ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ ALAÇAM’DA DOĞU TÜRKİSTAN İÇİN TOPLANDI

Alaçam Anadolu Gençlik Derneği tarafından 20 Aralık 2019 Cuma günü Cuma namazı çıkışı Alaçam Merkez Şadibey Cammi önünde Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’daki yapın zulümlerde ölen kişiler için gıyabi cenaze namazı kılındı ve Alaçam Anadolu Gençlik Derneği temsilcisi Faruk PALA tarafından basın açıklaması yapıldı.

ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ ALAÇAM’DA DOĞU TÜRKİSTAN İÇİN TOPLANDI

Alaçam Anadolu Gençlik Derneği temsilcisi Faruk PALA konuşmasında, 2019 yılının son günlerini yaşıyoruz. Bu günlerde de İkinci Dünya Savaşının ardından geçen 74 yıla rağmen yeryüzünde barış ve adaletin tesis edilemediğine tanıklık ediyoruz. Dünyanın birçok yerinde insan hakları ihlallerinin yaşandığını, temel hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığını görüyoruz. Doğu Türkistan, kanayan yaramız. Güneşin doğduğu, İnsanlığın battığı yer.

Öz yurdunda 250 yıldır esir olmaktır Doğu Türkistan. Kur’an okumanın oruç tutmanın namaz kılmanın kısacası Müslüman olmanın suç olduğu yerdir Doğu Türkistan, Bütün bunlara rağmen dünyanın ilim merkezi olan, Türk islam alimlerinden, İmam Buhari, Hakimi Tirmizi, Kadı semerkandi, İbni Sina (tıp alimi), Farabi (filozof), Biruni(matematik alimi), Harezmi (cebir ilminin kurucusu), Merginani (İslan astronomi kurucusu), Uluğbey (astronomi alimi) yetiştiren vatandır Doğu Türkistan.

Dünya siyasetine hak ve adalet değil güç ve çıkar yön vermektedir. Başta ABD olmak üzere teknolojik bakımdan güçlü olan ülkeler, çıkarlarını her türlü kutsalın üzerinde tutarak zayıf bırakılmış ülkeleri ve halkları ezmeye devam etmektedir. İnsan hakları, özgürlük ve demokrasi kavramlarını tüm dünyaya servis eden merkezler, kendi çıkarları söz konusu olduğunda, rahatlıkla, her türlü hukuksuzluğu, baskı, şiddet ve işkenceyi bir siyaset etme biçimi olarak görebilmektedirler.

Başta ABD olmak üzere, emperyalist ülkeler, işgallerle, iç savaşlarla, şiddet ve korkuyla, zayıf bırakılmış ülkeler ve halklar üzerindeki baskı ve tahakkümlerini sürdürmektedir. Baskı ve şiddet politikalarının uygulayıcılarından biri de kızıl-zalim Çin’dir. Başta ülkemiz olmak üzere İslam ülkeleriyle, Afrika Kıtasıyla yaptığı ticarete rağmen, Çin’in Doğu Türkistanlılara yönelik tavrı kabul edilebilir değildir.

1949 yılından bu yana Çin işgali altındaki Doğu Türkistan, her yıl sistematik olarak insan haklarının ayaklar altına alındığı bir hapishaneye dönüştürülmektedir. Komünist Çin rejimi, İspanyolların Endülüs’te yaptığı fiziki ve kültürel soykırımın benzerini Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygur kardeşlerimize karşı gerçekleştiriyor. 28 toplama kampında tutulan 1 milyondan fazla Uygur, ideolojik programlarla kültürel, dini ve etnik yönden asimile ediliyor. Yetmiş yıldır Çin kontrolü altında bulunan ve Türkiye’nin iki buçuk katı büyüklükte yüzölçümüne sahip olan Doğu Türkistan’da da Müslümanların durumu içler acısıdır. Çin yönetimin küresel ekonomik gücü ve boşluk bırakmayan bir diplomasi yürütmesi Doğu Türkistan’la ilgili sağlıklı bilgi akışının ve oradaki Müslümanlarla iletişimin önüne geçmektedir. Dünyanın hiçbir yerinde insanların temel haklardan mahrum bırakılarak sistematik baskılarla asimile edilmeye çalışılması kabul edilebilir değildir.

Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin birçok temel haktan mahrum bırakıldığına, inanç ve düşünce özgürlüklerinin kısıtlandığına, toplama kamplarında tecrit edilmiş bir yaşama zorlandığına, psikolojik ve fiziksel işkencelere maruz kaldıklarına dair haberler canımızı yakmaktadır. 

İnsanların temel hak ve özgürlük talepleri karşısında Çin yönetiminin baskı ve tahakküm uygulaması şiddetten öde bir zulüm ve soykırımdır. Afrika’dan Asya’ya birçok İslam ülkesiyle ticari ilişkileri olan Çin, Müslüman Doğu Türkistan halkına ve Çinli Müslümanlara karşı tutumunu gözden geçirip iyileştirmezse, bizim de Çin mallarına karşı boykot sergilememiz kaçınılmaz olacaktır. Çin bizim yaptığımız bu açıklamaları duymazdan gelir, kendi askeri gücüne ve ekonomik büyüklüğüne insanların temel hak ve özgürlüklerinden daha fazla inanırsa, tüm İslam dünyasında kendisine karşı nefret büyütmekten başka bir şey elde edemeyecektir.   

Çin, Müslüman Doğu Türkistan halkının ve Çinli Müslümanların haklı taleplerini susturmak, örtbas etmek ve bu hakların dış dünyayla irtibatlarını kesmek yerine farklı kimliklerin temel hak ve özgürlüklerini yaşayabilecekleri bir zemin oluşturmanın gereklerini yerine getirmelidir. Başta ülkemiz olmak üzere İslam ülkelerinin Müslüman Doğu Türkistan haklı talepleri doğrultusunda Çin’e karşı birlikte hareket etmeleri ve her platformda bu konuyu dile getirmeleri Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin seslerine ses katacaktır. Türkiye, Doğu Türkistan meselesinde daha net bir tutum sergilemelidir. Türkiye’nin Çin ile ticareti Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin temel hak ve özgürlüklerinden daha değerli değildir. Yetkililerimiz, bunu Çin yönetimine en açık şekilde hissettirmelidirler.

Esas hedef İslam Birliği olması gerekirken, mevcut dünya düzeninde İslam ülkeleri ve Müslüman halklar, ya ABD, İngiltere, İsrail safında yer alamaya ya da Rusya-Çin ikilisinden birine sığınmaya zorlanmaktadırlar.

Neredeyse tüm İslam coğrafyasında vesayet rejimleri vardır.

Bağımsızlığını ilan etmiş birçok İslam ülkesinde maalesef ABD üsleri ve askerleri bulunmakta, bu ülkelerin asker ya da sivil yöneticileri de maalesef tüm icraatlarını ABD vesayeti altında yürütmektedirler.

Allah, hak ve adaletin tesisi için atılan adımları boşa çıkarmayacaktır. Buradan bütün dünyaya haykırıyoruz: Dünyanın neresinde olursa olsun mazlumların yanında zulme karşı durmaya devam edeceğiz dedi.

Samsun Haber, Samsun Haberleri, Haber Samsun, Samsun, Haber, Son Dakika, Altinovagazete.com

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER