Kimyasal Yalan Amerikan saldırılarının biricik aracıdır. Irak’ın Amerika tarafından işgalinden önce de, kimyasal provokasyon kullanılmıştı. Saddam katledildi gitti. Ve lakin ABD’nin kendi resmi kaynakları Irak’ta kimyasal olmadığını açıkladı.
Irak’ın Halepçe kentine atılan kimyasal da, Amerikan provokasyondu. 36. Paralel ile Irak devletine uçuşa yasak bölge ilan edildi. Barzanistan böylece inşa edilmişti.
Uzatmayalım. Amerika bir yere saldırmadan önce, kendince, bir bahane bulup kendi katliamını meşrulaştırır. Kuyruğuna da müttefiklerini takar.
İdlip’te olan da, böyle bir uygulamaydı.
Amerika bölgeye dönünce, Amerika hakkında atıp tutan, antiemperyalist ahkâm kesenler, hatta toplumda milli umutlar yaratan kesimler, birden Amerikan tarafına döndüler. Başladılar, Katil Esad deyip, zil takıp oynamaya…
Erdoğan yetmez ama evet dedi. Tüm liberallerin yüzleri gülüyor. ABD’nin nasıl da kuvvetli bir devlet olduğunu hiç yıkılmaz bir imparatorluk olduğunu hikaye etmeye başladılar.
Koltuğunu kurtarma umudu yaratan ABD saldırısı, Bahçeli için bir fırsattı. O da Amerikan milliyetçiliğini bir kez daha ifade etti..
Zil takıp oynayanlar, elbette sadece siyasal iktidar değildi. Başta İsrail devleti ve Suudi Arabistan olmak üzere Haçlı Saldırısına alkış tuttular.
Terör örgütleri PKK/PYD’nin memnuniyetlerini anlatmaya bilmem gerek var mı?
IŞİD derhal Palmira Antik kentine seferler başlattı.
Çavuşoğlu’nun frenleri boşaldı. Uçuşa Yasak bölge istedi. Yani Suriye Hava sahasında, Rusya ve Suriye uçaklarının uçmasına yasak getirilmesini savundu. Tıpkı 36. Paralelde Barzanistan kurulurken olanlar gibi…
Ülkenin böyle bir kırılma noktasına geldiğinde, ülke yönetiminin bir tek kişinin ağzından çıkacak kararlara kalmış olması, elbette ülkemiz için büyük bir talihsizlikti.
Meclis yok. Meclisteki partilerden hayır yok. CHP’de Erdoğan’ın arkasına takılıp katil Esad söylemine katıldı.
Katil Esad diyenlerin hepsi Amerika’nın kuyruğuna takıldığını, füze saldırısından sonra halkımız daha da net gördü.
Amerika’ya hayır diyemeyenler. İşin kolayını bulmuşlar Erdoğan’a diyorlar. Ama şimdi Erdoğan ile aynı mevzie düştüler.
Amerikan saldırısının külleri soğuyunca, aklı selim hakim olmaya başlayınca halkımıza söylenen yalanlar ortaya çıkmaya başlayınca, elbette her şey onların dedikleri kadar kolay olmayacak.
Suriye’nin bölünmesinden memnuniyet duyanlar bilmeliler ki Suriye’nin bölünmesi demek; Türkiye’mizin bölünmesi demektir.
Suriye aslında Türkiye’nin ön cephesidir. Suriye düşerse arkasından Türkiye düşer.
Bir başka amaç daha netleşti. İncirlik ve Diyarbakır Hava Üsleri Amerika tarafından kullanılmaya devam edecek. Ve buralardan kalkan ABD uçakları daha çok Müslümanın kanını içecek.
Onlar sevine dursunlar. Bölgenin iç dinamikleri eninde sonunda ABD’yi bölgeden çıkaracaktır. Dünyanın yeni dengeleri de bunu gerektiriyor.
Yedi senedir direnen, Suriye halkı ve devleti, bir yedi sene daha direnecektir.
Amerika geldi diye sevinenler; Amerika’nın iflasını paylaşacaklardır.