Ömrünü yaban hayatına adayan akademisyen yeni uzmanlar yetiştiriyor

- KTÜ Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şağdan Başkaya, yaklaşık 31 yıldır yaban hayatı alanında çalışmalarını sürdürüyor- Başkaya:- "Yaban hayatını koruma ve geliştirme noktasında bir sıkıntısı yok bu milletin. Yaban hayatını belki de en çok seven, en çok koruyan milletlerden biri Türk milleti"

Ömrünü yaban hayatına adayan akademisyen yeni uzmanlar yetiştiriyor

TRABZON (AA) - GAZİ NOGAY - Çocukluktan itibaren hayvan sevgisiyle büyüyen Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, 2009 yılında kurulmasına öncülük ettiği Türkiye'nin ilk Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümünde yaban hayatı uzmanları yetiştirilmesini sağlıyor.

Trabzon'un bir köyünde dünyaya gelen Başkaya, 1991'de KTÜ Orman Mühendisliği Bölümünden mezun olduktan sonra yüksek lisans ve doktorasını yapıp aynı üniversitede akademisyen olarak göreve başladı.

Çocukluktan itibaren doğaya ve hayvanlara tutkusunu üniversiteye yansıtan Başkaya, KTÜ bünyesinde 2009'da Türkiye'nin ilk Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümünün kurulmasına öncülük etti.

Yaklaşık 31 yıldır yaban hayatı alanında çalışmalarını sürdüren ve halen Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölüm Başkanlığı görevini sürdüren Başkaya'nın ulusal ve uluslararası yayınlarda yer alan 105 çalışması bulunuyor.

Özellikle Türkiye'deki kedi türleri, çengel boynuzlu dağ keçisi ve dağ horozuyla ilgili araştırmalar yapan Başkaya, yaban hayatı uzmanlarının yetiştirilmesine öncülük ediyor.

- "Bugüne kadar 90'a yakın mezun verdik"

Başkaya, AA muhabirine, ilk olarak KTÜ bünyesinde kurulan Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümünün daha sonra başka üniversitelerde de kurulduğunu ancak şu anda lisans ve yüksek lisans olarak eğitimine sadece Trabzon'da devam edildiğini belirterek, "Öğrencisi olan ve mezun veren bir bölümüz. Bugüne kadar 90'a yakın mezun verdik." dedi.

"Aklımız hep yaban hayatından yanaydı, şimdi de memlekette yaban hayatıyla uğraşıyoruz, öğrenciler yetiştirmeye çalışıyoruz." ifadesini kullanan Başkaya, bazı öğrencilerinin başka üniversitelerde akademisyen olarak görev yaptığını, yaban hayatı alanında yetişmiş eleman eksikliğinin fazla olduğunu aktardı.

Başkaya, yaban hayatının daha çok sahada tanındığını kaydederek, şöyle devam etti:

"Çok şükür gelen öğrencilerin içinde hevesli, bu işi bilerek yapmaya gelenler fazla. Arazi çalışmalarımız oluyor. Her hafta en az bir kere arazi uygulamamız vardır. Şehir içi olduğu gibi ülkenin farklı noktalarına kadar gittiğimiz çalışmalar oluyor. Günübirlik olduğu gibi haftalık etkinliklerimiz de oluyor. Çadırlarda kalıyoruz, kamplar kuruyoruz. Dağlarda ve bizzat yaban hayvanlarını doğada kendi ortamlarından çalışarak öğrenciye bizzat uygulama yaptırmaya çalışıyoruz. Öğrenciler bu kısmı çok seviyorlar. Onların hevesi bizi de motive ediyor."

- "Ya o ya da ben uçurumdan düşecektik"

Prof. Dr. Başkaya, çocukluk yıllarından itibaren hayvanlarla iç içe olduğunu, köy hayatında yaşadığı zamanlarda yaralı buldukları atmaca, doğan, kartal ve yılan gibi canlıları beslediğini ve onların yaşantısıyla ilgili gözlemler yaptığını söyledi.

Üniversite yıllarından itibaren dağlarda hayvanların peşinden koşturmaya başladığını anlatan Başkaya, şunları kaydetti:

"Gittiğimiz yerlerde ayısından, kurdundan, yaban keçisine kartalına kadar yaban hayvanlarını gözlemlemenin telaşıyla koşturduk. Elimizdeki fotoğraf makinesiyle onları görüntülemeye çalıştık. İyi görüntü alabilmek için bazı türlere 5-10 metre nasıl sokulurum, baskıda nasıl büyük çıkartırım diye hayvana da hissettirmeden pusu attığım oldu. Arka bacağından 3 kere yaban keçisi yakaladım, sonradan bıraktım. Çünkü ya o ya da ben uçurumdan düşecektik. Çengel boynuzlu dağ keçisini yakaladım 4 kere ellerimle. Pusu kurarak, yaklaşarak, taşın arkasında, buzulu üstünde, üstüne atlayarak bir şekilde yakalamalarım oldu.

Yere yattım, üstümü taşlarla ördüm, üstümden geldiler, geçtiler, bacağından yakaladım. Neden yakaladın derseniz, çünkü hep onları izliyoruz, akşama kadar onlarla iç içesiniz. Artık acaba tutabilir miyim onu diye denediğim oldu. Şimdi uyuşturucu tüfekle tutarsınız, ağ atarak tutarsınız ama arazide böyle bir hayvana sıfır yaklaşmak her zaman ilk hedefimizdir. Bir ayının ne kadar tehlikeli olduğunu hep anlatırız ama 'Yanında yavrusu varken ayıya nasıl daha çok yaklaşırım?' diyerek sıfıra kadar indiğimi çok bilirim. Belirli badireler atlatarak bugünlere geliyorsunuz. O da işin başka boyutu. Ömrümüz dağda, bayırda geçiyor."

Başkaya, Türkiye'de yaban hayatına bakışın her geçen gün geliştiğini ve istedikleri noktaya geldiğini belirterek, insanların daha çok bilinçlendiğine işaret etti.

Türk milletinin yaban hayatını en çok seven ve en çok koruyan milletlerden olduğunu vurgulayan Başkaya, "Yaban hayatını koruma ve geliştirme noktasında bir sıkıntısı yok bu milletin. Yaban hayatını belki de en çok seven, en çok koruyan milletlerden biri Türk milleti. Bugün Batı, Avrupa kurdu yok etmiştir veya Ruslar bile mücadele noktasında kurdu yok etmişlerdir. Batı Avrupa'nın çoğu yerinde ayıyı yok etmişlerdir ama bizim bunun gibi bir türü ortadan kaldıralım diye bir mücadelemiz olmamıştır." diye konuştu.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER