Soğuk Savaş saldırısı ulusların zenginleşmesini önleyen Birinci Küresel Saldırıydı. Aman komünizm gelmesin diye, Amerika kesesini epeyce doldurmuştu. 1980’li yıllarda başlayan kapitalist emperyalizmin İkinci Küresel Saldırısı yaklaşık 30 yıl sürdü. Onlara göre, ekonominin gereği insan doğasına uygun iktisat anlayışının, dünya geneline yaygınlaştırılması yapılacak birinci iş olarak öne çıkarıldı. Aslında önceledikleri iktisat bilimi ve onun yapıp ettiklerinden çok, çok uluslu şirketlerin pazarlarını genişletmekti. Yanı büyük zenginlerin halklar üzerindeki tahakkümünü, bir düzen haline sokmaktı. Bunun adı, tabi demokrasiydi.
Ekonomi bilimi içine, matematiksel modeller de serpiştirilerek, propagandanın esası teşkil edilmiş oldu. Oysa iktisat doğa bilimleri ve sosyal bilimlerin toplamından ibaret bir sosyal bilimdi. Ekonomi diyerek kendilerinin anladığı sosyal bilimlerle üzerimize tahakküm kuruyorlardı.
Ekonomi böylece sosyal bilimleri, tarihi, psikolojiyi matematiği bünyesinde taşıyormuş gibi görünüp, bilimsel otorite yerine kullanıldı.
Küresel Elitlerin (Büyük Zenginlerin) tahakkümünü, bilimi ve demokrasiyi kullanarak meşrulaştırıp, yaygınlaştırdılar. Esas olan, sermayenin önündeki Ulus Devlet engellerini kaldırmaktı.
Lakin 2008 krizi, tüm hikâyenin gerçek yüzünü ortaya koymuştu. Bu krizden çıkışta, ABD Dolarının dünya parası olması ve petro- dolar sayesinde çıkmış gibi görünüyorlar.
Lakin karşılıksız bastıkları dolarların sadece %10’nu geri çağırabildiler. Dışardaki karşılıksız dolarları toplamak için faizleri daha fazla artırırsalar, ekonomiyi durduracaklar. Onun için ne faiz artırmada hızlı hareket edebiliyorlar ne siyasal istikrarı sağlamada… 2015 yılında, hem de liberal iktisadın ağababaları bir araya gelerek yürümekte olan bu ekonomi modelinin, doğa bilimi ve sosyal bilimle alakası olmadığını açıkladılar.
Hepsi aynı şeyi söyleyecekse bu kadar çok iktisatçıya ne gerek var? Sorusu, Philippe Batifouler, Bernard Chavance, Oliver Flaveeau, Sofhie Jallais, Agnes Labrousse, Thomas Lamarche, Andre Orlean, Bruno Tinel tarafından bir deklarasyon ile açıklandı.
Aslında bu liberal ekonominin liberal ekonomistler tarafında iflas ettiğinin açıklamasıydı.
Dayatmaları bize bilimmiş gibi kakaladılar.
Tüm kavganın esası; zengin ile zenginin fakir ve eğitimsiz bıraktığı güvencesiz insanlar arasında yaşanmasıdır. İktidar kavgalarının esası da buradan çıkar. Bazen iktisadi kalkınma adı altında, bazen demokrasi adına yapılan bu kavganın altında yatan asıl sebep; sermayenin kendi elde ettiği sömürü düzeninin devam edip etmediği meselesidir.
Bazen bunun adı Siyasal İslam olur, bazen demokrasi olur. Ama mutlaka bir şey olur ve o şey kitleri kandırmakta ustadır.