İlk Emri Oku Olan İslamın Saygıdeğer Mensubları !
Gözümüzün nuru, gönlümüzün sururu, Allahın bizlere hem lütfu hem emaneti olan, bugünün küçükleri yarının büyükleri çocuklarımız, tertemiz bir fıtratla dünyaya gelir,
ömrü olursa büyür, rızkı bitince de ölür. Bu Allahın takdiridir. Bu mukadderat hepimize münhasırdır Fâni dünyanın itibarı hiç kimseye bâki kalmaz. Bu fâni kubbede tek bâki kalan, ardında hoş bir seda bırakmaktır.
Topluma faydalı erdemli bir fert yetiştirmek elbette her ana babanın birinci ideâlidir. Lakin ana baba çocuğunun tahtını yaparken bahtınıda yapmalıdır. Çocuğu sadece dünyevi
bir kariyer için yetiştirme yanlışını yapmamalıdır.
Yarının büyüklerine yapılan bu yanlış uygulamayı Peygamberimiz kınamış ve şöyle buyurmuştur :
Hiçbir ana baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakmamıştır…
Hiç şüphesiz ki güzel ahlakında en güzeli Kur’an ahlakıyla ahlaklanmaktır, Allah kelamıyla haşir neşir olmaktır,
Kur’anla yatmak, Kur’anla kalkmaktır.
Kur’anla hemhâl olmak, yani yürüyen bir Kur’an olmak
İlahi bir ayrıcalıktır. Bu tâbire muvâfık olan hâfız,
tabiri câizse yürüyen bir Kur’andır. Neticede o da bir insandır, lakin Kur’anlaşmış, Kuranı yutmuş ulvi bir insandır.
Çocukta olsa eli öpülesi bir insandır. Zira hâfızlık başlı başına ulvi bir makamdır, İlahi bir ayrıcalıktır.
Eşrefi mahluk olarak yaratılan insana Allahın atfettiği
en kutsal rütbedir
Sizin en hayırlınız Kur’anı öğrenen ve öğretendir… buyuran Peygamberimizin hâfizlıkla ilgili teşvikleri ana babaların hayali ve özlemi olmuş, Kur’an taliplerinin ise şevk ve iştiyakını artırmıştır. Zira dilin okuduğu, zihnin hıfzettiği, yüreğin taşıdığı Allah kelamıdır
Elimde Furkan Dilimde Kur’an Bizimle her an
Yüce Kitabım Fedadır canım
Rabbimin sözü Her şeyin özü Uyarır bizi
Yüce Kitabım Fedadır canım
Nur başlara taç Ruhlara ilaç Biz ona muhtaç
Yüce Kitabım Fedadır canım
Peygamberimizin tutuşturduğu dünden bu güne yanan bu nur meşalesi bu gün de aynı şevk ve heyecanla bir bayrak yarışı halinde seleften hâlefe, nesilden nesile devam etmektedir
Birçok ana baba evladını bu bayrak yarışında görmeyi canı gönülden arzular. Hâmili Kur’an vasfına hâiz olmak her ana babanın evladında görmeyi arzuladığı bir iştiyakın aşk ve ilahi muhabbetin tecellisidir. Zira icra edilen hâfızlığın ecri mesubatını Allah, deruhte etmiştir.
Hafızlığın sevabını vermeyi bizâtihi Allah vââd etmiştir.
Hâfız kardeşim Rahmeti Rahmanın dünyevi ve uhrevi nâmütenahi lutuflarına nâil olurken
ana babası da, bu lutuflara mazhar olur. Peygamberimiz hâfızların ana babasına verilecek olan ilahi lutuflardan
bir kısmısını şöyle muştulamıştır :
Kur’an okuyanın ana babasına, mahşer günü güneşin ziyasından daha parlak bir taç giydirilir, cümle mahşer ehli bu iltifâta, bu izzeti ikrâma imrenir..
Kur’an öğrenen çocuk hürmetle öder borcunu
Horan öğrenen çocuk hakaretle öder borcunu
Malın ve kazancın fayda vermediği herkesin birbirinden kaçtığı o dehşetli günde, Kur’an hâfızının ve ana babasının indellahdaki kadri kıymeti fevkâladeninde fevkindedir.
Zira Allah katında herkesin kıymeti, Allah yolunda gösterdiği gayreti kadardır.
Aciz bir kulun hânûmandan geçerek Aziz olan Allahın kelamını ezberlemeye uğraşması kadar, Allaha hoş gelen
bir eylem yoktur Zİra Kur’anı Kerimi ezberlemeye çalışmak
en ulvi iştigaldir, Hânûmandan geçip Kur’anı Kerimi ezberlemek cihadı ekberdir.
Ve ni’me ecrul amilin... Çalışanların ecri ne güzeldir... buyuruyor Kur’anın sahibi Allahu Azimuşşan.
Bütün beşeriyeti kucaklayan, evrensel hukuk kurallarını ihtiva eden insanlık tarihinin seyrini değiştiren Peygamberimizin en büyük mucizesi olan lafzıyla ve manasıyla sözün en güzelini yani Kur’anı Kerimi hıfz etmek, ezberlemek insana bahşedilen en âlâ nimettir,
ulu bir devlettir.
Her insan bu devlete eremez, her insan bu lutfa nâil olamaz.
Bu imtiyaz, Allahın sadece seçkin kullarına bir lutfu ihsanıdır. Onlar Allahı sever, Allah da onları sever…
ilahi hitabının muhatabı olan hâfızları, Allah hem sevmiş,
hem de sevdirmişdir. Milletimizin gönlüne hafızların sevgisini ekmiştir. Meselâ cahil cuhelâ bir insanın, her zaman ve
her yerde hâfızlara hürmette kusur etmemeye âzâmi gayret
göstermesi, bu İlahi imtiyazın bir emaresidir.
Zira hafızlara hürmet, Kur’ana hürmettir.
Kur’ana hürmet ise Allaha hürmettir.
Vahyin ilk yıllarından itibaren hiçbir ilahi kitaba nasip olmayan bir ayrıcalıkla ezberlenen ve gönüllere yazılan Kur’anın, bir topluma bir millete kazandırdığını hiçbir güç
zinhar kazandıramaz . Aksini iddia edenlerin tezleri de, teorileri de külliyen yalandır.
Öyle bir zaman olur ki, galeyana gelen toplumu,
bir hafızın bakışı durdurur..
Öyle bir zaman olur ki, yıllarca süren kan davasını,
bir hafızın duruşu bitirir..
Öyle bir zaman olur ki, evladına söz geçiremeyen
ana babanın imdadına, bir hafız yetişir…
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır. Şu maddiyat dünyasında insanları Allah kelamı kadar birleştiren başka bir maneviyat yoktur.
Ne erenler geldi geçti. Pervaz edip Hakka göçtü
Bülbül oldu karga değil… diyor Yunus Emre
Bizde karga değil hafız olalım. Olamasak ta hafızlara manen ve madden yardımcı olalım.
Öyle bir hayat sür ki düşman dahi takdir etsin.. diyen
Hz Alinin bu sözüne binâen, bu bayrak yarışında
takdire şayan olarak koşup, methe şayan olarak bu yarışı bitiren, Kur’anla hemhâl olarak dünyadan göçüp giden Hâmili Kur’an hâfız kardeşim, görevini layıkıyla ifa etmenin semeresini, insanların hüsnü şehadetiyle alırken,
miras olarak Kur’anı Kerimi, hâlefine noksansız bırakmanın verdiği şevkle cennete revan olur.
Dünyadaki 2 yıllık çabanın sonucunda sözlerin en güzeli olan Allah kelamını beynine
ve gönlüne, bir nağme gibi yazmış olarak, Allah ondan razı, o Allahtan razı olarak, Kur’anın nuruyla pûru pak olarak Rabbine onuruyla geri döner.
Âşe hamîden mâte sehîden methe şayan yaşar
şehid olarak öler... hadisi şerifiyle İlahi iltifatın müdavimi olarak, emanetini Rabbine onuruyla teslim eder.
Dünyada Hânûmandan geçerek, verdiği 2 yıllık mücadelenin sefâsını, ahirette ebedi sürer.
Müjdeler olsun Kur’anla Hemhâl olan Allahın nazlı ve imtizazlı kulları Hâmili Kur’an hafız kardeşlerime.
Müjdeler olsun Tebşiri Rahmanla muştulanan bu seçkin ve güzide mü’minlere.