Zonguldak'ta “Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddetle Mücadele Çalıştayı“ düzenlendi

- Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç:- "Şiddet konusu olduğunda belli kesimler devleti suçluyorlar ama mesele bu kadar basit değil. Bu toplumsal bir hastalık. Toplum olarak mücadele etmemiz gerekir"- AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta:- "Kadına karşı şiddet, sadece bireylere değil, toplumsal barışa ve insanlığa karşı da işlenmiş büyük bir suçtur. O yüzden şiddetle mücadelemizi her zaman için sıfır tolerans ilkesiyle yürütmeye çalışıyoruz. İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin kadına yönelik şiddetle olan mücadelemizde asla bir gevşemeye veya bir geri adım atmaya sebep olmadığını çok net söylemek istiyorum"

Zonguldak'ta “Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddetle Mücadele Çalıştayı“ düzenlendi

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "Şiddet konusu olduğunda belli kesimler devleti suçluyorlar ama mesele bu kadar basit değil. Bu toplumsal bir hastalık. Toplum olarak mücadele etmemiz gerekir." dedi.

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nde (BEUN) düzenlenen "Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddetle Mücadele Çalıştayı"nda konuşan Malkoç, şiddetle mücadelede eğitimin önemine dikkati çekti.

Yakın tarihe bakıldığında insanlık dramlarının yaşandığını belirten Malkoç, savaş mağdurlarının kadınlar ve çocuklar olduğunu kaydetti.

Malkoç, Gazze'nin bütün insanlığın vicdanını kanatan bir konu olduğunu dile getirerek, dünyanın en gelişmiş silahlarıyla en ileri teknolojisiyle 45 bin kişinin katledildiğini ve bunun çoğunun savunmasız kadınlar ve çocuklar olduğunu anlattı.

Kadına ve çocuğa şiddet konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde önemli çalışmalar olduğunu vurgulayan Malkoç, kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede herkese önemli görevler düştüğünü ifade etti.

Malkoç, şiddetle mücadelede yasal düzenlemelerin yapılıp tedbirlerin alınmasına rağmen insanlığın vicdanını rahatsız eden durumlarla karşılaşıldığını, üniversitelere yapacakları çalışmalarla önemli görevler düştüğünü söyledi.

Şiddetle mücadelede medyanın da önemli görevler üstlenmesi gerektiğine işaret eden Malkoç, şöyle devam etti:

"Şiddet konusu olduğunda belli kesimler devleti suçluyorlar ama mesele bu kadar basit değil. Bu toplumsal bir hastalık. 'O parti gider, bu parti gelir, şiddet önlenir veya klasik sorunlarımız halledilir.' diye kesinlikle kimse düşünmesin. Bunlar sosyolojik, toplumsal olaylardır. Böyle düşünenler zaman içerisinde yanıldıklarını göreceklerdir. Toplum olarak mücadele etmemiz gerekir. Özellikle medyamız. Medyanın da kendi kendini kontrol etmesi gerekir. Elbette basın özgürlüğü olacak ama basın özgürlüğü her şeyi yazmak, her şeyi konuşmak değil. Aynı zamanda basın sorumluluğu da var."

- "Kadına, çocuğa yönelik şiddetle ilgili mücadelemizde ciddi adımlar atılmış durumda"

AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta da şiddetin sadece Türkiye'de değil, dünyanın bütün ülkelerinde gündemde olan bir konu olduğunu söyledi.

Kadına yönelik şiddetle mücadelenin insan hakları mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olduğunun altını çizen Usta, "Kadına karşı şiddet, sadece bireylere değil, toplumsal barışa ve insanlığa karşı da işlenmiş büyük bir suçtur. O yüzden şiddetle mücadelemizi her zaman için sıfır tolerans ilkesiyle yürütmeye çalışıyoruz. Kadının toplumun her alanında gerek ailede gerekse çalışma hayatında pozitif ayrımcılık uygulamalarıyla güçlendirilmesi, istihdamının artırılması, eğitimde fırsat eşitliği, sağlık hizmetlerine erişimine kadar pek çok alanda kadını merkeze aldığımız hizmet anlayışıyla politikalarımızı üretiyoruz." dedi.

Usta, kadınların iş gücüne katılım oranlarını artırmak, iş dünyasında daha etkin roller üstlenmesini sağlamak, karar mekanizmalarında daha fazla bulunmaları için teşvik programları da uygulamaya koyduklarını aktararak, şiddetle mücadelenin, sadece hukuki bir mesele olmadığını, sosyal ve kültürel bir sorun olduğunu, bunu çözmek için de gençlerin farkındalığının artırılması ve daha çok sevgi ve merhametin topluma yerleştirilmesi gerektiğini kaydetti.

Toplumun her kesiminin bu konuda önemli bir sorumluluğu olduğunu vurgulayan Usta, "Kanunlarımıza, mevzuatımıza baktığımızda 2005'ten bugüne kadar yapılan pek çok düzenlemeyle kadına, çocuğa yönelik şiddetle ilgili mücadelemizde ciddi adımlar atılmış durumda. Şunu soran, merak eden olabilir. Peki, 6284 (sayılı kanun) çıktı. İstanbul Sözleşmesi meşhurdur, herkes bilir. İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin kadına yönelik şiddetle olan mücadelemizde asla bir gevşemeye veya bir geri adım atmaya sebep olmadığını çok net söylemek istiyorum çünkü 6284 (sayılı) kanunumuz, 2012 yılında yürürlüğe girdi, hala aktif bir şekilde uygulanıyor ve hiçbir maddesinde, hiçbir değişiklik yapılmadı." diye konuştu.

Usta, Türkiye'nin mevzuat, hukuk kuralları, normlar açısından Avrupa Birliğinin direktiflerine uygun düzenlemeleri yapan tek ülke olduğunu söyleyerek, "İşte 6284, müstakil bir kanun olarak yapıldı ve bunun altındaki düzenlemelerle bu direktiflerin hepsi yerine getirilmiş oldu. O yüzden sözleşmeden çıkmış olmamız, bizim kadınlara yönelik şiddetle olan mücadelemizde asla ve kata bir geri adım değildir. Tam tersine aynı şekilde, aynı kararlılıkla mücadelemize devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet Oruç ise dünyada özellikle salgından bu yana bir şiddet anaforu olduğuna dikkati çekerek, "Kadına karşı şiddet; sadece ülkemiz kesitinde değil, uluslararası düzlemde de çok siyaset üstü, çok farklı bir araya gelişi elzem kılıyor. Aslında üzerinde durup kafa yorulması gereken kadına karşı şiddet konusunda çok farklı boyutları olan, ekonomik, psikolojik, kültürel nedenleri olan bir durum söz konusu. Özellikle kadına karşı şiddet konusunda akademinin, medyanın oynayabileceği çok önemli roller olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

BEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer'in de konuşma yaptığı çalıştay, oturumlarla devam etti.   ZONGULDAK (AA)

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER