Takvim günü olarak kimliğimde yazılı olan 3 Şubat 1965 bugün benim doğum günüm. Geç alınan bir kimlikte doğum tarihi ne kadar doğru olabilir bilmiyorum. Rahmetli olan babam ve anneme sorduğumda her ikisi de farklı zamanları söylerlerdi. Biri harman zamanı derken biri de pancar sökümü zamanı derdi, yani dostlar netice olarak Şubat ayında doğmadığım aşikar. Ben bugün bu satırları ne için yazıyorum? Dostlarımın doğum günümü bilmesi yada hatırlaması için değil tabi ki.
Bugün tarih de farklı da bir gün benim için. İçinde bulunduğum siyasi hareketinde bugüne özel bir anısı var. Tam 49 yıl önce 3 Şubat 1970 de bugün Yeniden Milli Mücadele adlı bir mecmua yayın hayatına başlıyordu. Kapağında bir Camii ve camiin üzerinde kanatlarını açmış bir yarasa, yarasanın arkasından doğan bir güneş ve altta da büyük puntolarla yazılmış "MİLLETİM UYAN" diyen bir çığlık. Ambleminde siyah zemin ortasında kırmızı bir daire, dairenin içerisinde bir yıldız, bir kitap ve bir sağ yumruk vardı.
Peki bu amblem neyi ifade eder? Yıldız, şanlı bayrağımızın yıldızıdır. Türk Milleti, bayrağımızda da bilindiği gibi büyük davaya hizmet eden bir yıldız olarak yerini alır. Bizim logomuzda da yükseldiği her dönemde insanlığa adalet ve huzur dağıtan Büyük Türk Milletini ifade eder. Türk Milleti’nin şanlı tarihindeki müstesna konumundan ise uzakta karanlıktaki günlerinden kurtulması ise ancak mukaddesatını, büyük davasını, bilimi, töresini, rehber edinmesiyle mümkündür. Beyaz kitap ise bizim için, mukaddesatın kaynağı yüce kitabımızdır. Aklı hür kılan bilimi anlatır. Sağ yumruk, güçlü ve ayrılmaz birliği, hedefe yönelen eylemi, dayatmalara ve yenilgilere meydan okuyuşu ifade eder.
3 Şubat 1970 deki ilk sayısının başyazısında neden çıkıyoruz diye bir soru ile başlıyordu.
Ve başyazı şöyle devam ediyor; Bugün milletimizin korkunç bir buhran içine düştüğünü herkes söylemektedir. Ne yazık ki, milletin içinde yüzdüğü buhran son derece basit sebeplere bağlanmaktadır. Şurası şaşmaz bir gerçektir ki hiçbir şey kendiliğinden doğmadığı gibi buhranlarımızda sebepsiz değildir. Milletimiz ve koruyucusu olan devletimiz, bütün millet düşmanlarının hain işbirliği neticesi ve içimizdeki bozguncuların suikastları ile yıkılmıştır. Devletimizi gayri milliliğe sürüklemek ve beynelminel Yahudiliğin emir erliğine düşürmek için tertipler halen devam ediyor, diyerek devam eden baş yazı sanki bu günleri anlatıyor gibi.
"Yeniden Milli Mücadele'nin amblemi ve ismi birlikte düşünülmelidir. Yeniden Milli Mücadele ismi sadece bir teşkilata verilen sıradan bir isim değildir. Her kelime bir anlam içerir.
Yeniden Milli Mücadele ve Yeniden Milli Mücadeleciyim diyenler ne demek istiyorlar? Ne yapmak istiyorlar. Bu vatan hepimizindir. Vatanımızın bütünlüğünü sağlamak için sadece sınır boylarımızın emniyetini sağlamak yetmeyecektir. Vatana hizmet için önce aynı birliğin tesis edilmesi gerekir. Türk Milleti’nin temel kabulleri, vazgeçilmezleri üzerine her birimizin iradi seçimiyle sağlanacak “Millî Mutabakat” bizi bir araya getirecektir. Bu birliği sağlamak ancak hürriyetçi ortamda aklederek, düşünerek yapılan seçimlerin, iradi kararların ürünü olabilir.
Yeryüzündeki en büyük inkılabı, hak ideolojinin inkılabını gerçekleştiren Hz. Peygamber’in bunun gerçekleşebileceğini göstermiştir. Kendileri Müslümanların büyük çoğunluğu teşkil ettiği Medine’ye teşrif ettiklerinde önce birliği sağlamıştır. Ancak o dönemde Medine’de gayrimüslimler de yaşamaktaydı. Mutabakatı sağlayan bir anayasa ortaya koyuldu. Medine Anayasası. Bu Anayasa, insanları aynı hedefler altında topluyordu. Medine’yi diğer insanlardan ayrı özel bir konuma sahip, korunmaya değer bir devlet olarak kabul ediyorlardı. Bu anayasaya göre bir Medineliye yapılan saldırıyı tüm Medine halkına yapılmış kabul ediliyordu.
Aziz milletin temel kabulleri etrafında toplanan, onları savunan her kıymetli vatandaşımızın teşkilatımızda yeri vardır. Vatanın birliğini için verilen tarihi yemin olan Misak-ı Milli’ye bağlı olan, Türk Milleti’nin menfaatlerine hizmet eden, başka hiçbir çıkar grubuna hizmet etmeyen, şanlı Bayrağa saygısı olan, Türk Milleti’nin yeryüzünde yaşama amacı olan büyük davasının temelini teşkil eden mukaddesatına, yüce dinimize saygısı olan, Türkçe konuşan her vatan evladının bizim teşkilatımızda yeri vardır diyerek bu vatana bu ülkeye hizmet etmenin gayreti içindedirler."(1) Yeniden Milli Mücadeleciler bugünde Türk siyasi hayatında yerlerini almış ve 1948 yılında Mareşal Fevzi ÇAKMAK paşa tarafından kurulan Millet Partisi adıyla siyasi hayatına Bilge Lider Aykut EDİBALİ'nin rehberliğinde söylem ve ifadelerinden taviz vermeden devam etmektedirler.
Yaşasın YENİDEN MİLLİ MÜCADELE…
Dipnot:
1- www.yenidenmillimucadele.com
Selami YILDIRIM 7 Yıl Önce
Atanur Bey, yazınızı beğenerek okudum. Tebrikler. Fikirleriniz parlak, kaleminiz işlek olsun.
TURGUT YILDIZAN 7 Yıl Önce
Yazınızı okuyunca böyle bir teşkilatın içindd olmanın büyük bir onur olduğunu anladım. Yüreğine ve kalemine sağlık Atanur Bey.
Mehmed Emin Özdemir 7 Yıl Önce
Tebrik ederim Atanur bey yüreğine kalemine sağlık milletimizin şu bunalım döneminde Yeniden milli mücadele cileri yakından tanımalarını nasip etsin Allahım.