Akla propaganda sözcüğü gelince, Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’i anmadan geçilemiyor. Geçilemiyor, çünkü döneminde propagandanın gücünün, ne demek olduğunu, dünyaya ilk benimseten kişi olmuş.
İnanç dağları yerinden oynatır diyor. İnsanların hayatlarını ekonomi değil, siyasetler beliler diyor. Yalanı tekrarlarsanız, yalan gerçek olur.
Gerçi günümüzde, propaganda teknikleri çok değişik araçlar üzerinden yürütülüyor. Ama sonuçta, insanların inançları üzerine etki eden, önemli bir araç olarak, propaganda, hala etkinliğini sürdürüyor.
Günümüz propaganda tekniklerine baktığımızda, bir tuhaflık görürsünüz.
Eskiden partilerin propagandasını, parti üyelerinden ileri gelenler yapardı. Mevcut muhalefette durum hala böyle.
Lakin iktidarın sözcüleri nedense, genellikle parti dışından kimseler oluyor.
Sanki mübarek, parti sözcüsü gibi konuşan rektörler oluyor.
Parti sözcüsü gibi konuşan gazeteciler oluyor.
Parti sözcüsü gibi konuşan avukatlar oluyor.
Parti sözcüsü gibi konuşan siyaset bilimci profesörler oluyor.
Goebbels’in çocukları gibi tetikçilik yapan bu kişiler, avukat, avukat gibi konuşmuyor. Bilim adımı bilimden söz etmiyor. Gazeteci haberden söz etmiyor. Kadrolu rektör, bilimden bilimin yönetilmesinden ve insanın yararına dönüştürülmesinden söz etmiyor.
Sadece kalıbına ve statüsüne uymayan tetikçilik yapıyor. Rektörden ve bilim adamından da tetikçi gördük ya gözüm açık gitmez.
Ne hikmetse, o tetikçilerin hiç birisi, Peker’in söylediklerine karşı söyleyecek sözleri yokmuş ki, bir tek söz ile karşılık vermeye çalışıyorlar. MOSAD ajanı, CIA ajanı, bayrak ve ezan ile cevap vermenin bir işe yarayacağını sanıyorlar.
Peker’in açıklamalarından sonra, gördük ki, her gün ağız dolusu hakaretlerle muhataplarına saldıran Goebbels’in çocukları, ekranlara çıkmıyor.
Peker önce, Soylu’nun tetikçilerinden başlayarak, tetikçileri imha ediyor.
Yalaka siyasal destekçilerinden de sadece, MOSAD ve CIA ajanı suçlamalarını dinledik.
Adama soruyorlar;
Parayı aldın mı?
Goebbels’in çocuğu cevap veriyor; Peker, MOSAD, CIA ajanıdır.
Okumaya devam et Abdullah Gül’ün acısı ve Biji Serok Obama…
Yağmadan zarar gören insanlar, her geçen gün, daha da fakirleşenler, artık yalanlardan ve saptırmalardan bıkmış vaziyette.
Suçlananlar sessiz. İktidar sessiz.
İkizdere’den gelip konuşan, İkizdere’nin yerlisi bir kadın; Mecliste, “İkizdere Mehmet Cengiz’in değil bizimdir” dedi.
Goebbels’in çocukları kabız olmuşlar, propaganda yapmakta çok büyük zorluk çekiyorlar.