Dünyamız çölleşiyor, yağışlar azaldı, sularımız tükeniyor, tek umut denizlerde kaldı. Kuraklığa çözüm bulmak dünya ülkelerinin işi, bizim işimiz de bu anlamda zor; ülkemiz bir tarım ülkesi suya ihtiyacımız var hem de eskisinden daha fazla. Yozgatlı’da ağırlıklı olarak geçimini tarımdan sağlayan şehirlerden birisi öyle değil mi? Tarımı ve hayvancılığı terk edemeyiz!..
Özellikle üzerinde durmak istediğim konu: Kuraklık meselesi… Yağışlar azaldı, yağmurlar kesildi; eskisi gibi kar da yağmıyor; yağan yağmurla gelen sular da akıp gidiyor, ziyan oluyor. Artık bir damla suyumuzu ziyan edip boşa akıtmamamız lazım. Tarım için de su şart, meyve ve sebze üretimi için de; hatta yaşam için su şart…
Yozgat bölgesini düşündüğünüz de tarıma elverişli arazilerimiz var. Yerköy – Sekili ovası, Aydıncık Kümbet Ovası, Sarıkaya, Sorgun, Çandır, Çayralan, Boğazlıyan, Şefaatli ve Yenifakılı arazileri, Saraykent ve Akdağmadeni bölgesi tarım için oldukça verimli alanlar ve ekilebilir arazilerdir. Tarım, sebze ve meyve üretimi için verimli topraklara sahibiz. Bu toprakların korunması ve verimli kullanılması ülke ekonomimiz için de oldukça önemli.
Tek sıkıntımız su; sulama konusunda sıkıntılarımız var. Mevcut barajlarımız, sulama kanallarımız yeterli gelmiyor artık. İlkbahar ve yaz döneminde de yeterli yağış düşmüyor. Geriye ne kalıyor, kış mevsiminin sularını çar çıt etmemek, yağmur suları ile birlikte bu suları bi şekilde depolayım hasat mevsimin de kullanabilmek.
Barajları mı artıracağız, su toplama merkezleri mi oluşturacağız, ya da su kuyularını mı geliştireceğiz, her neyse bi şekilde sulularımızı toplayıp tarımda ziraatte kullanır hale gelmek zorundayız. Yani sulu tarıma ağırlık vermemiz şart ve elzem!.. Ülkemizde bazı bölgelerde sulama çok yaygın, bizim bölgemizde de su toplama yerleri çoğaltılıp su kanalları artırılmalı. Çünkü su tarımın can damarıdır.
Malumunuz iki büyük barajımız var: Esenli ve Süreyyabey Barajı; bir de bunlara Musabeyli Barajı eklenmiş oldu. Musabeyli Barajı alanı geniş ama su toplama da yetersiz kalıyor, genel olarak da Yozgat merkezin içme suyunu karşılıyor. Bu barajların sayısı artırılabilir. İfade ettiğimiz gibi su toplama alanları oluşturulup kışın yağan yağmur ve kar suları yaz dönemi için kullanılabilir diyoruz.
Bu benim bilgi alanım da değil DSİ de çalışan yetkili ve tecrübeli arkadaşlarımızın ilgi ve yetki alanında olan bir konu… Bizim önemsediğimiz olan şu: Topraklarımız var, verimli ovalarımız var, arazimiz geniş; tarıma, meyve ve sebze ekimine, hatta ziraate uygun alanlara sahibiz, bunların değerlendirilmesi şart diyoruz. Değerlendirmek ve üretim yapabilmek için de su ve sulu tarıma ağırlık vermek zorundayız, işte biz de bunu ifade etmeye çalışıyoruz.
Arazimiz sulanacak olursa, verim artacak, üretici para kazanacak, işsizliğe çözüm bulunmuş olacak, hiç kimse de köyünü kentini terk etmeyip ekmeğini kendi topraklarından çıkaracak, konu bu…Sizce köyünde para kazanan karnını rahatça doyuran köylü köyünü terk eder mi? Bence etmez.
Hayvancılık öldü, köy ve köylü ürünleri azaldı, köyde geçim sıkıntısı had safhada; köyler boşaldı tarım ve hayvancılıkla uğraşan da oldukça ( yok denecek kadar) azalmış durumda. Dikkat buyurun köy ürünleri de aşırı zamlandı, et süt ürünleri tavan yaptı.
Son günlerde yumurta fiyatları uçtu, daha da artacağa benziyor. Keşke yumurtada yumurta olsa; suni hormonlu ürünler bizi hastalığa boğar hale geldi. Özellikle köy ve köy tavuğuna önem verilmeli ve bunun sayısı artırılmalı, teşvik edilmeli. Doğal gıdaların sebze ve meyvelerin tadını unuttuk. Tavuk mu yiyoruz yoksa plastik mi belli değil! Diyeceğim o ki: doğal gıdaları da unutur hale geldik. Yüksek yüksek Apartmanlara hapsolduk, Bağlı Bostanlı evleri özler hale geldik!..
Köylerimizin yaşam şartlarını yükseltmek, köylerimizi yapacağımız hizmetlerle şehirleştirmek zorundayız. Bu anlamda örnek köyler kurarsak bütün köylerimize önce olur. Tarımda, ziraatte, hayvancılık da yapar emeğinin karşılığını da alır… Üreten, para kazanan ve Eli bollaşan köylü köyünü de terk etmez, yaptığı işten de zevk alır.
Sözün özünü söyleyelim: Sularımız tükendi, yağışlar bitti, kuraklık dönemi başladı. Bir gram suyumuzu dahi boşa akıtmamamız gerekiyor. Dahası sulu tarım şart, dahası sağlığa elverişli doğal ürünlere yönelmemiz şart!… Bunun için de suyumuzu nasıl ve ne şekilde heba etmeyeceğimiz yarınların en önemli konusu. Şimdiden tedbir alıp projeler geliştirmek zorundayız bunu söylüyoruz işte.. Saygılarımızla…