TRABZON (AA) - TUĞBA YARDIMCI - Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürlüğü Sanat Danışmanı Arzu Gürerk Sugüneş, Türkiye'nin bale, şan, orkestra ve operada hiçbir şekilde dünyadan geride olmadığını belirterek "Aksine, seviyeler aynı hatta zaman zaman çok daha kaliteli işler de yaptığımız oluyor. Bolşoy'daki organizasyon bunun bir örneğidir." dedi.
DOB Genel Müdürlüğünce 22-29 Nisan'da organize edilen "3. Trabzon Opera ve Bale Günleri"nin turne başkanı da olan Sugüneş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Trabzon'daki etkinliklerin yoğun ilgi gördüğünü ifade etti.
"Trabzon Opera ve Bale Günleri"ni gelecek sene daha da büyütmeyi hedeflediklerini aktaran Sugüneş, şöyle devam etti:
"Özellikle yerel yönetimin daha fazla içinde olacağı geniş kapsamlı bir festivale doğru gitmesini arzuluyoruz. Bu şekilde olduğu takdirde hem şehir hem de opera adına çok daha büyük kazanımlar olur. Festivaller aslında yereller olmalı. Bizim DOB Genel Müdürlüğü olarak o şehirlere ürün götürmemiz çok daha anlamlı olur. Dolayısıyla da yerel yönetimlerin bu tür organizasyonları sahiplenmesi lazım."
Bu noktadan hareketle yerel yöneticilerle temas kurduklarını anlatan Sugüneş, gelecek yıllarda "Trabzon Opera ve Bale Günleri"nin bu fikir doğrultusunda yol alacağına inandığını dile getirdi.
Sugüneş, "Trabzon Opera ve Bale Günleri"nin bu yıl da bayağı ses getirdiğine işaret ederek halkın ücretsiz izlediği etkinliğe katkı sunan Valilik, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, Ortahisar Belediyesi, Akçaabat Belediyesi, Trabzon Büyükşehir Belediyesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi ile sponsor kuruluşların yetkililerine teşekkür etti.
- "Biz her ortamda çalışmaya, sanatımızı yapmaya hevesliyiz"
DOB Genel Müdürlüğünün büyük organizasyonlara imza attığının altını çizen Sugüneş, şunları söyledi:
"Dünya çapında tenor olan Genel Müdürümüz Murat Karahan'ın operayı daha ileri götürme çabaları çok fazla. Göreve geldiğinden beri 3-4 yurt dışı turnesi yapıldı. Geçen yılın en önemli prodüksiyonlarından olan 'Troya'yı Moskova'nın ünlü tiyatrosu Bolşoy'da sahneledik. Bolşoy'da böyle bir organizasyon kolay değildi. Bunu Genel Müdürlüğümüz başarılı şekilde gerçekleştirdi. Büyük çaplı organizasyonlar geçen seneden beri bir ivme kazandı. Yurt dışında çok ünlü bir tenor olan Karahan'ın bu konudaki tecrübesi, öngörüleri haliyle bize de yansıyor. Mutfağa hakim olursanız her şeye hakim olursunuz, bu da başarıyı getirir. Türkiye balede, şanda, orkestrada, operada hiçbir şekilde dünyadan geri değil. Aksine, seviyeler aynı hatta zaman zaman çok daha kaliteli işler de yaptığımız oluyor. Bolşoy'daki organizasyon bunun bir örneğidir."
Sugüneş, sanatları açısından en büyük sorunun sahnelerin yetersizliği olduğuna işaret ederek "İstanbul'da AKM'nin 2020'de tamamlanması hedefleniyor, biterse çok güzel olacak. Ankara'ya bir sahne lazım. Trabzon'a da böyle bir sahne lazım. Trabzon'un ivedilikle büyük bir kültür merkezine ihtiyacı var. Çoğu yerde sahne şartları dolayısıyla ya küçük orkestralı ya da banttan eserlerle gelmek zorunda kalıyoruz. Buna rağmen biz her ortamda çalışmaya, sanatımızı yapmaya hevesliyiz. Azimle bunu yapıyoruz ve şartlar bizi zorlasa da bundan şikayetçi olmuyoruz." dedi.
Türk opera sanatını milli ve yerli eserlerle desteklemeye özen gösterdiklerini aktaran Sugüneş, "Operayı milli değerlerimizin, geleneklerimizin üzerine kurarak daha ileriye götürmek istiyoruz. Piri Reis Balesi, 4. Murat Operası bunlar arasında yer alıyor. Bu noktada yeni projeler de devam ediyor. Elbette evrensel operalardan Mozart da Tosca da oynayacağız ama kendi değerlerimizi de işin içine katmak istiyoruz. Bugüne kadar bu yönde çalışmalar yapıldı, yeni projelerle daha da ileriye götürebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Eğitim ve Müze Konserleri Koordinatörü Ahmet Murat Gedikli ise Devlet Opera ve Balesinin sosyal sorumluluk projelerinden biri olan eğitim konserleri kapsamında öğrencileri okullarında ziyaret ettiklerini söyledi.
Öğrencilere klasik müziği ve bu müziğin temel enstrümanlarını eğlenceli ve tiyatral bir anlatımla sunmayı görev edindiklerini vurgulayan Gedikli, şunları kaydetti:
"Müzik algı ve beğenisi erken yaşlarda biçimlenmektedir. Dolayısıyla çocuklarımızın geleceğin kaliteli müzik dinleyicileri hatta geleceğin sanatçıları olmaları adına evrensel klasik müziğe dair merak duygusunu uyandırmak istiyoruz. Gerek Ankara'da gerekse diğer illerimizdeki arzu eden bütün okullarımızda projemizi çocuklarımızla buluşturmak ve onların hayal dünyasına ve müziğe dair bakış açılarına küçük de olsa bir katkıda bulunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz."