TRABZON (AA) - TUĞBA YARDIMCI - Türkiye'nin inanç turizmi merkezlerinden Sümela Manastırı'nın restorasyonu sırasında bulunan ve 2018 yılında "korunması gerekli birinci grup kültür varlığı" olarak tescil edilen "saklı şapelin" restorasyonu için proje çalışmalarına başlandı.
Maçka ilçesindeki Karadağ'ın Altındere Vadisi'ne bakan eteğinde, vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikteki ormanlık alanda kayalar oyularak inşa edilen Sümela Manastırı, kaya düşme riskine karşı Eylül 2015'te ziyarete kapatılarak restorasyona alındı.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca yürütülen yaklaşık 50 milyon liralık restorasyonun birinci etabı kapsamında kaya ıslahı, dış avlu, çevre tanzim ve düzenleme çalışmaları yapıldı. İkinci etap çalışmaları çerçevesinde ise manastırın ana giriş kapısının üstünde bulunan ve "kama blok" olarak adlandırılan kaya kütlesinin geçici olarak güçlendirilmesi tamamlandı.
Restorasyonun üçüncü etap çalışmaları kapsamında da mühendis ve endüstriyel dağcıların da yer aldığı yaklaşık 70 personel, kaya düşmesini önlemek için bariyerleme ve kama blok kaya kütlesinin kalıcı olarak sabitlenmesi çalışmalarına devam ediyor.
Ekipler, birinci derece arkeolojik sit alanı olan manastırda restorasyon çalışmaları başladıktan bir süre sonra, manastırın üst kısmındaki kayalık bölgede yeni bir şapel tespit etti.
Kayalık bölgede bulunduğu için "saklı şapel" olarak anılan yapıya, Sümela Manastırı'nın kuzey bölümünün çatısından kayalık bölgeye çıkılarak ve yaklaşık 50 metrelik patika yoldan geçilerek ulaşılabiliyor.
- "Şapelin yapım tarihinin 18. yüzyılın ilk yarısı olması muhtemeldir"
İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Mustafa Asan, AA muhabirine, şapelin, Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 27 Haziran 2018 tarihli 4288 sayılı kararı ile 2863 sayılı Kanun'un 6. maddesi kapsamında, "korunması gerekli birinci grup kültür varlığı" olarak tescil edildiğini belirtti.
Küçük boyutlarda inşa edilmiş tek nefli şapelin, batı cephesinde yer alan giriş bölümü ile bu bölümün ana kayaya bakan cephesinin tamamen yıkılmış olduğunu aktaran Asan, ana kayadan oluşan güney bölümünde ise herhangi bir fresk ve süsleyici unsur bulunmadığını, taş döşeli üst örtünün, sundurma şeklinde ana kayaya oturtulduğunu, içten beşik tonoz örtülü şapelin ahşap hatıllarla desteklendiğini kaydetti.
Kuzey bölümünde yer alan iki pencere ile aydınlatılan şapelin doğu cephesinde yer alan apsis bölümünün de bugüne ulaşamayan kısımlarından biri olduğuna dikkati çeken Asan yapıya ilişkin şöyle bilgi verdi:
"Şapelin dış kısmında kuzey cephesinin tamamında, batı bölümünün günümüze ulaşan duvarında, iç kısmında kuzey cephede ve pencere açıklıklarının kenar yüzeylerinde, batı ve doğu cephede günümüze ulaşan bölümlerinde ve ana kaya ile birleşen tonozun tamamında İncil'den çeşitli sahneler işlendiği görülüyor. Şapelin duvarlarındaki freskler, Sümela Manastırı'mızın içerisinde yer alan ana kaya kilisesinin duvarlarını süsleyen fresklerle aynı özelliği göstermektedir."
Asan, 1749 yılında İgnatios adındaki başpiskopos tarafından Sümela'nın bütün yüzeylerinin fresklerle süslendiğine dair bilgiler bulunduğunu dile getirerek, "Üslup olarak bu şapelde yer alan fresklerin de benzer özellikler göstermesi dolayısıyla, şapelin yapım tarihinin 18. yüzyılın ilk yarısı olması muhtemeldir. Fresklerde yer yer tahribat olsa da günümüze büyük oranda sağlam ulaşmıştır." dedi.
Saklı şapelin restorasyonu kapsamında bir proje hazırlandığını belirten Asan şunları kaydetti:
"Bakanlığımızın ilgili kurumlarınca yapılacak çalışmaların ardından şapeli turizme kazandırmayı planlıyoruz. Şapelin restorasyonuna ilişkin yüklenici firma tarafından bir çalışmamız var ancak ana restorasyona dahil değil. Patikaya çıkışa ahşap bir yol yapılacak. Şapelin restorasyonu ve rölövesine ilişkin çalışmalar yapılacak."