ABD İran’a uyguladığı ambargoda muaf tuttuğu sekiz ülkeyi de ambargonun içine aldığını açıkladı.
Bu durumun en basit açıklaması; ABD Türkiye’ye petrol ambargosu koydu demektir.
İran’dan petrol almanı yasakladım diyor.
İran’dan gelen temkinli açıklamalara bakarak, işlerin eskisi gibi gideceğini sanmak yanıltıcı olur.
Vahhabi Siyonist İttifakının ABD emperyalizmi ile bütünleşmesinin sonuçları olacak gibi görünüyor.
Uzun süredir petrol satımında sıkıntılar çeken İran, petrol gelirlerinin azalması sonucu ekonomik sıkıntılar çekmektedir. Bu durum halk ile yönetimin arasını zorlamaktadır. Eğer yeniden yeni petrol satışları engellenirse, halkı ile karşı karşıya kalma riski altında bulunan İran Devletinin, İran Körfezinin en dar geçidi olan Hürmüz Boğazını kapatması işten bile değildir.
Hali hazırdaki petrol fiyatlarındaki yeni yükselişler, tehdit/tehlike algısının yükselmesinden olsa gerek.
Hürmüz Boğazının İran tarafından kapatılması durumunda; Suudi Arabistan dahil tüm Körfez ülkeleri petrolü çıkaramazlar. Böyle bir durumda, ABD dolarıyla satılan petrol satılamayacağından en büyük zarı dolar görecektir. ABD görecektir.
ABD bu duruma meydan vermemek için Hürmüz Boğazını açmak için İran’a karşı silah kullanmaya başlayacaktır.
Bu bir senaryo gibi görünse de ABD zorlamaları, İran’ı istemediği bir savaşın içine dahil edecektir.
Bu gelişmeler karşısında petrol alımı hemen hemen sıfıra gelecek olan Çin nasıl bir tepki verecektir? Her halde durup seyretmeyecektir.
Çin ve Rusya’nın böyle bir durumda, İran yanında yer alacağı en azından lojistik ve istihbarı destek vereceği düşünülmelidir.
En olumlu senaryo; Çin’in İran petrolünün tamamını Yuan ile almasıdır.
Böyle bir durumda Petro-Yuan ticari işlemlerde daha çok kullanılacak ve rezerv para olan doların hakimiyetini kıracaktır.
Bizim bu petrol ambargosundan etkilenmememiz için bazı tedbirler almak gerekir.
Yabancı ortaklı TÜPRAŞ İran’dan petrol almamaktadır. Oysa Türkiye devleti ambargoyu tanımamaktadır. O zaman gereği yapılmalı ve TÜPRAŞ yeniden millileştirilmelidir. Belki de buna mecbur kalınacaktır.
Böyle bir olağan dışı durumda, TÜPRAŞ’a benzer diğer KİT’ler de yeniden kamulaştırılabilir.
En kötü senaryo; Suudilerin petrol Rafinerileri ve petrol kuyuları bombalandığında, Venezüella’ya da ABD ambargo uyguladığından, geriye bir Nijerya kalıyor. Onunda iç savaşlar içinde olduğu düşünüldüğünde durum daha vahim olacak demektir. Rusya İran petrolünü alıp Avrupa’ya satsa belki durum biraz hafifler.
Ya savaş ya da terör örgütleyen Amerikan devletinin sonu da inşallah Orta Doğuda geçekleşir. İnsanlık bir pislikten belki kurtulur.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com