TOKAT (AA) - MUSTAFA ÇAVUŞ - Geçmişi 600 yıl öncesine dayanan Tokat yazmaları, gelişen teknolojiye karşı son ustalar sayesinde yaşatılıyor.
Tokat yazmalarının üretiminde bugün de yüzyıllar önceki teknik uygulanıyor. Ihlamur ağacından yapılan baskılara işlenen motifler, önce pamuklu bezlere basılıyor. Baskı yapılan bezler daha sonra içi su dolu havuzlara bırakılıp ayakla çiğneniyor ve sobalı odalarda kurutuluyor.
Bugün fular, elbise, şal, bandana, sofra bezi olarak da kullanılan Tokat yazmaları, geleneksel motifleri nedeniyle turistik bölgelere de gönderiliyor.
Yazmacılık, kentte az sayıda usta tarafından yaşatılmaya çalışılıyor.
Yaklaşık yarım asırdır bu işle uğraşan 60 yaşındaki usta Hüseyin Er, yazmanın baskısında daha dayanıklı olduğu için ıhlamur ağacı kullanıldığını anlattı.
Ağacın baskı olmadan önce rüzgar almayan yerde en az 6 ay dinlendirildiğini belirten Er, "Daha sonra üzerine desen çizilip oyması yapılıyor. Ihlamur ağacı çok dayanıklı olduğu için baskı 50 yıl kullanılabilir." diye konuştu.
Mesleğe çocuk yaşta başladığını, yazmacılıkla 3 çocuk büyüttüğünü söyleyen Er, yıllarını geçirdiği meslekte en büyük üzüntüsünün artık yeni ustalar yetişmemesi olduğunu dile getirdi.
Mesleğini 40 yıldır severek yaptığını anlatan 56 yaşındaki Mustafa Çam ise emekli olmasına rağmen yazmacılığı bırakamadığını vurguladı.
Çam, mesleğe 16 yaşında çıraklıkla başladığını, zamanla farklı işler yaptığını ancak geleneksel sanattan vazgeçemediğini belirterek, "Ustamız vardı, ondan öğrendik. Bu zamana kadar geldik. Bu sanat yıllardır devam ediyor. Artık pek çırak ve kalfa yetişmiyor." dedi.
Genç ustalardan 35 yaşındaki Serdar Yaşın ise yazmacılığı gelecek nesillere aktarmaya çalıştığını ifade etti.
"Kendimi bildim bileli bu işi yapıyorum." diyen Yaşın, şunları kaydetti:
"Mesleğimi severek yapıyorum. Ham bez buraya geliyor. Her ürün modellerine göre ayrı işlemlerden geçiyor. 4-5 kez yıkanıp desen oluşan modeller var. Babam amcasından öğrenmiş yazmacılığı biz de babamızdan öğrendik. İnşallah bizden sonra da evlatlarımız devam ettirir. Bizden sonra çırak yetişmezse bu meslek de bitebilir."