Yıllardan beri millete yapılan uyarı, tüm siyasi partilere yapılan bir çağrı var. Bu çağrı 1970’den beri yapılan“Milletim Uyan!” çağrısıdır. 1973’de “Milli Meselelerde İttifak Edin” çağrısıdır. 1986’da “ Tüm Partileri Milli Dayanışma ve İşbirliğine Davet Ediyoruz.” çağrısıdır. 2007’de Devlet millet için kucaklaşalım. “Milli Demokratik ve Çağdaş Partiler Daimi Konseyi” oluşturalım çağrısıdır..2016’da ”Milli Dayanışma Platformu” oluşturalım çağrısıdır. 2017’de İç ve dış tehditlere karşı yapılması gereken “Milli Siyasettir”. Milli siyasetin temeli de samimiyettir. Dürüst ve samimi olalım çağrısıdır. Milli birliği sağlamadan hiçbir sorunumuzu çözemeyiz. Milleti kendimize katılmaya çağırmaktan, milleti kutuplaştırmaktan vazgeçin. Gelin milli iradede, milli siyasette buluşalım. “Muhteşem Türkiye”yi birlikte kuralım çağrısıdır.
Bu çağrılar; “Bir ahlaki ilkeyi bin iktidara değişmeyiz.” diyen hayatının her safhasında dürüstlük ve samimiyeti ilke edinen Millet Partisi Genel Başkanı Aykut Edibali’nin, Türk milleti adına yaptığı çağrılardır.
Tüm bu çağrılara kulaklarını tıkayan iktidar ve muhalefet ne yaptı? Hiçbir milli meselede uzlaşmadı. Şahsi çıkarlarını, parti menfaatlerini millet menfaatinin önünde tuttu. Mevki, makam ve koltuk uğruna hiçbir ahlaki ve vicdani kural tanımadı. İktidarda kalmak ve iktidar olmak için her şeyi mubah gördü. Söylem ve eylemleriyle tüm milli ve manevi değerleri insafsızca istismar etti. Milleti ayrıştırıp kutuplaştırdı.Milli birliğin bozulmasına sebep oldu.
Toplumun doğruyu görme, gerçeği bulma imkanını elinden aldı. Düşünmekten ve sorgulamaktan uzaklaştırdı. Köle ruhlu insan olmaya zorladı.
Her şeyden önce milli birliğe ihtiyacımızın olduğu bir dönemde -tüm uyarı ve çağrılara rağmen-toplumu, birbirine düşman iki kutup haline getirmeye çalıştı. Milli birliği bozucu yanlış politikaları ile kime hizmet etmiş oldular?..
Bu durum“ İktidar ve muhalefet, millet aleyhine oynanan bir tiyatronun iktidar ve muhalefet rollerini üslenmiş oyuncuları mı? ” sorusunu akla getirmiyor mu?.. İktidar ve muhalefet birlikte milletin birliğine saldırmış olmuyor mu?..
Seçim öncesi ve sonrası hiçbir ahlaki ve vicdani ölçüye sığmayan; Hak, hukuk, adalet… tanımayan söz ve uygulamaları,Chp lideri Kılıçtaroğlu’na yapılan saldırı; iktidar ve muhalefetin izlediği yanlış siyasetin sonucu değil mi?..Saldırı neden dolayı kime karşı yapılmış oluyor? Sonuçta Kılıçtaroğlu değil milletin birliği sarsılmıyor mu? Saldırı milletin birliğine yapılmış bir saldırı olmuyor mu?
Yetkililerin güya milleti yatıştırmak için yaptığı “ Tepkinizi gösterdiniz yeter artık dağılın.” şeklindeki açıklaması milleti yatıştırmaya değil ayrıştırmaya yönelik bir açıklama olmuyor mu?..
Millet olarak uyanmak zorundayız. İktidar ve muhalefetin kendi ikballeri uğruna milleti ayrıştırmasına ve kutuplaştırmasına izin vermemeliyiz. Birliğimiz sarsılırsa birileri gidecek yer bulur. Ama milletimiz bulmaz, bulamaz!
Millet olarak yaşadığımız sıkıntılar kendi ellerimizle ettiklerimizin sonucudur?..“Başınıza gelenler kendi ellerinizle ettiklerinizden başkası değildir.” buyrulmuyor mu?..
Unutmayalım ki “ İştirak etmediğimiz, çilesini çekmediğimiz bir kurtuluş mümkün değildir.” Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…
Rıfat YILMAZ
İl Başkanı
Samsun Haber, Samsun Haberleri, Haber Samsun, Samsun, Haber, Son Dakika, Altinovagazete.com
