BARTIN (AA) - GÖKHAN YILMAZ / İBRAHİM YOZOĞLU - Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağındaki patlamada 31 yaşında yaşamını yitiren işçi Suat Demirkıran'nın annesi Minire Demirkıran, oğlunun ayakkabılarını elinden bırakmıyor.
Maden işçisinin 72 yaşındaki annesi Minire Demirkıran, AA muhabirine, oğluyla en son pazartesi günü konuştuklarını söyledi.
Oğlunun cuma akşam vardiyasına gittiğini anlatan anne Demirkan, "İşe gitti, akşam acı haber geldi. Ablası aradı. 'Ne oldu kızım?' dedim. Sesinden anladım zaten. 'Ne oldu?' diye bağırdım. 'Anne ocakta patlama olmuş.' dedi. Ben kendimi kaybettim. Vardiyasını biliyordum ya. Sonra ne yaptım bilmiyorum. Atlayıp gittik Amasra'ya." diye konuştu.
- Babası da meslek hastalığından hayatını kaybetti
Oğlunun ayakkabılarını elinden bırakmayan anne Demirkan, eşinin de madenci olduğunu ve meslek hastalığından yaşamını yitirdiğini belirterek, "Ben çocuklarıma annelik ve babalık yaptım. Benim oğlum güle güle gitti, orada da güle güle dursun. Evlenme hayalleri vardı. Kız arkadaşıyla kendi aralarında şu saatte buluşalım, evlenmek için görüşelim diye konuşmuşlar. O saat ileriye vurdu. Buluşamadı yavrum. Evini, arabasını aldı, Allah işini verdi, nasip olmadı. Yaşamadı, yaşayamadı, gün göremedi yavrum. Can dayanır mı buna." ifadelerini kullandı.
- "Karıncayı bile incitmeyen birisiydi"
Ağabey Murat Demirkıran da kardeşiyle en son bir gün önce görüştüğünü ve kendisiyle her gün haberleştiğini aktardı.
Kız kardeşini aradığını ve ses tonunun iyi gelmediğini anlatan Demirkıran, "Bir şey mi oldu?' diye sordum. Bana 'Ağabey ocakta patlama olmuş. Suat aynı vardiyada.' dedi. Zaten o anda başımdan vurulmuşa döndüm. Hemen İstanbul'dan yola çıktım, buraya geldim." dedi.
Demirkıran, sabah 5 gibi kardeşinin vefat haberinin verildiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Onu her aradığımda, 'Birader buraya gezmeye gel.' diyordu. Ben de ona 'Annemi de al buraya gel.' diyordum. Olmadı, nasip olmadı. Her fırsatta işiyle ilgili sorular sorardım, kardeşim bizim üzüleceğimiz, aklımızın kalacağı hiçbir şeyi anlatmazdı bize. Bazen yoruldum derdi ama aklımızın onda kalacağı bir şey demezdi bize. Onu herkese sorabilirsiniz. Karıncayı bile incitmeyen birisiydi. Hiç kimseye kötü bir sözü yoktu. Kimsenin kalbinin kırılmasını istemezdi. Normal hayatında nasıl gülüyorsa şehit olduğunda da aynı şekildeydi. Aynı gülümsemesi, aynı bakışı, o şekildeydi."
- "İleriye yönelik hayallerini konuşacaklardı"
Enişte Erdal Keskin de Suat Demirkıran'ın geleceğe dair hayalleri olduğunu ifade ederek, "Cuma günü işe gitti. Cumartesi günü kız arkadaşıyla buluşma planları vardı. İleriye yönelik hayallerini konuşacaklardı, 'Ne olur, nasıl olur?' diye ama olmadı, şehit verdik. Hayalleri yarım kaldı. Söylenecek fazla bir söz yok. Ailelerle tanışacaklardı, o kararı alacaklardı. O gün çok heyecanlıydı, gülerek işe gitti." şeklinde konuştu.