DÜZCE (AA) - ÖMER ÜRER - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Özel Harekat Daire Başkanlığı'na düzenlenen saldırıda şehit düşen 3. Sınıf Emniyet Müdürü Ufuk Baysan'ın ailesi, oğullarının acısını bir gün bile olsa unutmazken, her 10 Nisan günü acı ve gururu aynı anda yaşıyor.
Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki Özel Harekat Daire Başkanlığı'na düzenlenen hava saldırısında şehit düşen Baysan'ın babası Ramazan Baysan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaşadıkları acının unutulmasının çok zor olduğunu belirtti.
Emniyet teşkilatının kuruluş yıl dönümünü kutlayan Baysan, "Tüm teşkilat mensuplarımıza sağlıklar diliyorum. İyi ki onlar var. Olmasalar ne olur bilemiyorum." dedi.
Oğlunun polisliğe ilk adım atmaya karar verdiğinde bazı tereddütlerini kendisine aktardığını ancak sürekli arkasında durduğunu vurgulayan Baysan, "Kararını verip mesleğe atıldığında 'Baba devletin bana verdiğini bedenimle çalışarak iade etmek istiyorum.' dedi. Kararına saygı duydum ve hep arkasında durdum. Şehit olana kadar gecesini gündüze katarak olağanüstü bir çalışma gayreti içerisinde bulundu. Yanına ziyarete giderdim çalıştığı illere fakat yüzünü görmeden döndüğüm olurdu. Her 10 Nisan'da oğlum nerede görev yaparsa yapsın yanına ziyarete gider kutlardım." diye konuştu.
- "Türkiye'nin geleceğine kasteden bir kalkışmaydı"
FETÖ'nün hain darbe girişiminin, sıradan basit bir olay olmadığını ve Türk milletinin bu olayın ardından duruşuna inanılmaz derece sağlam bulduğunu anlatan Baysan, şunları söyledi:
"Bu girişim sıradan ve basit bir durum değildir. Türkiye Cumhuriyetine kasteden art niyetlinin de ötesinde bir kalkışmadır. İnsanlarımız ne o gece müsaade etti ne de ileri günlerde. Duruşmaları takip ediyorum ve adalet sisteminin gereğini fazlası ile yapmaya çalıştığını görüyorum. Verilen karar ve cezaları duydukça seviniyorum. Bazen az bile buluyorum. Kolay değil 251 kişinin şehit olmasına ve 3 bine yakın insanı yaralanmasına sebep oldu. Daha da önemlisi Türkiye'nin geleceğine kastederek bir kalkışmaydı. Bunun asla affedilir bir yanı yok."
- "Oğlumla gurur duyuyorum"
Oğlunun başlarını asla eğdirmediğinin altını çizen baba Baysan, "Bu durumun tam aksi de olabilirdi. O da insanların lanet ettiği, kızdığı ve köpürdüğü bu illetin içine de dahil edilebilirdi ama hep dik durdu. O zaman bundan daha büyük acımız olurdu. İnsanların yüzlerine nasıl bakabilirdik. Bazı şeyleri ödemeyezsin ama benim oğlum bu durumları çok iyi bilirdi ve devletin bir kesimin bu durumları engellemek için çok çalıştığını söyledi. Öylesine bir kamuflaj içine girmişler ki bilmek ve tahmin etmek çok zor." ifadelerini kullandı.
Oğlunun böylesine cefakar, vefalı ve yürekten çalışan bir teşkilat içinde bulunduğu için her zaman gurur duyduğunu ifade eden Baysan, oğluyla ve bu mesleğe canını veren, çalışarak bedenen ömrünü veren her polise müteşekkir olduğunu vurguladı.
- "Her yıl 10 Nisan'da içim burkuluyor"
Anne Hanife Baysan da "Bugün ve her gün içim yanıyor. Her 10 Nisan'da önce ben arardım oğlumu. Onun sesini duyunca çok mutlu olurdum. Her yıl 10 Nisan'da içim burkuluyor ama yine de tüm emniyet teşkilatına başarılar diliyorum. Oğlum bir polis olduğu için çok gururluyum. Hep bana o gururu yaşattı. Sevgisi ve mesleğine duyduğu saygı ile bana hep gurur verdi." şeklinde konuştu.