Sayın Hayati Arslan’a…
Lütfen önce okuduğunuzu doğru anlayınız. O yazıda Hamdi Yıldız aleyhinde yazılmış, her hangi bir şey mi var?
Biz gazete olarak Devlet Kurumlarının başında bulunanların adil olmasını istiyoruz. Hükümetin yörüngesine girip, personeli hakkında taraftarlık yapmamasını istiyoruz.
Hamdi Yıldız’ın, binanın şekli ve dekorasyonu üzerindeki yenileme çalışmasına kim laf söylemiş, aleyhinde bulunmuş? Durumdan vazife çıkarmanın ne anlamı var?
Ancak, o Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü yıllardır hizmet veri yor. Binlerce insana kurs vermiş, eğitmiş, bunların takdir edilecek hiçbir anlamı yok mu? . Bir adam sadece üzerindeki kıyafetle mi takdir edilir? Adamın kişiliği, karakteri, ahlakı, eğitimi hiç mi önemli değil, sizce?
Ben isterdim ki; Kaymakam Bey şöyle desin,”Tabiki diğer müdürler de, az çok bir şeyler yaptı. Yeni Müdür Yalçın Ak da buradalar. Onun da hizmetleri oldu. Tekrar görevine başladı. Hayırlı olsun. Onun da yaptığı hizmetlere teşekkür ediyorum.
Biz Kaymakam beyi de seviyoruz. Bu yazı da maksadımız, onu daha adil, daha halkın takdir edeceği konumda görmek. Bunun dışında başka bir maksat görmek yanlış olur.
Biz, gazetecilik yaparken adil olmaya çalışırız, tarafgir yapmaya değil. Bir de
Sayın Hayati Arslan, bir de, bu yazı hiç de senin üslubunla yazılmış bir yazıya benzemiyor. Daha çok Hamdi Yıldız’ın üslubunu andırıyor. Belki yanılabilirim. Ama ben de, öyle bir his bıraktı…
Eğer biz Hamdi Yıldız’ı karalamak gibi bir düşünce taşısaydık, onun aleyhinde bulunmak için bu yorumu yapsaydık, sayısız sebepler bulurduk!...
Tayin ettirip göreve getirdikleri, hakkındaki şaibeler, fizana ulaşmış müdür ve müdür yardımcılarından iki tanesinin hayat hikâyesini yazsaydık, (O da iyi biliyor) Bafra’da gezemez, Bafralının yüzüne bakamazlardı.
Sayın Hayati Arslan.
Lütfen bizi bu tartışmaların içine çekmeyin!...
( O yazının tek amacı kumlarda çalışan görevlilere adil davranılmasıdır.)
Bunun aksini istiyorsanız, bazı kişilere yıkama-yağlama üslubunun gazetelere, internetlere yerleşmesini arzu ediyorsanız, biz böyle bir hadisenin içerisinde olamayız.
Ne parayla, ne de partizanlıkla, ne de ahbap- çavuş ilişkileriyle bu tür açıklamalara girmeyiz. İnandığımızı ve doğru olduğunu düşündüğümüzü yazarız.
Eğer yanlış bir bilgi ile doğru olmayan bir şeyi yazarsak, halkın huzurunda özür dilemesini de bir erdem kabul ederiz.
Size son ricam, bir takım kişilerin hırs ve ikbal arayışı yüzünden, partizanlık saplantısı yüzünden, bir birimize karşı kalem oynatmayalım.
Partizanların, eğitim kurumlarında, devlet kademelerinde yaptığını bizde bir birbirimize yapmayalım.
Hayati Kardeşim, seni sevdiğimi bilirsin, lütfen Gazetecileri de partizanlık tezgâhına çekerek, bir birine karşı savaştıracak, ikiye, üçe bölecek tezgahlara düşmeyelim.
Selam ve sevgilerimle….
Bilal Mürtezaoğlu
A
Cesaretinizden ötürü kutlarım.Özgür kalemler varmış hamdolsun