Bilindiği gibi Mübarek Ramazan ayının millet hayatımız üzerinde çok önemli tesirleri vardır. İnsanlarımız arasında dostluk, kardeşlik duyguları artar, suç oranları büyük oranda azalır. Her tarafı ulvi bir hava sarar. Kalpleri, tarifi kolay olmayan huzur doldurur. Hep iyi duygularla hareket edilir. Düşkünler daha çok düşünülür. Muhtaçlara yardım etmek için adeta yarışılır. Herkes evindeki iki lokmayı başkalarıyla paylaşmaya çalışır. İftar ve sahur sofraları, bütün aile fertlerinin bir ay süreyle bir araya geldiği bir eğitim fırsatıdır.
Yalnız Ramazan ayının Bafra insanı ve bilhassa Bafralı çocuklar açısından çok ayrı bir anlamı daha vardır. Çocuklar, Ramazan ayının onbeşinci gecesini iple çekerler. Zira o gece onlar için güzel duyguların pekiştiği gecedir. Her yıl, Mübarek Ramazan ayının 14'ünü 15'ine bağlayan gece Bafra'mızda şenlikler yapılır.
Buna "Sele-Sepet Şenlikleri" denir. Hatta bu gece yıllardır sele-sepet gecesi olarak bilinmektedir. Sele-sepet gecesi büyüklerle küçüklerin daha çok kaynaştığı, çocukların sevindirildiği, onlara izzeti ikramda bulunulduğu gecedir. Eğlenmeleri, gülmeleri için bir gün önceden hazırlıklar yapılır. Herkes çocuğuna halk arasında "sele-sepet" denilen fenerler alır. Daha sonra gelecek küçük misafirler için şeker, bozuk paralar veya meyve bulundurulur. Sele-sepet gecesi şenliklerle başlar.
Vakit iftarın peşinden gelen zaman parçasıdır. Çocuklar gruplar halinde kümelenir. Küçükten büyüğe doğru boy sırasına geçerler. En önde genellikle iki yaşlarında çocuklar bulunur. Bir anda ilçenin bütün cadde ve sokakları bu küçüklerin, ellerindeki fenerlerin ışığıyla aydınlanır;
Mahallede şenlik var,
Bize geldi etraf dar,
Sele-sepetleri alın,
Çıkın yola ey çocuklar.
Böylece henüz gruplara katılmamış evlerdeki son çocuklar da çağrılır. Sonra şu mani söylenir;
Haydi hep gezelim,
Şekerleri süzelim,
Bu gece sele-sepet,
Eğlenelim, gülelim.
Ve belirli bir düzen içinde evleri gezmeye başlarlar, ilk durak da şu maniler söylenir;
Sele-sepet top kandil,
Aç kapıyı ben geldim,
Ay da yıl da bir kere,
Kapınıza ben geldim...
On bir ayın sultanı,
Geçiyor Ramazan ayı,
Açın kapınızı bize,
Amca, hala, teyze, dayı...
Kapı açılır. Evin hanımı ve beyi birlikte çocuklara sırayla ikramda bulunur. Onların saçını okşarlar. Öğüt verici güzel sözler söylerler. Bazı hane sakinleri kapılarını mahsustan açmazlar. Sabırsızlanan küçükler, bu sefer onlar için ayrı mani söylerler;
Açın kapınızı bize,
Uğur gelir evinize,
Eğer bahşiş verirseniz,
Bolluk getiririz size...
Gecikerek açılan kapıdan gülümseyen yüzler çıkar. Oyunları tutmuştur. Ve kendileri için özel mani söyletmişlerdir. Karşılığında hepsine teker teker bozuk para verirler. Bu arada çocuklardan birinin sele-sepeti yanar. Başlar ağlamaya. Bunu gören babası hemen yenisini alır, çocuk da memnuniyetini hemen dile getirir;
Sele-sepetim yandı,
Şekeri içinde kaldı,
Üzüntümü gören babam,
Bana yenisini aldı.
Ev ziyaretleri mani ile devam eder
Ey evin sakinleri,
Verin bize telkinleri,
Sele-sepet geçiyor,
İkram edin şekerleri.Her gidilen evden muhakkak bir ikramda bulunulur. Alınan şeker, para vb. hediyeler ellerdeki sele-sepetin içine konulur. Dakikalar çok çabuk ilerler. Artık teravih vakti yaklaşmıştır. Son olarak şu mani söylenir;
Büyükleri sayalım,
Küçükleri sevelim,
Ramazan ayı geçiyor,
Kıymetini bilelim.
Ve böylece sele-sepet şenlikleri sona erer. Babalar çocukların ellerinden tutarak, hep birlikte teravihe giderler.
Samsun Haber, Samsun Haberleri, Haber Samsun, Samsun, Haber, Son Dakika, Altinovagazete.com
Güncelleme Tarihi: 28 Mayıs 2019, 16:43