Ortadoğu’daki olayları anlamamıza şu hikâye bir nebze faydalı olsun. Ağayla Marabası at arabasıyla köyden bir köye yolculuk yapar. Ağa, Marabasına atın bokunu yerse, arabayı kendisine vereceğini söyler. Bu söz üzerine Maraba iner, atın pisliği yer. Maraba, ağaya arabadan in der. Ağa arabadan iner yürümeye başlar. Ağustosta yürümekte zorlanır. Maraba Ağaya, atın pisliğini yerse arabasını geri vereceğini söyler. Ağa, Atın pisliğini yer. Arabasını geri alır. Köye dönerken Maraba Ağaya “köyden çıktığımızda araba senindi, köye dönerken de senin.” Peki, biz bu pogu niye yedik. Ortadoğu’nun ipleri Amerika’nın elinde. Rusya’yla aralarında anlaşmışlar. Oyunu kimlerin oynayacağına ikisi biliyor. Amerika düdük çalacak oyuncular oyunu sona erdirecek. Bu oyunu oynayanlar birbirine soracaklar.
MHP ve Ecevit iktidar döneminde banka memuru, Kurum mutemedi müşteri paralarıyla borsaya giriyordu. Kısa zamanda çok para kazanıyorlardı. Bir zaman geldi, yabancı paralar fırladı, Türk parası ve Borsa dibe vurdu. Müşteri parasıyla borsa oynayanlar bu hatalarının bedelini intihar ederek ödedi. Dolarla borçlanmış olan psikolojik bunalıma girdi, onlarda yaşamına son verdi. O dönem öğrenci akrabaları içinde intihar edenler çoktu. O dönemde kişisel suç işleyen hayatlarına son verdi. Konya’nın evladı, Davutoğlu konuştu. Neymiş Suriye polkasından pişman değilmiş, hala çizilen siyaset sürdürüyormuş. Tayyip Bey cevap vermelidir. Ülkeyi bu bataklığa sen sürükledin demelidir.
Tabii şehit olan siz değil, sizin çocuklarınız hiç değil. Biriniz Mısırlı kıza ağladı, diğeriniz de Filistinliler için ağladı. Peki, fakir gariban Anadolu yiğitleri için hangi devlet görevlisi ağlayacaktır? Yoksa ” Peygamber, sizi cennette aguşunu açmış bekliyor” deyip geçilecek mi? Ailelerini bu sözler açsını yok mu edecek. Ak parti Ortadoğu’yla ilgili hatalı siyaset bedelini ödemedi. Ama Fetöye ödettiler. AKP’yi inananlar olduğu gibi ona biat edenler devam edecekti. Devlet gücü onları tarumar etti. Ama bu belayı başımıza saranlar, hala bir zafer edasıyla kükremeye devam ediyor. Acaba padişahlık olsaydı, kimlerin boynu vurulacaktı?
12 Eylül ihtilal yeni yapılmıştı. Kurmay subaylar konferanslar veriyordu. 12 Eylül öncesi ülkeyi bölmeye çalışan bölücülerin ne yapmak istedikleri anlatılıyordu. Ama ülkeyi 12 Eylül olayını yaratan kısa devre askerlik için gelen üniversiteliler Subayın sözleri anlaşılmasın diye kasıtlı öksürüyorlardı. Ülken bugünkü duruma nasıl geldi. İktidardan güç alan” Kürtler ümmetin öksüz evladı, sana yok ırkıma yok izmihlal, sözünü ırkçılık kabul eden, Türk sözcüğünü dinsizlikle eş değer gören, Kurtuluş savaşı kahramanlarını dinsiz ve ayyaş görenler ve amacı bölücülük olanlar barış süreciyle beraber bir araya geldi. İktidarda bu şer güçlerin arkalarındaydı. Bu konuda doğruyu bilenler konuşamaz hale geldi. Irkçı olmakla suçlandılar. Diyaneti de aracı yaptılar. Çünkü o sırada birbirimizle uğraşıyorduk. Dini cemaatlarde Batının paraları, Solcuların cebinde Rus paraları var. Aslında sağcı ve solcunun ipi Amerika’nın elindedir.
O yılların meşhur Tercüman gazetesi çıkıyordu sağcılar Terüman, Solcular Aydınlık okuyordu. Aydınlığın basıldığı matbaayı basmak isteyen sağcı gençler Onun Tercüman matbaasın basıldığını öğrenince Kemal ılıcak giderek . “Abi bu ne iştir” diyorlar, oda şöyle diyor. Amerika ya Aydınlık gazetesini basacaksın, ya da Tercümanı basamazsın. Anadolu çocukları çeşitli isimlerle yaftalayarak düşman yapılıyor. Sonra siyasiler amaçları için gençleri kullanıyorlar.
Fatih İstanbul’u alınca bazı kurallar koyar. Belirli saatten sonra İstanbul’a girişi yasaklar. Fakat Fatih bir gün avdan geç döner. Kaledeki askere kapıyı açması için seslenir. Kapıyı açmasını ister. Görevli asker “Padişahın emri var. Bu saatten sonra Kale kapısını açmak yasak ”der. Fatih “ben padişahım” der. Asker, padişaha” koyduğunuz kanunu ilk bozan siz olmayın” diye cevap verir. Padişah cevabı beğenir. Askeri ödüllendirir. Ama bu halk, bu iktidar hep hata yaptı, yine de ödüllendirildi. O zaman bu halkın başına bir gelecek var.
ORTADOĞUDA İPLER İPLER KİMİN ELİNDE?
Paylaş