Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Fransa’da Avrupa’nın en yaşlı kişisi unvanına sahip 116 yaşındaki rahibe Lucile Randon’un, hiçbir belirti geliştirmediği koronavirüs enfeksiyonundan tamamen iyileştiği haberini mutlulukla okudum.
Bizde de 90 ve hatta 100 yaşın üzerinde olup da hastalığı atlatan pek çok dede ve nine var.
KOVİD’de yaş da bir risk faktörü elbette, ama ben tek başına yaşın değil yaşlanmayla beraber ortaya çıkan hastalık ve risk faktörlerinin önemli olduğuna inanıyorum.
Yaş, ağır hastalık ve ölüm için her daim risk yaratmıyor.
Yakından bakılırsa, KOVİD’i belirtisiz veya hafif şikâyetlerle atlatanların adam gibi beslendikleri, hareketli oldukları, düzenli uykuları olduğu, her şeyi kafaya takmadıkları, kalender oldukları, sigara-alkol kullanmadıkları görülüyor.
Bunlarda altta yatan kronik hastalıklar ya yok ya da kontrol altında.
Diğer tarafta ise hem çok genç yaşlarda ve hem görünüşte sapasağlam olan ama ağır KOVİD geçiren, entübe edilen, günlerce yoğun bakımda kalan ve hatta hayatını kaybedenler var.
KOVİD ölümlerinin yüzde 90’a yakını nüfusunun yarısı fazla kilolu olan ülkelerde görüldü
Dünya Obezite Federasyonu’nun yeni yayımlanan raporuna göre, pandeminin ilk yılında KOVİD ölümlerinin yüzde 88’i, nüfusunun yarısından fazlasının fazla kilolu olarak sınıflandırıldığı ülkelerde görüldü.
Bir başka deyişle koronavirüs ölüm oranları, yetişkinlerin en az yüzde 50’sinin aşırı kilolu olduğu İngiltere, ABD ve İtalya gibi ülkelerde 10 kat daha yüksek.
Raporda ABD’de her 100 bin kişiden 106’sının KOVİD’den hayatını kaybettiği ve bunların yüzde 70’inin aşırı kilolu olduğuna dikkat çekiliyor.
Fazla kilolu veya obez olmayan hiçbir ülkede yüksek KOVİD ölümü olmadı.
Meselâ, Japonya ve Güney Kore, KOVİD ölümlerinin çok düşük olması yanı sıra çok düşük yetişkin obezitesine sahip ülkeler.
Vietnam, bunun tersine, nüfustaki en düşük aşırı kilo seviyesine ve dünyadaki en düşük ikinci KOVİD ölüm oranına sahip.
Çin’de yapılan bir araştırma fazla kilolu olanlarda ağır Kovid riski yüzde 84 fazla bulunmuştu.
Bir diğer ABD çalışmasında da obezlerde hastaneye yatırılma ihtimalinin 2 mislinden, ölüm ihtimalinin ise 6 mislinden fazla olduğu neticesine varıldı.
Federasyon, tüm ülkelerde aşırı kiloluların oranının yüzde 50’nin altında olması halinde yüz binlerce KOVİD kaynaklı ölümün önlenebileceğine, aşırı kilolu kişilere, artan ölüm riskleri sebebiyle aşılama ve testler için öncelik verilmesi gerektiğine işaret ediliyor.
Ağır KOVİD geçirenlerin çoğunda kardiyo-metabolik hastalıklar var
Yeni yayımlanan başka bir araştırmaya göre, USA’da KOVİD sebebiyle hastaneye yatırılanların çoğu kardiyo-metabolik hastalıkları olanlar.
2020 Kasım ayına kadar USA’da hastaneye yatırılan 906 bin 849 kişinin yüzde 30’unda obezite, yüzde 26’sında hipertansiyon, yüzde 21’inde diyabet ve yüzde 12’sinde ise kalp yetersizliği olduğu tespit edildi.
Araştırmaya göre, metabolik olarak sağlıklı bir toplum olsaydı KOVİD sebebiyle hastaneye yatışların yüzde 63’ü önlenebilirdi.
50 yaşın altındaki yetişkinler arasında KOVİD ile hastaneye yatışların yaklaşık yüzde 8’inin diyabete bağlı olduğu tahmin edilirken, 65 yaş ve üzerindekiler arasında KOVİD-19 hastaneye yatışların yaklaşık yüzde 29’u diyabete bağlı idi.
Benzer bir yaşa bağlı eğilim, yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği için de var ama obezite tüm yaş grupları için eşit derecede zararlı bulundu. Araştırmanın başı olan Dariush Mozaffarian diyor ki:
Gelelim neticeye
BİR: Maske, mesafe ve temizlik tedbirlerine uyulması şart, bunlar virüs bulaşmasını önlemede elbette bir yere kadar işe yarıyor ama asıl mesele virüsü aldıktan sonra hastalığın hafif atlatılmasında!
Bunun evvel emirdeki şartı ise sağlıklı bir metabolizmaya sahip olmak: Adam gibi beslenmek, hareketli olmak başta olmak üzere sağlıklı hayat tarzı!
İKİ: İnsanları evlerine, kendilerini maske-mesafe-temizlik üçgenine hapseden Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun Kovid’de ağır tablo ve ölümlerin esas olarak kardiyo-metabolik bozukluklardan kaynaklandığını bir an önce kavraması ve buna uygun tavsiyelerde bulunması gerekiyor.
ÜÇ: Obezite ve fazla kilo dışında tek başına insülin direncinin de ağır hastalık ev ölümler için çok önemli bir risk faktörü olduğuna inanıyorum.
İnsülinin, disintegrin ve metalo-proteaz (ADAM-17) etkisini azaltarak ACE-2 aktivitesini artırdığını unutmayalım.
İnsülin direncinin, insülin duyarlığına dönüştürülmesi şart!
Kaynaklar:
1.https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/cob.12357 2. https://www.ahajournals.org/doi/full/10.1161/JAHA.120.019259
3. https://www.medscape.com/viewarticle/946488?src=wnl_edit_tpal&uac=278168DY&impID=3216426&faf=1
4. https://www.nature.com/articles/s41430-020-0652-1#:~:text=Insulin%20has%20also%20been%20shown,%2D17)%20%5B23%5D
5. https://journals.physiology.org/doi/full/10.1152/ajprenal.00516.2013
Kaynak: https://www.indyturk.com/node/326261/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/kovi%CC%87d-ile-m%C3%BCcadele-sadece-obezite-ile-de%C4%9Fil-ins%C3%BClin-direnci-ile
***
EK 1 (8.3.2021): Vücut kitle indeksi ve ağır KOVİD arasında çarpıcı bir doz-cevap münasebeti tespit edildi. Fazla kilo ve obezite solunum cihazı ihtiyacını artırıyordu. Obezite, bilhassa 65 yaşından küçük olanlarda hastaneye yatırılma için risk yaratıyordu. Kaynak: https://www.cdc.gov/mmwr/volumes/70/wr/mm7010e4.htm?s_cid=mm7010e4_w
***
EK 2 (8.3.2021): Obezitede, IFN-α ve IFN-β cevaplarının bozulduğu ve SOCS3 basal mRNA ekspresyonunun arttığı belirlendi. Kaynak: https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0899900712001876
***