Şehrin bütün sokakları içimi gezdi
Caddeler insanlarıma aktı
Topraklarım yağdı gökyüzüme
Sessizce beni ağladı çorak yürekler
Beni soldu bahçemde karanfillerim
Boyun büktü saçaklarımdan sarkan buzlarım
Ruhumun papirüsleri kopardı beni forma forma
Mezarlar tek tek açılıp içine aldılar beni
Ve ben gecenin koynunda geceyle yalnız
Bir ben ıssızlığın şerh koyduğu karanlıkta sessiz
Şafağa hasret aydınlık gibi bir ben “tek”
Savura savura aşkı demleniyor ayyaşlar bir bir bütün
Bir dem demleniyor kelimeler alt alta üst üste cebimde
Ben yürüdükçe
Sesli çığlıklar üretiyorum yarasalarla yarışarak
Lâkin bir hayırsız var ki
Bî haber bütün olanlardan kendince
…
Yüreğim yanıyor
Şehir düşüyor tepetaklak boşluğumdan
Çıngıraklı acılarımı süslüyorum şiirlerimle
Ve yutturuyorum yine kendime tebessüm yanımdan
Ne ki içim yangınına bir damla su ol/a/madığını bile bile
Helezonik girdaplar cirit atıyor beynimin kulvarlarında
…
Artık üstüme varma !
Boğuluyorum
Kent boğuluyor meydanıyla birlikte
Herkes boğuluyor
Sen ayakta:dudağında tebessüm…
Sonra,hüzün kırıkları iliştiriyorum yakama
En afillisinden
Ve kaldırıyorum başımı âsumana
İnceden inceden bir sensizlik ıslatıyor beni
Tepemden topuğuma kadar
…
Sonunda gömüyorum kendimi kızıl gül mezarlığına