Yatağın kenarından usulca kalkıp, uzun uzun sessizliğin beklentisini dinledim .Ağır adımlarla masada duran tabaktaki üzümleri süzdüm. Gözüme kestirdiğim iri bir tanesini alıp, ağzıma attım. Evirip çevirdim ağzımın içinde ve biraz dişlerimin arasında tuttum. Sonra ısırdım. Tadının ve suyunun ağzımın ,beynimin içerisinde en “hâz” noktasına ulaşmasını bekleyip, hafifçe gözlerimi yumup, yuttum. Ardından bir iri üzüm tanesi daha attım ağzıma, sonra bir daha, bir daha, bir daha…
…
Yorgun koynumda pencerelerim kırık
Fikrimin kenarından birde yorgun bir kahkaha yükseldi
Sonra gecenin karanlığından bir aşk çaldım yalnız ikimiz için
Rüzgâr alan bir şemsiye gibi açıldı yüreğim; uçuyorum…
Bir tren geldi geçti duygularımın üzerinden taka… taka… taka…