ORDU (AA) - HACER ÖZTÜRK - Ordu'nun Ünye ilçesinde fil hastalığı (lenfödem) nedeniyle yürüyemediği için dışarıya çıkamayan 70 yaşındaki Emine Çolak'ın kızı, annesi için doğa temalı maket, rölyef, taş boyama ve tablo çalışmalarıyla doğayı eve taşıdı.
Emine Çolak'ın 41 yaşındaki kızı Gülsüm Çolak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendisi gibi doğa tutkunu olan annesinin 6 yıl önce fil hastalığına yakalanmasının ardından yürüyemediğini ve dışarı çıkamadığını söyledi.
Kendisinin de ev hanımı olduğunu ifade eden Çolak, "Rahatsızlığı nedeniyle dışarı çıkamayan 70 yaşında bir annem var. 6 yaşında da bir oğlum var. Elimden geldiği kadar anneme ve oğluma bakmaya çalışıyorum. Daha öncede babam 30 yıl engelli ve yatalak kalmıştı. 30 yıl da babama baktım. 5 sene önce babamı kaybettim. 8 yaşından beri anne ve babama bakmaktayım." dedi.
Çolak, rahatsızlığı nedeniyle doğadan uzak kalan annesi için 3 yıl önce hobi olarak doğa temalı maket, rölyef, taş boyama ve 5 boyutlu tablo çalışmalar yapmaya başladığını dile getirdi.
Annesinin de kendisinin de doğa hayranı olduğuna işaret eden Çolak, "Annem hastalığından dolayı dışarı çıkamıyor. Bu nedenle ilk olarak şelale maketi ile çalışmalarıma başladım. Doğayı her şekilde annem için eve taşımaya başladım. Daha sonra taş boyamalar, akvaryum üzeri köyler yapıyorum. Rahmetli babam bir cami yapmamı istemişti, onu yaptım. Vazo taşlarından 17 bin taş yapıştırarak 5-6 günde cami maketi yaptım. Daha sonra taş boyama ve rölyefe eğilim gösterdim. Annem için hobi olarak başladım." diye konuştu.
Hobi olarak başladığı işin ilgi görmesi üzerine kendine gelir sağlamak adına da çalışmalarını ilerlettiğini belirten Çolak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çalışmalara başlarken internetten araştırmaya başladım. Araştırmadan sonra yapmaya başladım. Baktım ki yaptıkça daha açılıyorum, elim yatkınlaşıyor. Bu yüzden 'Neden ek bir gelir olmasın?' dedim, ihtiyacımız da var. Yeteneğimi bu şekilde keşfettim. Ben bile 3 seneye kadar böyle bir yeteneğim olduğunu bilmiyordum. Yaptıkça yeteneğimin farkına vardım. Çevreden de çok olumlu yorumlar aldım. Ticaret lisesi muhasebe bölümü mezunuyum. Öğretmenlik fakültesini kazandığım halde anne ,babamı bırakıp gidemediğim için okuyamadım. Çalışmalarımı hiç eğitim almadan Allah vergisi bir yetenekle yapıyorum. Çevremden de çok güzel tepkiler alıyorum, 'Böyle bir yetenek gizli kalmamalı. Herkes seni tanımalı' diyerek destek oluyorlar."
- "Olmak istediğim yerleri resmetmeye çalıştım"
Gülsüm Çolak, çalışmaları yapmasının 2-3 gün sürdüğünü anlatarak, "Annem rahatsız, çocuğum küçük olduğu için akşam 22.00'den sabaha kadar yapabiliyorum. Bunları yapmak bedenen yorsa da, ruhen çok dinlendiriyor. Çünkü çok severek yaptığım bir iş. Bütün eserlerime de kendi ruhumu katmak istedim. Olmak istediğim yerleri resmetmeye çalıştım." ifadesini kullandı.
Çalışmalarında deniz kenarından topladığı çakıl taşları, deniz kabukları, ağaç dallarını da kullandığını aktaran Çolak, şunları kaydetti:
"Taşları boyuyorum. Yapay çimler, bitkiler kullanıyorum. Daha sonra akrilik boya ile boyayıp vernikliyorum. Günlük hayatta ki karton, koli ve diğer tüm atık malzemeleri değerlendiriyorum. Maket çalışmaları, rölyef tablo çalışmaları, taş boyama, 5 boyutlu tablo. Bunların yanı sıra goblen işleme yapabiliyorum. Bir ara kağıt rölyef ve çivi sanatı denemiştim. Ancak vakit bulamadığım için yapamadım. Ama ileri ki zamanlarda onlara yönelmeyi düşünüyorum. Süs eşyaları da yapıyorum, magnetler üretiyorum."
Çolak, bazı çalışmalarının Ordu Büyükşehir Belediyesi Ünye Hizmet Binasında bulunan El Emeği Çarşısı'nda sergilendiğini de sözlerine ekledi.