Bir arkadaşla yazışıyordum.Konu aşka gelip dayandı.Bana bir sürü şeyler anlattı kendince.Gülümsediğimi fark edince,peki sence nedir aşk öyleyse ? diye sordu.Bende kendimce yazarak ifade ettim.Aşağıdaki sözler biraz düzenlenmiş halleridir sözlerimin.
…zamanın bolluğunda zamanı tüketip dar alana sıkıştırmak değildir aşk
…zamansızlığın içinde zaman ayırabilme becerisidir aşk
…bazılarının hayatında sanki bir çeşit çeşni gibidir aşk:olursa iyi olur..
ama olmazsa çokta tiii…Bence bu aşk değildir.
…Evde iş yaparken,bir kitap okurken,otobüsteyken,dersteyken
kısacık bir an ara verip,sevdiğini arama,mesaj atma iç güdüsüdür aşk,
…ya da dinlenme molasındayken bile yazma gereği içinden gelemeyen
birine lükstür aşk…
…Koskoca bir günde,24 saat gibi bir zaman diliminde,1440 dakikanız
varken elinizde, yeterince vakti ayırabilme becerisidir aşk.
Yani,kaçamak zamanlara sıkıştırmadan ,geniş zamanlarda doyasıya
yaşayabilme becerisidir aşk.
Şayet bunu yapmıyorsanız,kendinizce bir takım bahaneler üretiyorsanız mutlaka bir ayna karşısına geçip gözlerinizi gözlerinize dikerek şu cümleleri tekrarlayınız:
“Ben bir aşk için fazla olgunum.Bunu fark ettim.Ben gidip kıldan,tüyden şeylerle vakit geçireyim.Sahte dostlarla kahve içip fallara bel bağlayayım,sık sık günlere gideyim,her günüme TV Dizleri yerleştireyim,yürüyüşe çıkayım vs…vs…“ deyin.
İnanın rahatlayacaksınız.Hem kendinizi,hem karşınızdakini törpülemekten kurtarmış olacaksınız.
Ve sizin için önem derecesi oldukça aşağılarda olduğunu tesbit ettiğiniz duygunun aşk olduğunu sanmak hem kendinize,hem karşınızdakine ihanettir zaten.
Ve lütfen “aşk”a saygılı olun