Bovine Spongiform Encephalopathy – Deli Dana Hastalığı – BSE ilk olarak İngiltere’de 1986’da tek bir inek’te ; 1987 yılında sınırlı bir bölgede görüldü. 1990 yılında ülkenin daha başka yörelerinde de çıktı. Daha sonra İrlanda , Umman ve İsviçre’de hastalığa rastlandı. Hastalığın yayılmasını önlemek için sıkı önlemler alınmaya çalışılıyor ise de ülkeler arası hayvan hareketleri ve hayvan ürünleri ticareti sebebiyle bir çok ülkeye bulaşmış olabilir.(Kanada, Falkland adaları ve Umman’da ise sadece İngiltere’den ithal edilen sığırlardan bazı vakalar bildirilmiştir.)
Bu hastalığın karakteristik patolojik bulgusu, beynin histopatalojik muayenesinde çift taraflı , simetrik dejeneratif bozukluklar, özellikle gri kesim nöronlarında N. trigeminus ve N. facialis çekirdekleri gibi sinir merkezlerindeki nöronlarda vakuolizasyonlardır.
Sığırlarda saptanmış olan bu histopatalojik bulgular, Uzun bir inkübasyon süresine sahip olmaları ve hastalığın enfekte sinir dokularının alımı yoluyla başka bir canlıya bulaştırılabilmesi nedeniyle ” transmissible spongiform encephalopathy’ler ” adıyla da anılırlar. Koyunlarda ” Scrapie ” hastalığı, Mink ve tilkilerde rastlanan ” Transmissible Mink Encephalopathy (TME) “, geyik ve elklerde ” Chronic Wasting Disease (CWD) “, insanlarda ” Kuru (Yamyam) “, ” Creutzfeldt Jakob Disease (CJD) ” ve ” Gertzmann-Straussler-Scheinker (GSS) ” hastalığı bu grup hastalıklardandır. BSE de transmissible spongiform encephalopathy’ler olarak bilinen bu öldürücü nöyrodejeneratif hastalıklar grubunda yer alır. Etkenin , viroid yapıda ilkel bir virüs olduğu kanısına varılmıştır.
BSE saptanan ineklerin beyin homojenatları damar içi ve intracerebral olarak 4-5 aylık danalara deneysel olarak inokule edildiğinde 37-75. haftalar arasında tipik semptomlar ortaya çıkmıştır. Doğumdan sonraki ilk 6 aylık devrenin doğal bulaşma açısından kritik olabileceği düşünülmektedir.
Hastalık deneysel olarak farelere de nakledilebilir. Lezyonlu sığır beyni yedirilen farelerde ilk olarak 4-6 hafta sonra hafif paresis belirtileri ortaya çıkmıştır. Farelerde inkubasyon süresi 292-417 gün olarak saptanmıştır. Klinik semptom gösteren farelerin motorik nöronlarında da hastalığa özgü vakuoller şekillenmektedir.
Virüs ısıya ve dezenfektanlara dayanıklıdır. Hayvansal ürünleri kaynatmakla etkeni imha etmenin mümkün olmadığı bildirilmektedir.
Hayvandan hayvana direkt ve indirek temasla geçmektedir. Bulaşık kadavralar ve hayvan ürünleri bulaşma nedeni olabilir. Özellikle hayvansal kökenli yem maddeleri(et-kemik unu) riskli sayılmaktadır.
Hastalığın klinik tablosunda , tedricen ilerleyen mental bozukluklar, davranış değişmeleri ve beş duyu ile ilgili değişmeler vardır. Tarif edilen klinik tablo özetle şöyledir.
Hayvan durgun, endişeli, otlamaz, bakışlar sabit bir noktaya yöneliktir. Üst göz kapağı biraz düşük olduğu için gözler yarı kapalı gibi görünür. İşitme ve görme fonksiyonlarında genelde bir değişme olmaz. Kulaklar birbirleri ile ilişkisiz şekilde sağa sola hareket eder. Sürekli kuyruk sallamak ve başı hareket ettirmek suretiyle sineklere karşı aşırı tepki gösterir. Ayaklar nispeten açık ve bel kamburdur. Hızlı yürütüldüğünde arka extremitelerde yalpalama olur. Yürürken yan yan gider, kaygan beton zeminde hayvan kolaylıkla kayar.
Beden ısısı, nabız ve solunum sayıları genellikle normaldir. Rumen hareketleri sayıca azdır. Dışkı nispeten sert kıvamdadır.
Arka bacakların proksimal kesiminde boynun ventral kesiminde ve omuz bölgesindeki gurup kaslarında mükerrer kontraksiyonlar (myocloni) meydana gelir. Belirli kas gruplarını kapsayan bu ossilasyon tarzındaki kas kontraksiyonları 30 sn. kadar devam eder daha sonra başka bir kas grubuna atlar.
Hayvan yürütüldüğü sırada ön extremitelerde şekillenen myokloniler bacakları aşırı ekstensiyon durumuna getirir. Yürürken boyun ve baş hafifçe bir yana doğru dönük durur. Yüz kaslarının tonusunda değişmeler olur. Dudak hafifçe bir yana çekilebilir.
Hasta dokunma ve ses uyarımlarına karşı hiperestizik durumdadır. Dokunulduğunda veya sesle ürkütüldüğünde ard ardına saniyede birkaç darbe halinde tekmeler atar. Tekmeleme nöbeti 15-20sn kadar devam eder. Tekmeleme nöbetinin ardından arka bacaklarda saniyede bir silkme tarzında kontraksiyonlar meydana gelir. Hastayı tutmaya teşebbüs edildiğinde itme, toslama hareketleri yapar. Ara sıra böğürür.
Kan muayene bulguları normaldir. Kan serumunda globulin fraksiyonunda artış olur. Serebrosipinal sıvının normal olduğu bildirilmektedir. Beyinde ve beyin sıvılarında yangısal reaksiyona bölgede değişiklikler görülmemektedir. Belirli motorik nöron gruplarında (N.Vagus çekirdeği, N.trigeminus çekirdeği, N. facialis çekirdeği gibi) daha yoğun olmak üzere , vakuoller vardır. Deneysel olarak enfekte edilen farelerde, vakuolizasyonun yanı sıra amyloid plaklara da rastlanılmıştır.
Kesin diyagnoz, beynin histopatalojik muayenesinde vakuolizasyonun saptanması ile mümkündür.
Sağaltımı mümkün değildir.
Korunma yöntemi bilinmemektedir. 1. Hastalar ve hastalık çıkan sürüdeki bütün sığırlar öldürülerek gömülmektedir.
2. Hastalık çıkan ülkelerden hayvan ve hayvan ürünlerinin çıkışı yasaklanmaktadır.
3. Hastalık şüphesi bulunan yerlerde sığır ürünlerinin insan gıdası olarak kullanılmaması ve hatta et-kemik unu ve süt ürünleri imalinde dahi kullanılmaması gibi çok sıkı önlemler üzerinde durulmuştur.
4. Sığır yemlerine hayvansal orijinli yem maddeleri (kan unu, et unu , et kemik unu) katılmaması da önerilmiştir.
Günümüzde “Deli dana hastalığı” olarak da bilinen Bovine spongiform encephalopathy (BSE), ergin sığırların central sinir sistemini etkileyen yavaş seyirli, ilerleyici ve öldürücü nörodejeneratif bir hastalığıdır. Hastalık, ilk kez İngiltere’de Kasım 1986’da hasta sığırlara ait beyinlerin histopatolojik muayenesiyle tanımlanmıştır.
İngiltere dışında az sayıda BSE olayları (yaklaşık 1500 olay), Belçika, Danimarka, Fransa, Almanya, İrlanda Cumhuriyeti, İtalya, Liechtenstein, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, İspanya ve İsviçre’de yerli sığırlarda görülmüştür. Kanada, Falkland adaları ve Oman’da ise sadece İngiltere’den ithal edilen sığırlarda çok az sayıda olay bildirilmiştir.
Scrapie ve scrapie benzeri hastalıklar, uzun bir inkübasyon süresine sahip olmaları ve hastalığın enfekte sinir dokularının alımı yoluyla başka bir canlıya bulaştırılabilmesi nedeniyle “transmissible spongiform encephalopathy’ler” adıyla da anılırlar. Koyunlarda Scrapie hastalığı, minklerde Transmissible Mink Encephalopathy (TME), geyik ve elklerde Chronic Wasting Disease (CWD), insanlarda Kuru, Creutzfeldt Jakob Disease (CJD) ve Gertzmann-Straussler-Scheinker (GSS) hastalığı bu grup hastalıklardandır. BSE de transmissible spongiform encephalopathy’ler olarak bilinen bu öldürücü nöyrodejeneratif hastalıklar grubunda yer alır.
İnsan ve hayvanlarda transmissible spongiform encephalopathy’lere neden olan ajanlar, filtrelerden geçebilir ve en küçük virüslerden 100 kat daha küçüktürler. Boyutlarıyla ilgili en büyük değerler, onları küçük virüs partikülleri sınıflaması içine sokar. Virüslerin aksine bu ajanların enfektivitesi; formaldehid, b-propiolaktan, proteazlar, nukleazlar ve ısı gibi birçok fizikokimyasal muamelelere, iyonize ve ultraviyole radyasyona ve virüs yada bakterileri normalde inaktive eden dezenfektanlara oldukça dirençlidir.
Bu ajanlar, konakçıda spesifik bir immun ya da yangısal cevaba neden olmazlar. Bu yüzden canlı hayvanlarda serolojik tekniklerle bu ajanların varlığını saptamak mümkün değildir. Enfekte hayvanlar, sadece klinik hastalığı geliştirdiklerinde identifiye edilebilirler.
Ajanların yapısı konusunda 3 temel teori ileri sürülmüştür:
Prion ya da nükleik asitten yoksun ve hücrenin daha anormal bir protein oluşturmasına sebep olabilen “proteinaz K’ya kısmen dirençli anormal bir protein”, Alışılmamış bir virüs, Virino yada konakçı proteinleri tarafından korunan çıplak nukleik asitten oluşmuş “tam olmayan bir virüs”.
Ancak son 10 yıl boyunca elde edilen bulgular, prion teorisini desteklemiştir. Scrapie ve benzeri hastalıklarda; enfeksiyöz ajanın nükleik asitleri yıkıma uğrattığı bilinen işlemler ile enfektivitesini kaybetmemesi, araştırıcıları ajanın, genetik materyal kapsayan bir virüs ya da bilinen diğer bir ajan tipinde olmadığı düşüncesine itmiştir. Sadece proteinleri denatüre eden işlemler enfektiviteyi düşürdüğünden proteinin, ajanın esas komponenti olduğu kanısına varılmış ve “prion” terimi ile adlandırılmıştır. Prion “nükleik asitleri modifiye eden uygulamalarda inaktivasyona dirençli olan küçük protein yapısında enfeksiyöz partiküller” olarak tanımlanır. Bu hastalık sınıfını, virüs, bakteri, mantar ve bilinen diğer patojenlerden ileri gelen hastalıklardan ayırmak için de “Prion hastalıkları” terimi kullanılmıştır.
Prion protein (PrP), vücutta birçok dokuda ve özellikle beyinde bulunan normal bir membran glikoproteinidir. Bu normal proteine, selüler prion protein (kısaca PrPC) denir. Proteaza dirençli enfeksiyöz forma ise scrapie prion protein (kısaca PrPSC) denir. PrPSC, insan ve hayvanlarda tüm prion hastalıklarının patojen komponentidir ve normal prion proteinden (PrPC) köken alır. Normal bir hücreye giren bir molekül PrPSC, bir molekül PrPC ile temas eder ve kimyasal ya da şekilsel modifikasyon gösterebilen ve henüz tam olarak bilinmeyen moleküler bir mekanizma ile onun PrPSC yapısına dönüşmesine yol açar. Dönüşen her yeni molekül, diğer normal PrPC moleküllerinin yapısını değiştirir. Bu olay, PrPSC tehlikeli seviyelerde birikinceye kadar devam eder ve PrPSC beyinde fibriller halinde kümelenmeye meyleder.
Bu nedenle BSE dahil tüm prion hastalıklarında; taze beyin ekstratları, elektron mikroskobik muayenelerde kolayca tespit edilebilen ve scrapie’ye ilgili fibriller denen (scrapie-associated fibrils=kısaca SAF) karakteristik anormal fibrillerin birikimini kapsar. SAF, prion proteinin patolojik kümeleridir. Prion proteinin tek bir konakçı geni (PrP geni) tarafından kodlandığı bulunmuştur.
Epidemiyolojik çalışmalar, İngiltere’de scrapie’li koyunların rendering materyalinde kullanılması sonucu sığır populasyonunun, et-kemik unu şeklinde ruminant orijinli protein kapsayan yemler vasıtasıyla scrapi benzeri bir ajana maruz kaldığını göstermiştir.
Epidemiyolojik bulgulara göre BSE’nin inkübasyon periyodu, 2 yıldan 8 yıla kadar değişebilir. En yüksek yaş insidansı 3-5 yaş arasındadır.
Olayların çoğu Holstein-Friesian ırkı süt ineklerinde gözlenmiştir. Sütçü sürülerdeki hastalık insidansının etçi sürülere göre daha büyük olmasının nedeni, sütçü sürülerde buzağıların yaşamın ilk 6 ayı süresince et-kemik unu kapsayan konsantre yemlerle beslenmesidir.
BSE olaylarının saptandığı çiftliklerin %50’sinde koyunların bulunmaması, scrapi ajanının koyunlardan sığırlara direkt ya da indirekt temas yoluyla bulaşamayacağını göstermiştir. Her olay primer bir olaydır. Enfeksiyonun sığırdan sığıra ve diğer türlere yatay bulaşma bulgusu yoktur. İngiltere Tarım Bakanlığının araştırma sonuçları, BSE’de maternal bulaşmanın olabileceğini göstermiştir.
Çeşitli aşılar, hormonlar, antelmentikler, herbisitler, pestisitler gibi çeşitli farmasötik ürünlerin ya da tarımsal kimyasalların kullanımı yoluyla da bulaşma tanımlanmamıştır. Ayrıca BSE’nin çıkışı ile sürüler arsındaki hayvan hareketi ya da sığır ithalatı arasında da bir ilişki kurulamamıştır.
BSE deneysel olarak aktarılabilen bir hastalıktır. Günümüzde BSE; sığır, fare, koyun ve keçilere oral yolla ve inokülasyon ile, domuz ve marmoset maymunlarına sadece inokülasyon ile bulaştırılmıştır.
BSE olayları, nörolojik ve genel bulguların bir kombinasyonunu kapsar. Nörolojik bulgular, 3 kategoride toplanır.
Davranış ya da huy değişiklikleri; ençok korku ve sinirlilik hali olarak gözlenir. Hayvan kendisine yaklaşıldığında ya da bir yere sıkıştırıldığında hemen reaksiyon gösterir. Sağım odasına girmeye ve kapı aralarından geçmeye isteksizdirler.
Duruş ve yürüyüş anormallikleri; ençok arka bacak ataksisi, tremorlar ve düşme gözlenir. Ataksi, hayvan hızlı yürütüldüğünde belirginleşir ve yürüyüş sallantılıdır. Bazen arka bacak eklemlerinde gelişen hiperfleksiyon, hayvan yürütüldüğünde arka bacakların sürüklenmesine ve inkoordinasyona sebep olur. Bu yürüyüş anormallikleri, hayvan her iki yönde dairesel bir tarzda döndürüldüğünde şiddetlenir. Topuklara vurulduğunda sendeleme hatta düşme meydana gelebilir.
Duyumdaki değişiklikler; sese ve dokunmaya karşı reaksiyon gözlenir. Özellikle baş bölgesindeki muayene girişimleri hayvanı şiddetli kızdırır. Sağımda da dokunmaya karşı şiddetli tekmeleme eğilimi gösterebilirler.
BSE’li sığırlarda en sık görülen genel klinik bulgular; kilo kaybı ve süt veriminin düşmesidir. Ancak çoğu hayvanda iştiha iyidir. Haftalar süren bir periyod boyunca klinik bulgular giderek kötüleşir. Sonunda hastalık, uzanıp yatma ve ölümle sonuçlanır. İlk bulgulardan ölüme ya da kesime kadar klinik hastalığın süresi, 2 haftadan 6 aya kadar değişebilir.
Başlangıçtaki klinik bulgular, kısa bir klinik seyre sahip olan hipomagnezemi ve ketosisin sinirsel formu ile karıştırılabilir. Genelde belirli bir süre nöyrolojik bulgulara sebep olan serebral listeriosis, kuduz, beyaz derili mumifikasyon, kurşun zehirlenmesi, sentral sinir sistemi tümörleri, çavdar otu sendelemesi (rye grass staggers), Aujesky hastalığı ve serebro-kortikal nekroz gibi hastalıklar ayırıcı teşhiste dikkate alınmalıdır.
Enfekte sığırları teşhis edecek immunolojik ya da serolojik bir diagnostik test yoktur. BSE’nin teşhisi, klinik bulguların tanımına ve beynin histolojik muayenesine dayanır. Yaklaşımsal klinik ya da kesin olmayan histolojik teşhis (örn. otoliz nedeniyle); elektron mikroskobik olarak beyin ekstratlarında SAF’ın identifikasyonu ya da immunokimyasal (polyacrylamide gel electrophoresis, Western blotting) ve immunohistokimyasal teknikler ile anti-PrP antikorları kullanılarak modifiye proteinaz-K dirençli PrPSC’nin tayini ile doğrulanabilir.
Sığırlar için BSE enfeksiyonunun bilinen tek kaynağı, süt sığırı rasyonlarına katılan kontamine et ve kemik unudur. Enfeksiyonun bu yolu, İngiltere’de temmuz 1988’de sığır ve diğer ruminantların yemlerine ruminant deriveli protein katılmasını yasaklayarak etkili şekilde kesilmiştir. 1990 yılında tüm hayvan ve kanatlı yemlerinde, spesifik sığır organlarının ya da bunlardan derive alan proteinin kullanılmasını önleyen özelleşmiş bir sığır sakatatları yasağı konulmuştur.
Özelleşmiş sığır sakatatları, 6 aylığın üzerindeki tüm sığırlarda beyin, spinal kord, timus, dalak, tonsiller ve Peyer plaklarının bulunmasından dolayı bağırsakları kapsamıştır. Bu tedbirlerin bilimsel temeli, scrapie’li koyunlarda yapılan enfektivite çalışmalarının sonuçlarına dayanmıştır. 6 aylığın altındaki buzağılara ait materyaller, az ya da hiç tayin edilebilir enfektivite kapsamayacağı düşüncesiyle yasak içine alınmamıştır.
İnsanlar için başlıca sağlık riski, BSE ile enfekte sığırlardan hazırlanan gıda ürünleri olduğundan, insan gıda zincirinden yüksek enfektivite seviyelerine sahip sığır sakatatlarını uzaklaştırmak amacıyla bu yasak bir yıl önce çıkarılmış ve hasta hayvanlardan elde edilen süt dahil ürünler ile daha sonra sağlıklı hayvanlardan alınan materyal de dahil özelleşmiş sığır sakatatlarını, büyük lenf düğümlerini ve sinirleri kapsamıştır. Bu koşullar altında, İngiltere’den Avrupa Komisyonunun diğer üye ülkelerine et ihracatına izin verilmiştir. 1996 yılından başlayarak İngiltere’den diğer ülkelere sığır eti kapsayan gıda ve gıda ürünlerinin satışı ile sığır dokularından derive alan kuyruk yağı ve jelatin gibi ürünlerin satışı yasaklanmıştır. Ancak 1999 yılında Avrupa Birliği özel şartları yerine getiren etlerin yasağını kaldırmıştır (örn. hiçbir BSE olayının görülmediği ve 30 aylık yaştan küçük hayvanların kesildiği çiftliklerden kemiksiz sığır eti vs.). İngiltere’de diğer bir tedbir olarak hastalık, haziran 1988’de şüpheli hayvanların zorunlu kesimini gerektiren şekilde ihbarı mecburi yapılmıştır.
BSE’nin görülmediği ülkeler, hastalığı canlı hayvanların ya da kontamine et ve kemik ununun ithalatıyla kazanabilirler. Avrupa Komisyonu, İngiltere’den diğer üye devletlere gıda yasağının etkili olduğu tarih olan haziran 1988’den sonra doğan hayvanlara kadar canlı sığırların ithalatını sınırlamıştır. Daha sonra 6 aylık yaştan önce kesilmeleri kaydıyla sadece besi buzağılarının ithalatına izin verilmiştir. Avrupa Komisyonu, Nisan 1990’dan itibaren de BSE’yi ihbarı mecburi bir hastalık yapmıştır. Bu tarihten beri birçok ülke, ulusal sürülerinde BSE bulgusunu aramak için surveylans programları başlatmıştır.alnt