Felsefe ile Tedavi, Felsefe ile Terapi..
Bazı sıkıntılı durumları Felsefe ile aşabilir miyiz?
Felsefe ile terapi yapabilir miyiz?
Bilimler çalışır çalışır, bazen aşılmaz bir noktaya gelince ne olur?
İşte o zaman Felsefeye “hakem” rolü verebiliriz.
Örneğin, şu soruyu sorarız.
Var Olmak Ne Demek?…
“Kalkınmacıyız” ya, o bahar sabahı Ankarası’nda, yine şafak atmadan kalkıp salona geçtim.
Hanım sever sabah uykularını. O duymasın diye de yavaş açtım televizyonun sesini.
Ocakta çay kaynayana dek izledim Prof.Dr. Şahin Filiz hocayı.
“Varlık, var olmak, varoluşun anlamı..” gibi konuları anlatıyordu.
Söyleşi güzel, konu çok derindi.
İyice dikkat kesildim.
Diyordu ki Hocamız;
-Varlık deyince eskiden, zenginlik anlaşılır, mal-mülk akla gelir, benim söyleşimde ise varlığımız nedir, anlamı ne var olmanın, sadece bedensel olarak mı varız, gibi konuları ele alacağız.
Devamla şunları anlattı, açık havada, ayakta, bir çiçekli ağaç altında..
Sevgili dostlar; varlık sadece fiziksel değil, düşünsel varlık da vardır, ruhsal varlığımız da var elbette. Bizim bir de duygu dünyamız, zihin evrenimiz var..
Hocanın bu anlattıklarına ben de içimden mırıldandım;
-Hocam bir de, algısal ve ürünsel varlığımız yok mu? dedim, sanki beni duyacak ve yanıt verecekmiş gibi.
Tam o noktada “reklam” girdi devreye ve ben hem çaya baktım hem de düşüncelerimi netleştirdim.
Evet bedenimiz var, zihnimiz ve yüreğimiz de var, bir de diğer insanlarda bıraktığımız izler ve izlenimler var, hadi bunlara “algısal varlık” diyelim, bir de yazıp-çizdiklerimiz, söyleyip yaptıklarımız, yani ortaya koyduğumuz eserlerimiz var, kitap, nota, tablo, heykel gibi.
Bunlara da “ürünsel varlıklarımız” diyelim.
Yani, varlık deyince bir çok çeşit sözkonusu.
Ben kahvaltıya eğilirken Hoca yeniden başladı söyleşiye..
Dedi ki o içten, renkli diliyle;
-İster Heiddger(1889-1976) anlamında, “…bu dünyaya bırakılmış olalım..”,
İster Sartre(1905-1980) anlamında, “…varlığın anlamı hiçlik…” olsun,
İsterse Camus(1913-1960) anlamında, “…yaşam saçmadır, absürdizm vardır..”
Hangi anlamda alırsak alalım filozoflar varoluş için bir anlam ve tanım arayışına girmişlerdir…”
Siz de kendi var oluş ve yaşam anlamınızı tartışın, oluşturun, diyerek bitirdi sohbeti Sayın Prof. Dr. Şahin Filiz..
Çok keyif aldım, sevgili hocam, sabahın sıcak kahvaltı lezzetini iki üç kat arttırdınız..
Varoluş ve yaşam üzerine ne kadar düşünsek, düşlesek, ne kadar konuşsak azdır.
Birden aklıma Matrix Filmi geldi, filozoflardan biri, “..ortaya bırakıldık..” demiş ya,
“Ne alaka*” diyebilirsiniz, bir de bu yönden araştıralım.
Ataol Behramoğlu ile bitirelim;
“…Ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana…”
Bir ömürde çok yönlü ve renkli hayatlar yaşamanız dileğiyle…