Seçim Sonrası Siyaset, Miyaset, Demokrasi Estetiği ve Mimarisi, Demokrasi-Demografi ve Siyaset Mühendisliği Temelinde, Düz Mantık Kolaylığı…
Demokrasi estetiğini yazmıştım yıllar önce gazetelerde ve dergilerde sütun sütun. Bunu siyaset estetiği ile genişletmek gerek.
Ardından Sisayet mühendisliği demek lazım, seçim sistemlerini, demografik yapıyı, coğrafi yapıyı hasılı bütün çapraz baskıları ortaya koyarak.
Bir Kasım Milletvekili Genel Seçim Sonuçları Üzerine
Siyaset mühendisliği deyince bir kere, insanlar hemen hesap kitap korkusuyla kaçarlar. Kaçmayın.
Aslında siyaset mühendisliği düz mantığa dayanmakta. Tayyip Beyin yabanca basında başarısına gizem yüklediği manşetin kökenine indiğimizde, kasımpaşa doğallığını, samimi görünümü, birebir ilişkiyi farkederiz.
Şimdi, Yeni Şafak Gazetesinde gözüme çarpan şu sorulara bir göz atalım:
Gazete, 4 siyasi partinin liderlerinin resimlerinin altında da sorularını sıraladı:
Hangisiyle komşu olmak istersiniz?
Acil işiniz çıksa çocuğunuzu hangisine emanet edersiniz?
Şirketiniz olsa hangisini yönetici yaparsınız?
Yolda kaybolsanız hangisine adres sorarsınız?
Hangisi akrabanız olsun istersiniz?
Hangisi çocuğunuzun idolü olsun istersiniz?
İşsiz olsanız hangisinden iş istersiniz?
Öğretmen olsalar hangisinden ders almak istersiniz?
Esnaf olsalar hangisinden alışveriş yapardınız?
Hangisine borç verirdiniz, hangisinden borç isterdiniz?
Bir sorununuz olsa hangisine akıl danışırsınız?
Para ve ziynet eşyalarınızı hangisine teslim edersiniz?
Doktor olsa hangisine giderdiniz?
Yazar olsalar hangisinin kitabını okurdunuz?
İşte bunların cevabı, yurdum insanının tercihinin neden böyle tecelli ettiğini ortaya koymaya yetmektedir. Bu satırları okuyan entelektüel kişiler elbette ki yurdumun insanı gibi düşünmeyebilir. Ama Türk halkı düz mantık düşünür. Uzun erimli değil günü kurtarmaya bakar ama önünü de görmek ister.
Şunu da anlamıyorum:
Bazı yoz düşünceliler, takoz kafalılar, safdiller, AK Parti’nin hem MHP den hem HDP den aynı seçimde oy almasının mümkün olamayacağını söylemekteler. Bu kişiler acaba neden şunları düşünmezler: 1. MHP nin ırkçılık dozajı çok yüksek ise, HDP nin ırkçılık dozajı çok yüksekse SAĞDUYU yu gören TÜRK HALKI neden her ikisini de dengede tutmayı başarabilen AK PARTİ yi tercih etmesin.
2. MHP nin OLMAZCI yaklaşımı karşısında, HDP nin de Haziranda % 13 oy oranına rağmen barış sürecini hiçe sayarak TERÖRE SEYİRCİ KALMASInı TÜRK MİLLETİ okumuş ve değerlendirmiştir. Sonuç da çok doğal olarak ve pek doğal olarak GAYETTE TOPLUMBİLİMSEL BİR REFLEKS İLE % 50 olarak tecelli etmiştir. Bu sonuçtan daha doğal bir sonuç olamaz. Halk her iki partiye yaklaşık olarak % 7 oranında bir oy kat’ı cezası vermiştir. Olay budur.
Dikkat:
Yurt dışı oylara baktığımızda bazı durumları da ortaya koymak isterim.
Gümrüğe gelen oylar, doğal olarak yurt içi oy oranlarına biraz daha yakın. Ama bazı ülkelerdeki sonuçlar oldukça manidar.
Örneğin, İsrail’de CHP, 43, AK Parti, 34, HDP, 18 MHP, 7.7 oranında oy almış. Sonuçlara bakıldığında, benzer durumun Rusya için de aynı olduğu görülecektir. Yunanistan’da ise durum çok daha dramatik çizgide. Yunanista’da CHP ve HDP yüzde 33 oy almış, AK Parti 25, MHP, yüzde 5 oy almış. Burada CHP nin ve HDP nin ülke geneli sonuçlarına göre dramatik fark bana bazı şeyleri hatırlattı. Yunanistan/İsrail/Rusya ve CHP, HDP yakınlığı…
Suudi Arabistan’da ise ilk iki parti ağırlıklı olarak önde görülürken, etnik kökenli partilere % 5 in altında kalmıştır. Almanya’da ise, iktidar partisi, yüzde 60 oy alırken, HDP yüzde 16 ile ikinci sıraya geçmiştir. Azerbaycan’da sonuçlar, AK parti, 35, CHP, 31, HDP 20 iken, MHP 13 te kalmıştır.
Yurt dışı oylarda beni en çok şaşırtan ikinci ülke Mısır oldu. AK Parti’nin ezici çoğunlukla çıkacağını beklediğim Mısır’da durumlar oldukça farklı. AK Parti, 33 iken, HDP ve CHP 25 ler düzeyinde. Çin’de CHP nin yüzde 46 oy almasını anlarım. Ama Japonya’daki yüzde 47 lik HDP oyunu ancak siyasi suç işleyip te en uzağa en kolay şekilde gidilebilen ülke olarak değerlendirmekten başka çare yok. İran’da da, beklenenin aksine, şia ve alevi kültürünün etkisi olarak açıklayabileceğim, CHP nin yüzde 38 le birinci parti çıkmasıdır. AK Parti ise yüzde 35 le ikinci parti çıkmıştır.
KKTC’de (Kıbrısta) ise, sonuçlar HDP nin iki diş yüksek çıkmasının dışında Türkiye’dekine oldukça yakın çıkmıştır. Kuveyt’te ise, CHP yüzde 61 oy alırken, AK Parti’nin yüzde 22 de kalması şaşırtıcıdır. Amerika’da ise, CHP yüzde 50 ile birinci parti iken, HDP yüzde 22, AK Parti, 20 de kalmıştır. Bu oranı da yine en başta dile getirdiğim Yunanistan/İsrail/Rusya CHP ve HDP yakınlığı ile açıklayabiliriz.
Anket Şirketlerinin Iskalamalarına Gelince:
F. Maslow, ihtiyaçlar hiyerarşisi’ni ortaya koyarken, fiziksel ihtiyaçların dışında ikinci sırada ve en önemli ihtiyaç olarak GÜVEN ihtiyacını getirmiştir.
Türk Toplumu da, onca siyasi tartışmalardan, akrabalarının emmisinin dayısının veya patronunun kafa kola alıcı konuşmalarından, kırk yıllık annesinden veya babasından etkilenmek yerine, önüne bakmıştır sandığa elini götürürken.
Türk seçmeninin yüzdeliği çok yüksek olan asgari ücretle çalışanlar SON ANDA, maaşlarındaki artışın en güçlü garantörünü görmüşlerdir,
Emekliler, iktidarın maaş artış vaadini realize edilebilir bularak güvenmiştir.
Esnaf, HER ŞEYE RAĞMEN, SON ANDA istikrar bozulmasın, faizler yükselmesin, para piyasadan çekilmesin diye düşünmüştür.
Haa, bütün bu kararların çoğu son anda elbette ki verilmedi. Ana yüzde 9 luk gri renkli oylar bu faktörlerden DERİNDEN etkilenerek SON ANDA oyunu GÜVEN den ve şimdiye kadar vaadlerin yerine getirildiğini görerek VAADİN REALİZE EDİLEBİLİRLİĞİNDEN yana kullanmıştır. Tabi bu son dakika golü, anket şirketlerinin anketlerini çuvallara doldurmuştur.)))