Oldum olası çok garipsedim. Gladio’ya biz neden FETO dedik? Oysa FETO Amerika’nın Türkiye içindeki gladio örgütlenmesiydi.
ABD emperyalizmi ile yapılacak mücadelede, yapılacak en köklü hata FETO örgütlenmesine gerçek adı olan, Gladio dememekle başlandı. İtalya da bu hatayı yapmış ve galdiodan kurtulamamıştı.
Böylece, Amerika, halkın gözünde flulaştı, bir süre sonra da stratejik ortak seviyesine tekrar çıkarıldı.
Aynı Osmanlı döneminde olduğu gibi, şimdi Cumhuriyet döneminde de Rusya ile Amerika’yı dengelemeye çalıştık. Böylece 15 Temmuz darbesinin sorumluluğundan sıyıran ABD, zaman kazandı.
Şimdi öğreniyoruz ki, Amerika yeni bir gladio devşirme planı ile karşımıza çıkıyor.
ABD Ankara Büyük Elçiliği kendi internet sitesinden gladio için eleman satın almaya başlamış. Türkiye’den devşireceği Türk insanını, Türkiye’ye karşı kullanmak üzere kurulacak yeni gladio için…
Amaç her zaman ki gibi, demokratikleşme, ABD Türkiye ilişkilerini güçlendirme ve iyileştirme olarak belirlenmiş.
Görünüş ne kadar masum değil mi? Gizli meşrulaştırma taktiği…
İstihbarat ve gladio elemanı devşirmek için en düşük ödül, 5 bin dolar, en yüksek 50 bin dolar.
Memlekette, o kadar çok aç ve ülkesini satmaya hazır kişi olduğunu dünmüşler ki, ödüller oldukça alt seviyede tutulmuş. Ödüller sivil toplum kuruluşlarına ve kişilere verilecekmiş!
15 Temmuz sonrasında, önemli bir kısmı etkisiz hale getirilen eski gladio yerine, taze gladio devşirecekler.
İngilizlerin paralı asker devşirmesinden bu yana, bu usul, hala geçerlidir. Devşirebilirler. Lakin, ne dünya eski dünya ne de Türkiye eski Türkiye’dir.
Dünya halkları ve Türkiye halkı, bu tür istihbarat örgütlenmelerine (gladio) karşı oldukça uyanık hale geldi.
Parayla adam kiralarlar da onların ülke içinde faaliyet yapması artık eskisi kadar kolay olmaz.
Gladio devşirme ve devşirilen insanı, kendi ülkesine karşı kullanma teknolojisi, o kadar etkili ki, hala bu aracı kullanmaktan vaz geçmiyorlar.
Bizimde istihbarata karşı koyma gücümüzü artırmamız kaçınılmaz oluyor.
Düşman uyumuyor. “Batı Cephesinde değişen bir şey yok.”