Umumi tuvaletlerde enfeksiyonlardan korunma önerileri

- Medicana International İstanbul Hastanesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Cengiz Uzun: - "Umumi bir tuvaletteyken hiçbir şeye dokunmamaya çalışmalıyız, ya da çok zorundaysak bu en asgari seviyede olmalıdır. Oturmadan önce tuvaleti kağıtlarla kaplamalıyız. Dokunmak zorunda kaldığımız musluk gibi yerlere kağıt havlu ile dokunmalıyız. Ellerimizi en az 30 saniye boyunca su ve sabun ile yıkamalıyız. Ellerimizi yıkadıktan sonra herhangi bir yere dokunmamalıyız"

Umumi tuvaletlerde enfeksiyonlardan korunma önerileri

İSTANBUL (AA) - Medicana International İstanbul Hastanesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Cengiz Uzun, umumi tuvaletlerde pek çok enfeksiyonun bulunabileceğini belirterek, "Umumi bir tuvaletteyken hiçbir şeye dokunmamaya çalışmalıyız, ya da çok zorundaysak bu en asgari seviyede olmalıdır. Oturmadan önce tuvaleti kağıtlarla kaplamalıyız. Dokunmak zorunda kaldığımız musluk gibi yerlere kağıt havlu ile dokunmalıyız." uyarısında bulundu.

Medicana açıklamasına göre, Uzun, tuvalet ve kanalizasyonun insan yaşamında yerini almasının çevre temizliği ve insan sağlığı açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade ederek, tedbir önerilerini paylaştı.

Solunum yolu ile bulaşan bir mikrop ile hasta olan kişinin tuvaleti kullandığı sırada mikrobu havaya saçması ile tuvaleti kullanan diğer kişilere bulaştırabileceğini aktaran Uzun, "Etrafa saçılan mikrobu dokunarak alabiliriz. Dışkı ile bulaşan hastalık yapıcı mikroorganizmaları el hijyenine uymaz isek etrafa bulaştırabiliriz. Yine etraftan temas ile bu mikrop diğer kişilere bulaşabilir. Ayrıca sinekler etraftan mikropları başka yerlere taşıyabilir. Dışkı ile bulaşan hastalıkların başında; tifo, basilli dizanteri, amipli dizanteri, kolera, hepatit A ve mikrobik ishaller gibi hastalıklar gelmektedir." bilgilerini verdi.

Sindirim yolu ile bulaşan enfeksiyonların hijyen koşullarına uyulmaması sonucu enfekte kişilerin dışkıları, bazen de idrarları ile atılan etkenlerle bulaşmış su ve besin maddelerinin alınması sonucu da oluşabileceğini ifade eden uzun, şunları kaydetti:

"Bu hastalıklarda en sık görülen belirti ishaldir. Karın ağrısı, bulantı ve kusma eşlik edebilir. İshal ve kusmaya doğrudan mikroorganizmalar sebep olabileceği gibi bu mikroorganizmaların salgıladığı maddeler (toksinler) ile de olabilir. Ateş, iştahsızlık ve hâlsizlik olabilir. Aşırı susuzluk hissi, vücuttan fazla miktarda su kaybedildiğini gösterir. Bazı durumlarda ishal kanlı olabilir (dizanteri).

Salmonella ishali, tifo dışı Salmonella bakterilerinin neden olduğu, kramp şeklinde karın ağrısı, ateş, bulantı, kusma ve ishalle seyreden infeksiyon hastalığıdır. Salmonella’ların 2000’den fazla serotipinden “salmonella typhi” hariç diğerleri salmonellozise neden olur. Etken barsakta enterotoksin üreterek hastalığa neden olur."


- "Hepatit A'da yağlı yiyeceklere karşı tiksinme görülür"


Uzun, tifonun Salmonella typhi’nin neden olduğu uzun süren ateş, döküntü ve akyuvarlarda azalma ile karakterize sindirim sisteminin enfeksiyon hastalığı olduğunu belirterek, hepatit A'nın, tüm dünyada görülen ve bilinen en eski hastalık olduğunu kaydetti.

Halk arasında sarılık diye adlandırılan hepatit A’da belirtilerin iki dönem şeklinde ortaya çıktığını aktaran Uzun, "Sarılık öncesi dönem (preikterik dönem): Virüs, sindirim sistemi ile alınır. İnce bağırsak epitel hücrelerine yerleşip çoğalır. Bulantı, kusma, iştahsızlık, hâlsizlik, baş ve karın ağrısı ile yağlı yiyeceklere karşı tiksinme görülür. Bu dönemde idrar koyu çay rengindedir. Hepatit A hastalığının en tipik belirtisidir." ifadelerini kullandı.

Sarılık döneminde (ikterik dönem), sarılık öncesi dönemde görülen belirtilerde geçici iyileşme görülebileceğini aktaran Uzun, "Ateş düşer, iştah açılır, halsizlik azalır. Göz akında sararma görülür ve daha sonra tüm vücuda yayılır. Bu durum 3-4 hafta devam eder." diye devam etti.


- "Kolerada tansiyon düşer, şok ve ölüm gelişir"


Cengiz Uzun kolerada pirinç suyu görünümünde ishalin, en önemli belirtisi olduğunu ifade ederek, akut dönemde şiddetli kusma, bulantı ve su kaybının görüldüğünü kaydetti.

Cildin kuru ve buruşuk olmasını hastalığın ikinci tipik belirtisi diye aktaran Uzun, şöyle devam etti:

"Kolerada tansiyon düşer, şok ve ölüm gelişir. Kolerada ateş yoktur. Hâlsizlik, ses kısılması, elektrolit kaybına bağlı hızlı kilo kaybı, dehidratasyon, idrar azalması ya da kesilmesi, şok ve böbrek yetmezliği gelişir. Kas krampları, kanlı dışkı da görülür. Günlük dışkı sayısı 15-30 kadardır.

Umumi bir tuvaletteyken hiçbir şeye dokunmamaya çalışmalıyız, ya da çok zorundaysak bu en asgari seviyede olmalıdır. Oturmadan önce tuvaleti kâğıtlarla kaplamalıyız. Dokunmak zorunda kaldığımız musluk gibi yerlere kağıt havlu ile dokunmalıyız. Ellerimizi en az 30 saniye boyunca su ve sabun ile yıkamalıyız. Ellerimizi yıkadıktan sonra herhangi bir yere dokunmamalıyız."

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER