İmandır o cevher ki İlahi ne büyüktür İmansız olan yürek sinede yüktür
İman ve ibadet her dem ve her yerde kuvvettir, hayatta destektir, var oluş gayemizdir. İman olmadan ibadet olmaz, ibadet olmadan iman kalpte durmaz.
Tek kanatlı kuş uçamaz, iman ve ibadet etle tırnak gibidir ayrılamaz.
İman ve ibadet, kalbin sonsuz bir kudret ve hakimiyete sahip olduğuna inanıp mabudumuzun azamet ve celali karşısında duyduğu sonsuz saygı ve teslimiyetin ifadesidir. İnsanın ruhunu olgunlaştırıp en yüksek zirveye ulaştıran tek yoldur.
Peygamberimiz Hira Nur dağında ilk olarak yol arkadaşı, Hz Ebu Bekire bu yolu öğretti. Öyleki Hz Ebu Bekir müşriklerin mağaraya yaklaştıklarını anlayınca insanlık içabı endişelendi. İşte tam bu sırada Peygamberimiz mahzun olma Allah bizimle... diyerek yol arkadaşını hem teselli etti, hen imanı öğretti. Bu bize şunu ifade ediyor, insan Allaha bağlandıkca kendini güvende ve emniyette hisseder. İşte insana
bu hissi veren iki temel prensip, iman ve ibadettir.
Allahu Azimuşşan Furkan süresinde olgun müminleri tarif ederken Rahmanın kulları tabirini kullanmış, insanlığın değerinin önce iman sonra ibadet ile olabileceğine vurgu yapmıştır. Allah kullarından sadece 2 şey ister : İman ve İbadet
Bedeviler iman ettik dediler. De ki siz iman etmediniz müslim oldunuz (teslim oldunuz) İman henüz kalbinize yerleşmedi (hucurat 14)... İbadetiniz olmazsa Allah size ne diye değer versin ki (furkan77)... İnsanlar imtihandan geçirilmeden
sadece iman ettik demeleriyle bırakılacaklarını mı sandılar (ankebut 2)... Bu ayeti kerimeler ibadetsiz imanın korunmasız ve savunmasız olduğunun bariz delilleridir.
İman ve ibadet ne kadar ayrılmaz bir bütün isede İmamı Azama göre ibadet,
imandan bir cüz değildir. Dolayısıyle Allahın emir ve yasaklarını dinlemeyenler gönülden tevbe ederlerse Allah onları engin rahmetiyle bağışlar, affeder.