Büyük Birlik Partisi Genel Sekreteri Üzeyir Tunç yaptığı yazılı açıklamada, “Bildiğiniz gibi 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarından sonra birçok alanda hukuk ve adalet anlayışı rafa kaldırılmış, Anayasa’da ve yasalarımızda yazan birçok kanun maddesi açıkça ihlal edilir hale gelinmiştir.” Dedi.
‘DEVLETİN İMKÂNLARIYLA ZULÜM EDİLMEKTEDİR’
Tunç, “AKP ile Hizmet Hareketi arasında yaşanan iş birliği ve ahenkli çalışma süreci sona ermiş, açıkça bir husumete dönüşmüştür. Devlet erkini elinde tutan AKP hiçbir hukuki, ahlaki ve vicdani sınır tanımadan, tam bir zalimlikle suçüstü olduğu yolsuzlukları kapatmaya çalışırken, bir yandan da kendisini suçüstü yakaladığını düşündüğü hizmet hareketine karşı, devletin bütün imkânlarıyla ve gücüyle zulmetmektedir.” İfadelerini kullandı.
‘HUKUK KATLİAMLARI’
“Bu durumu son sekiz aydır, kamu personeli arasında yapılan görevden almalar, sürgünler ve haksız ve delilsiz olarak suçlama, gözaltına alma ve tutuklamaları hepimiz yakından takip ediyoruz.” Diyen Tunç, “Özellikle Emniyet camiasında yaşananlar, hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçecek, yıllar sonra aynı 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat sürecindeki hukuk katliamları gibi, bu yaşananlarda milletin hafızasında derin bir iz bırakacaktır.” Diye konuştu.
‘İFLASA, KAPANMAYA VE YOK OLMAYA ZORLANACAKLAR’
Tunç konuşmasında, “Ben bu gün yapılan bir başka haksızlığa ve hukuksuzluğa dikkat çekeceğim. Suç ve cezalar şahsidir. Yani bir başkasının işlemiş olduğu bir suç dolayısıyla başka bir kişi cezalandırılamaz. Bu konu temel bir insan hakkıdır. Anayasamızın 38. Maddesi’nde ve Ceza kanunumuzun 20. Maddesi’nde de yer almıştır. AKP yukarıda da belirttiğim suçüstü olmanın vermiş olduğu kimya bozukluğu ile en temel insan haklarını dahi hiç düşünmeden ve çok rahat bir şekilde ihlal etmekte hiç tereddüt göstermemektedir. Memuriyetim nedeniyle 11 yıl devlet adına bilanço inceleyen, 25 yıldır da mesleğim itibariyle Kobiler adına bilanço düzenleyen birisi olarak ilgili gelişmeleri daha yakından takip ediyorum. Bu süreç başladıktan sonra Yüz bine yakın vergi mükellefi, vergi incelemesine alınarak, psikolojik baskı altına alınmaktadır. Bu hükümet bu yöntemi daha önce bazı medya kuruluşlarına da uygulayarak tabiri caizse onları yola getirmiştir. Aynı yöntemi bu defa hizmet hareketine mensup olduklarını düşündükleri şirketlere yapmaktadırlar. İncelemeler henüz bitmediği için sonuçta ne olduğu belli değil ama belki de düzenlenecek yüklü cezalarla iflasa, kapanmaya veya yok pahasına satılmaya zorlanacaklar.”
‘SESSİZ BİR ŞEKİLDE İZLENMEMELİ’
“Bu şirketler uzun yıllar büyük bir özveri ile çalışmış, ülkemiz için katma değer sağlamış, istihdam oluşturmuş, ihracat yapmış, ekonomimizin çok önemli yapı taşı olan ve bir zamanlar bizzat AKP Hükümetleri tarafından ‘Anadolu Kaplanları’ olarak adlandırılan Kobilerdir. Yaşanan süreçle de uzaktan yakından alakaları yoktur.” Diyen Tunç açıklamasını şöyle sürdürdü: “Eğer bir suç işlendiğine inanıyorsanız, polis emrinizde, istihbarat emrinizde, hatta mahkemeleri dahi emrinize aldınız. İşinde gücünde uğraşan, ülkesi için çalışan bu şirketlerden ne istiyorsunuz? Tabi ki delilleri ile gerçek suçluların kim olduğunu bulun ve savcılıklara suç duyurusunda bulunun. Biz bu filmi 28 Şubat sürecinde de seyrettik. O zaman da sermaye renklere yarılmış, yeşil sermaye olarak adlandırılan bazı şirketlerin faaliyetleri engellenmeye çalışılmıştı. Fakat o dönemde dahi bu kadar bitirmeye ve batırmaya yönelik bir girişim de bulunulmamıştı. Bizim asıl hayret ettiğimiz konu ise, bu şirketlerin üyesi oldukları kuruluşların bu olan bitenleri sessiz bir şekilde izlemeleridir. Oysa bu kuruluşlara bu şirketlerde aidat ödemekte ve aidat ödedikleri bu kuruluşların görevlerinden biri de üyesi olan şirketlerin işlerini geliştirmekte onlara yardımcı olmak ve karşılaştıkları problemlerde destek olmaktır. Başta TOBB, İTO, ATO ve diğer sanayi ve ticaret odalarının içine düştükleri bu sessizliği anlamamız mümkün değildir.”
‘TUTUNACAK DAL BULAMAZSINIZ’
Tunç, “Bununla birlikte, dernek olarak organize olmuş ve yapmış oldukları çalışmalarla da, ekonomik hayata büyük katkısı olmuş derneklerin sessizliği de son derece manidardır. Başta TÜSİAD, MÜSİAD, ASKON, TÜMSİAD, TUSKON olmak üzere iş adamlarının bir araya gelerek güç birliği yaptığı bu derneklerin bu olan biteni sessiz bir şekilde seyretmeleri de hayra alamet değildir. Buradan olan biteni sessizce seyreden bu derneklerin yönetimlerine seslenmek istiyorum. Bu gün içine düştüğünüz bu sessizlikten dolayı, yarın başınıza benzer şeyler gelirse söyleyecek söz, tutunacak dal bulamazsınız. Başvurduğunuz kapılar bugünleri hatırlatarak yüzünüze kapanabilir. Özellikle AKP’ye yakınlığıyla bilinen iş adamları derneklerine çağrıda bulunuyorum. Bu duruma herkesten önce sizin tepki duymanız gerekiyor. Hem eşit şartlarda rekabet adına, hem düzgün bir ekonomik gelişme adına, adalet adına, hukuk adına herkesten önce sizin bu haksızlığa karşı çıkmanız gerekir.
Öbür taraftan Benim de üyesi olduğum TÜRMOB, başta Ankara, İstanbul, İzmir SMMMO’ları olmak üzere 81 ilin SMMMO’ları bu konuda sessiz kalmamalı, Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirler ise üyesi oldukları kuruluşlarda bu haksız, hukuksuz ve mesnetsiz incelemelere karşı tavrını ortaya koymalı, müşterilerine uygulanan bu haksız incelemeler karşısında sessiz kalmamalıdırlar.” Şeklinde konuştu.
‘ADALETSİZLİĞE KARŞIYIZ’
Tunç açıklamasını şöyle tamamladı: “Buradan bir çağrı da bu incelemeleri yapacak, denetim elemanlarına yapmak istiyorum. Size gelen bu inceleme taleplerine karşı yapacak bir şeyiniz olmadığını biliyoruz. Netice de denetim yapmak üzere görev almış arkadaşlarımızsınız. Fakat yaptığınız incelemeler de size yapılacak muhtemel baskı ve telkinlere boyun eğmeden, tam bir tarafsızlık ve ülkemizde ki mükelleflerin ortalama standartlarını da göz önünde bulundurarak incelemelerinizi yapmanızı bekliyoruz. Bu sayede yapılan bu zulme siz de ortak olmamış olursunuz.
Bu şirketleri incelemeye alma işinin bir başka tarafı da, Hizmet Hareketi’ne yakın olduğu gerekçesiyle incelemeye alınan birçok şirketin, bu grupla alakasının dahi olmamasıdır. Nereden bakarsanız bakın devlet olmanın gereği ile hiçbir şekilde örtüşmeyen, hukuka, adalete, ekonomik gerçeklere aykırı olan bu garabetin içerisinde ki bir başka garabet olarak da bu durumu da dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Biz Büyük Birlik Partisi olarak geçmişte nasıl sermayenin renklere ayrılarak, yapılan hukuksuzluklara karşı çıktıysak, bu gün de yaşanan bu vergi inceleme adaletsizliğine ve zulmüne karşı çıkıyoruz. Buradan bu konunun tarafı olduğunu düşündüğümüz, başta TOBB, İTO, ATO olmak üzere Ticaret ve Sanayi Odalarına, TÜSİAD, MÜSİAD, ASKON, TÜMSİAD, TUSKON gibi ekonomimiz açısından çok önemli bulduğumuz işadamı derneklerimize, TÜRMOB ve 81 ilimizin SMMMO’ları gibi mesleki kuruluşlara, bütün kamuoyuna bu adaletsizliğe ve zulme karşı gerekli tepkilerini ortaya koymaları hususunda uyarıda bulunmak istiyorum. Bugün bu adaletsizliğe ve haksızlığı karşı tavrınızı koymazsanız, yarınlarda sizin kapınızı çalacak benzer haksızlıklar için söyleyecek sözünüz olamayacağı gibi, samimiyetsiz tavrınızdan dolayı da yanınızda kimseyi bulmazsınız. Bizden söylemesi.”