Çarşamba’da yaşayan vatandaşların ve sesini duyurmaya çalışan çiftçilerimizin yanında olduklarını belirten Samsun Deva Partisi Teşkilatı, Büyük Ova Kanunu kapsamında koruma altında bulunan, hakkında açılan ve hala devam eden davalara rağmen Türkiye’nin en verimli tarım arazilerinden biri olan Çarşamba Ovası’nın tam ortasına kurulan Biokütle Enerji Santrali ile ilgili; Detaylı olarak incelendiğinde faydasından çok zararı olduğunun açıkca görüldüğünü, ilgili ve yetkili bir çok kurumun da bu anlamda olumsuz raporlar sunduğunu ve bu konunun da ilk günden itibaren gündemlerinde ve takiplerinde olduğunu belirttiler.

Samsun ilk kongresinin yapıldıgı gün, Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da konuyu gündeme getirmiş; “Yahu, santral kurmak için bula bula birinci sınıf tarım arazisini mi buldunuz?” cümleleriyle tepkisini dile getirmişti. Babacan, sanayileşmenin çevre ile uyumlu bir şekilde gelişmesi gerektiğinin altını çizmiş, bu yanlış seçimlerin, bölgede yetiştirilen ürünleri de, ürünün pazar fiyatını da olumsuz yönde etkilediğinden bahsederek halkımızın sağlığından da yediğimiz içtiğimiz gıdanın kalitesinden de asla taviz verilmemesini, Deva Partisi’nin enerji politikalarındaki net tavrının; Çevre dostu, yenilenebilir ve temiz enerjiye öncelik vermek oldugunu söyleyerek Deva Partisi’nin çocuklarımıza yaşanabilir bir çevre bırakma sorumluluğuyla hareket ettiğini eklemişti.

Deva Partisi Samsun il ve ilçe teşkilatları da aynı gerçeklikler sebebiyle, Çarşamba Ovası’nda yerini aldı. “Hayvanlarım süt vermeyi kesti” diyen Seyfettin Yavan’a, “Bu yaşananlara dur demek istiyoruz” diye isyan eden İbrahim Ertürk’e, “Halkın önünde hiçbir güç duramaz” diye çağrı yapan Gökhan Törener’e, civardaki köylere ve çiftçilere destek verdiler.

Samsun İl Başkanı Av. Kebire Birer Türk ise; “Anayasanın 56/1-2 maddesi ‘Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir hükmünü taşır.” diyen kanun maddesi ile sözlerine başladı. Bizler tabiki sanayileşmenin, ülkemize şehrimize değer katacak her yatırımın yanındayız fakat çevreye ve insana zarar vermeyecek nitelikte olması, dogru bir noktada konumlanması şartı ile.. Burada büyük bir yanlış var ve bu projenin onayının nasıl verildigini anlayabilmek mümkün değil. Bu tesis için, koruma altında olan ve birinci sınıf tarım arazisi oldugu tüm kesimlerce bilinen Çarşamba ovamızdan başka yer yokmuydu? İlgili ve yetkili kurumların raporlarını incelediğimde tablonun korkunç olduğunu gördüm. Yılda 230.064 ton, günde 630 ton yakıt yakılarak 365 gün elektrik üretimi planlanıyor. Bu, günlük 38 ton kül atığı demek ve bunun 14,4 kg kısmı bacasından havaya salınacak.

Ayrıca firmanın proje tanıtım dosyasında, santralin çalışması için ihtiyaç duyacağı suyun sondaj kuyuları açılarak sağlanacağı belirtilmiş. Bu bağlamda su kaynaklarımızın tükenmeye yüz tuttuğu bilinirken yer altı suyunun bu şekilde kullanılması büyük tehlikedir. Burada insanlar topraktan geçiniyor. Ağır ekonomik koşullara rağmen geçimlerini tarım ve hayvancılıkla elde ediyor ve göç vermeden yaşamaya çalışıyorlar. Tüm bunların yanısıra Tabipler Odası açıklamasına göre; santrallere 1 km mesafede yaşayan kişilerde alerji, astım ve kronik tıkayıcı akciğer hastalığının görülme sıklığının daha yüksek görüldüğü saptanmış, kaşıntı, kızarıklık, göz tahrişi, öksürük, burun tıkanıklığı, alerjik semptomlar, boğaz ağrısı ve solunum zorluğu risklerinin daha belirgin olarak bulunduğunu raporlanmıştır. Araştırmada, biyokütle santrallerinin meydana getirdiği kirliliğin, santrallerin yakınlarında yaşayanlar için önemli sağlık sorunlarına neden olabileceği sonucuna varılmıştır.

Burada yaşayan insanımıza yazık değil mi? Bu olumsuzluklar, krediler ile boğuşan, geçim mücadelesi veren çiftçimize ikinci bir darbe değil mi?

Samsun, Ayvacık, Terme Ziraat odaları, Elektrik Mühendisleri Odası, Samsun Tabip Odası gibi alanında uzman kurumlar olumsuz raporlar sunmuşken, Çevre ve Çiftçi Eğitim Derneği, Samsun Çevre Platformu gibi birçok dernek ve STK’lar, “Üzerimize kül yağmasın, tarım ürünlerimiz yok olmasın, hayvancılık bitmesin, susuzluk gelmesin, Ovana Sahip Çık! çağrısı yaparken yapılacak tek şey; hatadan geri dönmektir.  Biz Deva Partisi olarak; insan odaklı ve çevre dostu politikalar izlemeye devam edeceğiz. Bugün biz hızlı büyüme adına, hızlı sanayileşme adına eğer çevreyi kirletiyorsak, su kaynaklarımızı kirletiyorsak, havayı kirletiyorsak ve bu gelecek nesiller için daha düşük bir yaşam kalitesi daha kötü bir çevre demekse, bu adil değil. Enerji üretiminde de, sanayide de mutlaka çevreye dost bir çizgi izlemek zorundayız.” şeklinde konuştu.