SAMSUN (AA) - Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, kişi başına suyun 1300 metreküp civarına düştüğü Türkiye için su yönetimi stratejisinin önemli olduğunu belirtti.
Demir, Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, dünyada ve buna paralel olarak Türkiye'de yaşanan küresel iklim değişimi ile son yıllarda sıkça yaşanan kuraklık ve mevcut su kaynaklarının, suyun kullanılmasındaki sıkıntıların, suyu yeniden anlama ve tanımayı zorunlu hale getirdiğine işaret etti.
Genel olarak Türkiye'nin ve Karadeniz Bölgesi'nin birkaç yıldır, yağış rejimi değişimi, yaz ve kış kuraklıklarıyla gündemde sıkça yer almaya başladığına dikkati çeken Demir, şöyle devam etti:
"Su, ülkemizin ve bölgenin gelecek planlamasında önemli bir parametre haline gelmiştir. Maalesef dünyamızda tatlı su kaynaklarımız oldukça sınırlı ve bu suların dağılımı da ülkeler ve kıtalar arasında eşit değildir. UNESCO ve Birleşmiş Milletlerin yayımladığı son rakamlara göre, dünyamızda 2 milyardan fazla insan yeterli tatlı suya sahip değil, 1 milyar civarında insan ise temiz içme suyundan yoksundur. Her gün 6 binden fazla çocuk su sıkıntısı veya sağlıksız suların oluşturduğu hastalıklardan ölmektedir. İlgili birimlerce yapılan hesaplamalarda, böyle devam etmesi halinde önümüzdeki 30-40 yıl içinde 700 milyon civarındaki insanın göç riski taşıdığı vurgulanmaktadır."
Türkiye için de durumun pek parlak olmadığının altını çizen Demir, "Günümüzde kişi başına suyumuz 1300 metreküp civarına düşmüş, su stresi yaşayan ülke olarak tanımlanmaktayız. Ülkemizin belli bölgelerinde bu rakam 1000 metreküpün altına düşerek su fakirliğine girmiştir. Mevcut kaynaklarımızı doğru kullanamama, özellikle tarım başta olmak üzere yüzde 60'lara varan su israfı, küresel ısınmaya bağlı kuraklık ve yağış rejimlerindeki değişimler ülkemizi derinden etkilemeye başlamıştır." ifadesini kullandı.
- "Mevcut kaynaklarımızın düzenli ve kontrollü kullanılması çok önemli"
Prof. Dr. Demir, bu konuda en temel ihtiyacın su yönetimi stratejisi bulunması ve bu strateji temelinde su yönetiminin yeniden yapılandırılması olduğunu vurgulayarak, "Ülkemizde, 'Su, Çevre ve Doğa Yönetimi Üst Kurulu' kurulmalı. Bu kurulla koordineli çalışacak büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin, diğer illerde valilik koordinasyonunda üst kurulla irtibatlı bilim kurulları kurulmalı, yerel yönetimlerin ilgili politika, gelişim ve süreçleri bilimsel veriler ışığında değerlendirilerek yerel ve ülkesel politikalar yönlendirilmelidir." açıklamasında bulundu.
Son birkaç aydır yaşanan sürecin suyun ve su yönetiminin ihmal edilemeyeceğini, zamana bırakılamayacağını açıkça gösterdiğini aktaran Demir, şunları kaydetti:
"Son bir ay içinde düşen yağışlar az da olsa nefes almamızı sağlamış ancak önümüzde bizi bekleyen tehlikeleri tamamen bertaraf etmemiştir. Belli bölgelerdeki içme suyu kaynaklarımızda bir rahatlama görülse de düşen kar ve yağmur, yeraltı su kaynaklarımızın beslenmesinde yeter kaynağı henüz oluşturmamıştır. Baharın girdiği ve tarımsal faaliyetlerin hız kazandığı günümüzde mevcut kaynaklarımızın düzenli ve kontrollü kullanılması çok önemlidir. Kuraklık etkisinin devam etmesi halinde zaten ciddi yara alan tarımsal üretim potansiyelimiz risk altında olacak, tarımsal sulama amacıyla kullanılacak sularda sıkıntı yaşanabilecektir. Bu da hem üretim hem de kaliteyi doğrudan etkileyecektir. Bu nedenle su yönetiminin gecikmeden ülkesel politika halinde planlanması ve uygulanması zorunludur."