Üç ana üç ara öğün yemeyi şart koşan diyetisyen ve metabolizma uzmanlarının ibretle okumaları gereken bir makale:Kanser hücrelerinin besin mahrumiyetine olan hassasiyetleri ve spesifik metabolitlere ola bağımlılıkları kanserin başta gelen hususiyetleridir.
Açlık veya açlığa yakın diyetler büyüme faktörleri ve metabolit seviyelerinde büyük değişikliklere yol açarak kanser hücrelerinin adapte olmaları ve yaşamalarını engelliyor; bu da kanser tedavilerinin etkisini artırıyor.
Buna ilave olarak açlık veya açlığa yakın diyetler normal hücrelerde kemoterapiye olan direnci artırır ve normal dokularda rejenerasyonu teşvik eder ve böylece de tedavinin zararlı ve hayatı tehdit eden yan etkileri önlenebilir.
Açlık hastalar tarafından kolay tolere edilmez ama hem hayvan deneyleri hem klinik çalışmalar düşük kalorili dönemler uygulanabilir ve genel olarak da emniyetlidir.
Açlık veya açlığa yakın beslenmenin tedaviyle ortaya çıkan ters olaylara etkilerini inceleyen birçok araştırma yapılmaktadır.
Açlığa yakın beslenmenin kemoterapi, immünoterapi ve diğer tedavilerle birleştirilmesinin kanser tedavisinin etkinliğini artıracağını, direnç gelişmesini önleyeceğini ve yan etkileri azaltacağını savunuyoruz.
Gelelim neticeye
Günde 14 saati geçen uzun sürekli açlığın sadece kanser değil, obeziteden diyabete, Alzheimer’ den kalp damar hastalıklarına kadar bütün kronik enflamatuar hastalıkların riskini azalttığı biliniyor.
Ben de senelerdir iki öğün besleniyor ve bunu herkese de tavsiye ediyorum.
Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41568-018-0061-0