Tv. Programları, Sosyal Medya, Zina, İftira ve Aile.

Kâinat, insan için yaratıldığından her işin merkezinde insan vardır.

Akıl ve iradeyi yüklenerek kâinata halife olan insan önce kendini iyi tanımalı.

“İlim kendin bilmektir” aslında.

Gündemden hiç düşmeyen “şöyle-böyle” Tv. Programları ve sosyal medya paylaşımları ve onların taşıdığı, zina, iftira, günah, günah, günah…

Bir konunun çözümünü konuşuyorsanız o işin çözüm sonrası olması gereken “normal” halini temsil etmelisiniz.

İyi, güzel, hayırlı olanı, şiddeti değil sevgiyi gündemde tutmalı ve ödüllendirmelisiniz. Yani, beyaz köpeği iyiliği beslemelisiniz ki iyilik güçlensin kötülüğe galip gelsin.

Problemleri sadece dile getirmek, -çözümünüz yoksa- problemi kronikleştirir ve derinleştirir ve size bedava reklamını yaptırmış olur.

Bir yerde bir “kirlilik”ten söz ediyorsanız oraya yanınızda “su” ile gitmelisiniz.

Bir yerde “yangın” dan bahsediyorsanız “yangın söndürme tüpü”nüz olmalı.

Aksi şunu düşünmek zorunda kalırız.

Bu çirkinliği sürekli dile getiren o çirkinlikten daha çirkin bir iş yapıyor…

O iğrençliği yayarak kendini tatmin ediyor,

O çirkinliği gündemde tutarak kendini vitrine çekmeye çalışıyor,

O berbat durumu dillendirmekle kendi alçak egosunu tatmin etmek için kullanıyor,

O fahşayı konuşmakla kendi bilinç altını deşifre ediyor,

O günahtan bahsederek çok arzulayıp yapamadığını ağzından kaçıyor aslında…

Allah’ın “settar” ismi çirkinlikleri, ayıpları ve günahları örtmeyi ifade eder.

Yüce Allah Hucurat suresinde “ictenibu”(49/12) emriyle öncelikle günahtan, ayıptan, zandan, fahşadan uzak kalmamızı, bir şekilde şahid olduysak ta örtmemizi ve sadece ve sadece ilgili insanlarla paylaşmamızı emrediyor.

Tecvid kurallarıyla dahi Kur’an-ı Kerim bizleri uyarıyor: İyiliği izhar edin, yayın, paylaşın çoğalsın.

Kötülüğü ihfa edin, gizleyin, örtün, sönsün, azalsın, bitsin diyor.

“Kim bir zerre miktar iyilik yapmışsa bulacak onu”(tecvid kuralı olarak izhar (açığa vurma, yayma var) Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapmışsa, onun cezasını görecektir.” (Tecvid kuralı olarak ihfa(gizleme, örtme, saklama) var.)  Zilzal, 99/7-8.

Ve günahı, kötülüğü yaymanın o günaha iştirak etmek olduğunu söylüyor.

Şimdi birlikte günahın oluş ve yayılış konusuna Nur suresi üzerinden bakalım:

1. Öncelikle yaklaşmayın, yapmayın, yaymayın:

“Çirkin utanmazlıkların (fuhşun, pornonun, ahlâk bozucu yazı ve yorumun) mü’minler arasında yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünya­da ve ahirette acıklı bir azap vardır. Allah her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz.” Nur, 24/19.

2. İnsansınız bu büyük günahı işlediğiniz, derhal tövbe istiğfar ile uzaklaşın:

“Eğer size Allah’ın lütfu ve merhameti olmasaydı ve gerçekten Allah Rauf (şefkatli) ve Rahim olmasaydı (bu gibi iftiralara inanıp yaydığınızdan dolayı büyük bir azaba uğratılıp helak edilirdiniz!) Nur, 24/20.

3. Yaşadığınız “büyük günah” tecrübesinden ders çıkarın ve şeytanın bu oyununa bir daha asla kanmayın:

“Ey iman edenler, (hiçbir konuda) şeytanın (sizi çirkefe ve felakete sürükleyecek) adımlarına tâbi olup (münafıkları takip etmeyin) . Kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) gerçekten o (şeytan edep ve erdeme aykırı) çirkin utanmazlıkları ve münkeratı (haksız ve ahlâksız iddiaları) emretmektedir. Eğer Allah’ın üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, sizden hiçbirinizin (ve özellikle iftiralara gereken tepkiyi göstermeyenlerin) ebedi olarak temize çıkması mümkün değildi. Ancak Allah, dilediğini (iyi niyetini ve meşru mazeretini bilip merhamet ettiklerini) temize çıkarır. Allah, İşitendir, Bilendir.” Nur, 24/21.

4. Günahın büyüklüğünü ve Rabbinizin tehdidini asla unutmayın:

“(Masum olan mü’min erkek ve kadınların namus ve haysiyetiyle oynayanlar, Müslüman kişi ve kuruluşlar aleyhinde iftira ve isnatlarda bulunanlar, Allah katında da insanlar nazarında da lanete müstahaktırlar.) Namus sahibi ve bir şeyden habersiz mü’min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azap (takdir edilmiştir.) Nur. 24/23.

5. Bu yanlış işlerin yanınıza kar kalmayacağını, hesabının ince ince sorulacağını unutmayın:

“Ki o (hesap) günü; (herkesin ve özellikle hainlerin) dilleri, elleri ve ayakları kendi aleyhlerinde (her) yaptıklarına dair şahitlik edeceklerdir.”  Nur, 24/24.

6. Gideceğiniz, gireceğiniz yere izin varsa “edeple girin, edeple çıkın”:

“Ey iman edenler, evlerinizden başka evlere, yakınlık kurup (izin istemeden) ve ev halkına selam vermeden (içeri) girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır; umulur ki öğüt alıp düşünür (edep ve hürmet ölçülerimize dikkat edersiniz). Nur, 24/27.

7.Gideceğiniz, gireceğiniz yer müsait değilse zorlamayın:

“Eğer orada (gittiğiniz evde) kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin; ve eğer “(müsait değiliz) dönün” denilir, siz de geri dönün, bu sizin için daha temizdir. Allah yaptıklarınızı Bilendir.” Nur, 24/28.

8. Önce erkelere: Göz kapaklarınıza dikkat edin, harama bakarak, ilgi duyarak, prim vererek talep oluşturmayın:

“Mü’min (erkek) lere söyle: “Gözlerini (haram olan kadınları ve ahlâksız yayınları seyretmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha temiz (ve hayırlı) olandır.” Gerçekten Allah onların (fasıkların ve münafıkların) yaptıkları (ama çaktırmamaya çalıştıkları; sanatlı -iyilik kılıflı- ve ustalıklı bir tavırla sakladıkları kötü maksatlı) bütün işleri (en ince ayrıntısına kadar bilen) Habîr’dir. (Her şey Onun bilgisi dahilindedir.) Nur, 24/30.

9. Sonra Kadınlara: Tesettür ile günahtan, zulümden ve istismardan kendinizi koruyun:

“Mü’min kadınlara da söyle: “Gözlerini (kasıtlı ve şehvet uyandırıcı, cilveli bakışlardan) kaçındırsınlar ve ırzlarını-namuslarını korusunlar; ziynetlerini (cezbedici şekilde süslerini) açığa vurmasınlar; ancak kendiliğinden görünen (toplum hayatında tabii olarak açılması gereken yerler) hariçtir. (Gereğince kapansınlar) Ve bunun için başörtülerini (genel dış giysileriyle birlikte) yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini, kendi kocalarından, ya da babalarından; kocalarının babalarından, ya da kendi oğullarından; ya da kocalarının oğullarından (üvey çocuklarından), ya da kendi kardeşlerinden, ya da kardeşlerinin oğullarından; ya da kız kardeşlerinin oğullarından, ya da kendi (hizmetçi) kadınlarından, ya da sağ ellerinin altında bulunan (evlerindeki sürekli ve güvenilir erkek yardımcı) lardan, ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız ihtiyar) insanlardan; ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin, (takındıkları ziynetleri fark edilsin veya vücut hatları dikkat çeksin) diye ayaklarını yere vurmasınlar. (Kırıtarak yürümesinler.) Hep birlikte Allah’a tevbe edin ey mü’minler, umulur ki felah bulup (huzura ve kurtuluşa erişirsiniz.) ” Nur, 24/31.

10. Her mümin erkek ve kadını evlendirin, nikahı teşvik edin, evliliği kolaylaştırın, fuhşun, zinanın, çirkin işlerin tek çözümünün “mutlu bir aile” olduğunu unutmayın:

“İçinizden bekâr olanları, erkek ve kadın hizmetlilerden salih (tevbekâr ve artık namus ehli) olup da (imkânsız ve kimsesiz bulunanları) evlendirin. Eğer fakir iseler Allah kendi fazlından onları zengin edecek (geçim ve rızık kapıları açıverecektir) . Allah (rahmet ve kudreti sınırsız olan) Vâsi’dir (sonsuz imkân ve ikram sahibidir) ve Alîm’dir.” Nur, 24/32.

Yüce Allah bu uyarıları şu ayeti kerime bağlıyor:

“Andolsun, size (ihtiyaç duyduğunuz her konuyu) açıklayıcı ayetler, sizden önce gelip geçenlerden (ibretli) örnekler ve takva sahipleri için düşündürücü öğütler (ve prensipler içeren bu Kur’an’ı) indirdik.” Nur, 24/34.

Söz budur! Hidayet budur! Çare ve çözüm buradadır. Açık, kesin, net, marifet.

Yapmak isteyene, uymak isteyene, samimi müminlere vesselam.

YORUM EKLE