).

KOVİD’ in sanıldığından daha az olabileceğini, testleri pozitif olan herkesin virüs yaymayacağını ortaya koyan, bugüne kadar hiç de alışık olmadığımız türden çok mühim bilgiler…

Harvard, Columbia, Oxford gibi dünyanın önde gelen üniversitelerinden bilim adamlarının dünyanın en önemli iki haber kaynağında yer alan açıklamaları üzerinde ciddiyetle durulması ve tartışılması gerekir.

Bunu biz desek “komplocu” oluyoruz

Bilim dünyamızdan bir ses çıkmadı ama Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu BBC’ deki haber üzerine şunları yazmış (2):

Bunu biz desek, “komplocu” oluyoruz… haber yapsak, safsataya önem veriyor sayılıyoruz… ama işte hakikatin mızrağı çuvala sığmıyor…”

Dediği doğru. Bizde korona hakkında “genel kabulün dışında” haberler ya görmezden geliniyor ya da değersizleştirilmeye çalışılıyor.

Bu tür haberleri yapan, bilgi veren, görüş paylaşanlar anında saldırıya uğruyor, linç ediliyor.

Bilginin bilimsel temelini ortaya koymak, araştırmanın kaynağını vermek veya dünya medyasında çıkan bir haberi kaynak göstermek bile yetmiyor.

Buna karşılık “korkutucu” haber ve paylaşımlar ise mantıksız veya bilimsel dayanağı olmasa bile hiç mesele olmuyor, hatta o nispette de makbul addediliyor, alkışlanıyor.

Korkutuculuk katsayısının yükselmesi haber veya paylaşımın ve adı geçen kişinin itibarını artırıyor.

Bu iki haber ne demek istiyor?

Her iki haberde de ana fikir olarak PCR testlerinin hassasiyetlerinin çok yüksek olması sebebiyle pozitif neticelerin ölü virüslere ait genetik materyalle alâkalı olabileceği, her testi pozitif olanın bulaştırıcı özelliği olmayabileceği ve vaka sayısının bildirilenden az olabileceği ortaya konuyor.

Bunlar bence üzerinde konuşulması gereken çok değerli bilgiler ama şunları da unutmamak kaydıyla:

BİR: Bu testlerin yeteri kadar hassas olmaması, örneğin uygun teknikle alınmaması, doğru muhafaza edilmemesi, dikkatli çalışılmaması… ve virüs yayan birçok kişinin atlanması da mümkündür.

İKİ: Herhangi bir belirti göstermediği için toplumda serbestçe gezen ve etraflarına virüs saçanlar da vardır.

ÜÇ: Bunlara göre gerçek vaka sayısı bildirilenin en azından birkaç -bazılarına göre 10 katı- katı olmalıdır.

Tartışma olmadan bilim olmaz

Ne yazık ki kendilerini bilim adamı olarak adlandıran ama hiçbir bilimsel tartışmaya girmeyen, bilimsel tartışmalardan kaçan, “dediğim dedikçi” bir grup var.

Oysa tıp bilgilerinin “raf ömürleri” olduğu, bugün tartışılmaz doğru olarak kabul edilen birçok bilginin yarın çöpe atıldığı halkın bile malûmudur ama bu hakikati görmezden gelirler.

Onlara göre tıpta “tabu” mevzular vardır ve bunların bırakın tartışılmasını adlarının bile ağza alınmasını istemezler.

Gerekçeleri de çoğu zaman halkın bu tür tartışmalardan “olumsuz” etkilenmesi, “halk sağlığının tehlikeye atılması” gibi ulvi nitelik taşır.

Elbette maksatlı olarak halkın kafasını karıştırmak isteyen, bundan menfaat bekleyen ve sağlayanlar da vardır ama her genel kabul dışı fikir beyan edeni bu tarzda suçlamak da yakışık almaz.

Kendilerine “doğru bildiklerini” söylediklerine, “samimi” olduklarına inandıkları bilim adamlarının yarın bunun tam zıddını dile getirdiklerinde halkın onlara karşı güvenlerinde hiçbir sarsılma olmaz.

Bu haber tedbirlere karşı rehavet yaratmaz

Böyle bir açıklamanın koronavirüslere karşı alınan tedbirlerde bir gevşeme, rehavet yaratabileceğini iddia edenler çıkabilir ama ben genel olarak tam ve doğru bilgilendirilen, sağlık otoritelerine güvenen bir toplumda bunu mümkün görmüyorum.

Tedbirleri hiçbir zaman ciddiye almayan ve hiçbir kaide tanımayan belli bir kesim her zaman her yerde bulunur ve bunların zaten bilimle ilimle alakaları olmadığı gibi New York Times veya BBC’ yi takip edecek halleri de yoktur.

Tedbir alınmasını gevşeten sebepler içinde halka güvenilmemesini, üstten bakılmasını; samimiyetsiz ifade ve davranışları daha mühim bulurum.

Oxford’ lu profesörün aykırı (!) çıkışları

Oxford Üniversitesi’nde Kanıta Dayalı Tıp Profesörü ve BMJ editörlerinden Carl Heneghan’ ın daha önceki şu sözlerini de bu vesile ile hatırlatırım:

BİR: “Tecrit hepimizi ve torunlarımızı iflasa sürüklüyor ve cinin şişesinden çıktığı bu noktada virüsün yayılmasını durdurmak veya yavaşlatmak artık mümkün değildir. Özet olarak: Ekonomik erime zaten aramızda olanı durdurmak veya geciktirmek için ödemeye değer bir bedel midir?” (3).

İKİ: “Koronavirüsün düşünüldüğü kadar ölümcül değildir ve ülkenin normale dönmesini engelleyen halk korkusu temelsizdir. Hükumet buna müdahale etmeli ve nüfusu proaktif olarak rahatlatmalıdır” (4).

Gelelim neticeye

BİR: Halkın her zaman tam ve doğru bilgilendirilmesi gerektiğini savunurum. Bir olayın abartılması da küçümsenmesi de halkın itimadını sarsar çünkü hakikatler elbette günün birinde ortaya çıkacaktır.

İKİ: Halkın ferasetine itimadım tamdır. Doğru ve tam bilgilendirilen insanlar söylentilerden etkilenmeyecekleri gibi yalancı çoban durumuna düşenlere doğru söylediklerinde de inanan olmayacaktır.

ÜÇ: Halkın güveninin kazanmanın, tedbirlere uymalarını sağlamanın yolu “korkutma” değildir, “doğru bilgilendirmedir“. Unutmayalım ki “Ne söylediğiniz kadar nasıl söylediğiniz de önemlidir.”

Kaynaklar:

1. https://ahmetrasimkucukusta.com/2020/08/30/yazilar/tip-yazilari/corona-virus/koronavirus-testi-pozitif-olanlarin-yuzde-90-kadarinin-baskalarina-virus-yayma-ihtimali-cok-dusuk/

2. https://twitter.com/HasmetBABA/status/1302307032670916608?s=20

3. https://www.bmj.com/content/369/bmj.m1375

4. https://www.express.co.uk/news/uk/1326293/coronavirus-death-rate-UK-fatality-rate

***

BBC’ nin haberi:

Yapılan bir araştırma, koronavirüs teşhisinde kullanılan PCR testlerinin çok hassas olmasından dolayı eski enfeksiyonlardan kalan ölü virüsleri de tespit ederek, hatalı pozitif sonuçlar çıkarabildiğini öne sürdü.

Bu da test sonucu pozitif çıksa bile bir kişide tespit edilen virüsün bulaşıcı nitelikte olmayabileceği anlamına geliyor.

Bilim insanları, bu durumun yanlış teşhislere yol açarak, pandeminin mevcut durumunun sanılandan daha ciddi ve büyük gösterme riski taşıdığı uyarısı yaptı.

Bununla birlikte bazı uzmanlar, pozitif vakaları gözden kaçırma riski düşük olan güvenilir bir testin nasıl geliştirilebileceğinin ise bilinmediğini söylüyor.

Testlerle ilgili araştırmayı yapan bilim insanlarından Prof. Dr. Carl Heneghan, bu testlerin virüsün varlığının tespit edilmesine dayalı “pozitif/negatif” sonuç vermek yerine, virüs miktarının belli bir düzeyin altında olması halinde pozitif çıkmayacak şekilde düzenlenmesini öneriyor.

Heneghan, artık etkisini kaybetmiş ölü virüslerin izlerinin testlerde tespit edilmesinin, dünya genelinde vakaların artmasına karşın hastaneye kaldırılan hastaların sayısının yatay seyir izlemesinin nedenleri arasında olabileceğini söylüyor.

Oxford Üniversitesi Kanıta Dayalı Tıp Merkezi, sonucu pozitif çıkan testlerden alınan virüs kültürlerinin petri kabına konularak, çoğalıp çoğalmadıklarının izlendiği 25 farklı çalışmadan elde edilen bulguları inceledi.

Virüslerin petri kabına konularak takibinin yapılması, söz konusu kültürün canlı olup olmadığını gösteriyor.

Covid-19 teşhisi nasıl konuluyor?

Yeni tür koronavirüsün yol açtığı Covid-19 hastalığının tespiti, PCR sürüntü testi ile yapılıyor.

Test, kişinin vücudundaki virüsün varlığını ve vücudun enfeksiyona nasıl yanıt verdiğini gösterebiliyor.

Ancak bu test yapıldığında sonucu da negatif ya da pozitif olarak veriliyor.

Alınan sürüntü örneğinde tespit edilen virüs miktarının ne kadar olduğu, bunun ne kadar aktif bir enfeksiyona işaret ettiği ise sonuçlara yansımıyor.

Vücudunda çok büyük miktarlarda aktif virüs bulunan bir kişi ile enfeksiyonu atlatıp virüsün kalıntılarını taşıyan bir başka kişi için aynı pozitif sonuç elde ediliyor.

Prof. Heneghan, enfeksiyonun yaklaşık bir hafta sonra güç kaybetmeye başladığını belirterek, testlere pozitif sonuç için tespit edilen virüs miktarına ilişkin bir alt eşik eklenmesinin hatalı pozitif sonuçların önüne geçebileceğini söyledi.

İngiltere Kamu Sağlığı Birimi, virüs kültürlerinin, koronavirüs test sonuçlarının değerlendirmesinde faydalı bir yöntem olduğunu söyledi.

Birim, hatalı pozitif sonuçların önlenmesi için laboratuvarlarla birlikte çalışmalar yaptıklarını ve bu eşiğin hangi düzeyde belirlenmesi gerektiğine ilişkin incelemeler yürüttüklerini açıkladı.

Ancak, şu anda dünya genelinde kullanılan çok sayıda farklı test kiti bulunuyor. Bunların her birinde farklı eşikler ve değerlendirme kriterleri kullanılıyor. Bu nedenle de uzmanlar, genel bir eşik belirlenmesinin zor olduğunu söylüyor.

Reading Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ben Neuman, bir hastadan alınan örneklerden virüs kültürünün çıkarılmasının “abes olmadığını” söyledi.

Ancak Neuman, “Bu değerlendirme, hastadan alınan örnekten Sars-CoV-2 kültürünü elde etmenin zorluğuyla bunun yayılma olasılığı arasında hatalı bir korelasyon kurma riski taşıyor” dedi.

Başka bazı bilim insanları da koronavirüs taşıyan bir kişinin ne kadar süre virüsü bulaştırma riskinin bulunduğunun net olarak tespit edilemediğine dikkat çekiyor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.