Yaşamış ya da görmüşsünüzdür. Patronun yanında iş gören taşeronları vardır. Patron devletten işi alır, o taşeronlara işi dağıtır.
Sıcak sudan, soğuk suya elini sürmeden, karını alır sermayesine katar. Ve bir sonraki alacağı işe, sermayesi büyüdüğü için, yeni taşeronları da işine ilave edecek güce ulaşır.
Böylece büyüye büyüye çok uluslu tekellere varır.
Sermayenin mantığı böyle işler. Başkalarını kullanmak ve teslim almak ister.
Patron (büyük sermaye) taşeronunun büyüyüp, kendisi ile rekabet etmesini istemez. Ve onun hep taşeron olarak kalmasını ister.
Büyük sermaye, arkadan gelen küçük sermayenin, büyümesini, daima kontrol altında tutmak ister. Hep teslimiyet ister ki, karı yüksek tutabilsin.
Amerika’nın dünya üzerinde kurmaya çalıştığı ya da kurduğu düzen, aynen bu taşeronlar sistemi gibidir.
Batı ya da Amerika, Gorbaçov ve Yeltsin Rusya’sını, sisteminin içinde, kendisinin, taşeronu olarak kalmasını istiyordu.
Ancak geniş toprakları, insan sermayesi, yer altı kaynakları, silahlı gücü, çok yüksek olan, Rusya taşeron olamazdı.
Taşeron olmayacaksa, yok olması imha edilmesi gerekirdi. Çünkü bu alemin kanunları böyle işliyordu.
Yeni dünya dengeleri, yeni kuvvet hesapları diye siyaset dilinde okuduğumuz, söylediğimiz, koca koca laflarla, adına stratejiler dediğimiz, işin esası budur.
Özetle, Amerika, kendi sisteminin içinde, kendisine ortak aramaz, teslim olacak taşeron arar.
İşte ülkemiz içinde, yeterli sermayesi olmayan taşeronların, Amerikancı olmalarının sebebi de budur. Çünkü dünya piyasasından iş alırken, Amerika’nın, kanunlarına göre iş almayı, kabul etmelerindendir.
Ancak emperyalizme teslim olmanızın, yani taşeronluğa razı olmanızın sonu yoktur.
Çünkü emperyalizm kendi çıkarı için taşeronun kendisinden daha az şey istemesini bekler. Büyümesini değil.
Batı ve Amerikan düzeni ile bütünleşmek diye bir şey yoktur. Oraya, onların düzenlerine teslimiyet diye bir şey vardır.
Bırakın Türkiye’yi, Rusya’nın kendilerine teslimiyetini istiyorlar.
Amerikan düzeninin, Amerikan finans sisteminin yıkılması için, Amerika’ya teslim olmak yerine, ona karşı bir araya gelerek, bu canavarın, yok edilmesinin sağlanması gerekir.
Çin bunu ekonomik olarak, büyüyerek yapmayı planlıyor. Ancak bu canavarın silah gücü ortadan kaldırılmadan, bu işin sadece ekonomi ile olmayacağı, ABD’nin Rusya’ya karşı açtığı savaştan bellidir.
Soğuk savaş döneminde, daha az olanaklarla, Rusya Amerika’ya karşı daha sert direnebilmişti. Elbette kamuculuk sayesinde.
Rusya’nın zafiyeti, emperyalizm ve emperyalizmin kurallarına sadık kalarak, direnmeye çalışmaktır. Bunun olmayacağını içindeki oligarkların, gidip, Batı dünyasında, futbol takımı alarak, ya da yat alarak olmayacağıdır.
Lavrov da bunu itiraf etmiş görünüyor. Lakin bedelin yüksek olacağı kesindir.
Çünkü emperyalizmin insafı olmaz. Zaten insafı olan emperyalizm de olmaz.
Bizi anlatmaya gerek var mı?
Özal’dan beri BATI ile yani emperyalizm ile bütünleşeceğiz diye neyimiz var neyimiz yok hepsini kaybettik.
NATO’da olmak, patronun güvenlik örgütü içinde de taşeronluğu, yani teslimiyeti kabul etmektir.
Emperyalizme teslimiyet düzeninde, sadece kazanan işbirlikçi sermayedir. Zaten emperyalizmde onları hem siyaseten hem de ekonomik olarak elinde tutar. Çünkü onlar baştan teslim olmuşlardır.