SİYASETİN ZARURETİ VE NASIL BİR SİYASET!

Fert ve toplumların varlığı için siyaset zaruridir.

Siyasetin, milletin değerleriyle uyumluluğu, ahlaklı ve ilkelliği önemlidir. İlmi ve rahmanı siyaset anlayışıyla bugünkü siyasi anlayış arasında çok fark vardır. Bundan dolayıdır ki, gerçek anlamda siyaset üzerine düşen görevi yerine getirememektedir! O halde nasıl bir siyasi anlayışa sahip olunmalı, ölçü ne olmalıdır? Bu ortaya konmadan yapılan siyaset boş ve askıda kalacaktır.


İnsanın, Müslüman’ın din, devlet ve vatan gibi önemli değerleri vardır, bunlar ihmale gelmez. Bu değerleri korumak için mücadele şarttır. İşte siyasetin önemi burada daha iyi ortaya çıkıyor. Bunların devamlılığı için siyaset zaruridir. Siyaset; devlet, millet işlerini düzenleme olduğu gibi siyaset, problemleri çözme, fert ve toplumsal olarak hayatta birlik olma güzel, mutlu yaşama becerisidir denebilir. O halde fert ve toplumun refahı, saadeti için dini, ilmi, milli açıdan siyaset zarurettir. Dini açıdan bakıldığında; “Din yalnız Allah’ın oluncaya kadar, fitneden fesattan eser kalmayıncaya kadar Allah yolunda mücadele ediniz” Yine “İçinizde iyilikle emredip, kötülükten alıkoyan bir zümre bulunsun. Onlar kurtuluşa erenlerdir.” Ayet mealleri açıktır. Devlet, millet için hayatidir. Bu gün Filistin’in durumu ve diğer insanların devletsiz yaşama zorlukları ve vatanı olmayan milletlerin de köle gibi yaşamaları göz önündedir…


Doğru ve dürüst siyaset; ilme, erdeme, ahlaka dayanan siyaset yapmanın hem manevi, hem milli hem de insani bir zaruret olduğu bilinmelidir. Bizim siyasi anlayışımız çıkar ilişkilerine dayanan, sömürmeyi çağrıştıran bir siyaset değil, toplumsal huzur ve refah için rahmani siyaset olmalıdır. Uzlaşıyı, barışı ve birliği, dirliği sağlayan yerli ve milli bir siyasi anlayış olmalıdır. Ankara’dan yönetilen bir siyasi anlayış olmalıdır. İnsanların heba edilmediği, insan hayatının feda edilmediği, sorgulanan bir siyaset anlayışı olmalıdır!


Siyasetçi devleti yönetecek ehliyette olmalıdır. Bu günkü siyasetçi anlayış, oy toplama simsarlığından öteye gitmeyen bir yapıda. Oy toplama profesyonelleri ciddi devlet adamı olamazlar. Türkiye bilgisiz siyasetçilerle, oy avcılığı yapan profesyonelleri tarafından yönetildiği sürece sıkıntıdan kurtulamaz. Sığ düşünen siyasetçi günü kurtarmakla uğraşır, devlet adamı ise bugünün ve yarının problemleri ile uğraşır. Günü kurtarma derdinde olan siyasetçiler geleceğe yön veremezler. Dün başka bugün başka söyleyenler güven telkin edemezler. Siyaset oy hesabıyla tasarlanan oy toplama simsarlığına dönüşmemeli, siyaset dava insanlarıyla anlam kazanmalıdır. Bedavacılar ülkeyi zarara sokarlar. Oy toplama oy hesabıyla yatıp kalkanlardan devlet fayda göremez. Bilgisiz siyasetçiler oy bezirgânlığı ve avcılığı yaparlar devlet ciddiyetinde olamazlar.


İnsani, ahlaki ve vicdani değerleri göz ardı eden siyasetin hüküm sürdüğü toplumun sağlığı bozuktur. Bağıranlar kavga edenler düşünmeyi, gelişmeyi unutmuş olanlardır. Böylesi toplumlarda, başta hukuk olmak üzere tüm kurumlara ve buna bağlı orak da siyasete ve siyasetçilere güven duyulmaz olur.
Siyaset ve siyasetçide ölçüler şaşmış, çoğunda milli menfaatten, hayırdan uzak hakka hukuka götürmeyen yol üzerindeler. Siyaset kirlilikten kurtarılmalıdır. Siyasetçi dava adamı olmalıdır. Siyasetçi her türlü imkânsızlığa, engele meydan okuyan ve modern çağa göre idealist Müslüman olmalıdır. Bu günkü siyaset üzerine düşen görevi bir türlü yerine getiremiyor. Bazı siyasi partiler kandan beslenen siyaset uygularken bazıları da bunun istismarını yaparak ve ülkeyi çözümsüzlüğe sürükleyerek siyaset yapmaktadırlar. Siyaset ülke meselelerinin çözümünde bir uzlaşı, barışı sağlama, toplumun refah ve saadeti için çözüm üretme merkezleridir. Herkes buna göre siyaset yapmalıdır.


Siyasetçiler ve siyasi partiler milleti sıkıntıya sokan temel problemlere çözüm getirmek, devlet, millet menfaati yolunda olmak için vardır. Bazı siyasi partiler sorumluluklarını idrak eden politikalar tespit ederek uygulamak yerine sorumluluklarını başkalarına yüklemeye çalışan tavır sergileyerek çıkar peşinde koşmaktadırlar.


Bunun yanında yalnızca halkı temsil etmek ve hiçbir beklenti olmadan millet ve devleti için olmak isteyenler vardır. Bir kişi olacağına binler olmak isteyen fedakâr insanlar mevcuttur. Bunların bir kısmı şu an sağda solda yazarlık, sanatçılık, eğitimcilik ya da bir işle uğraşıp önemsiz insanlar olmaya çalışan önemli insanlardır. İçimizde devleti yönetecek ehliyetli iyi insanlar elbette vardır. Binlercesi her gün gördüğümüz insanlar arasındadır. Ancak politika algısı değişmedikçe bunlar yerlerine ulaşmayacaktır.


Türkiye pek uzun bir zamandan beri bilgisi sınırlı, yerli kültürden uzak, kaliteden daha çok kantiteye önem veren politikacılar tarafından yönetildiği için başı dertten kurtulmuyor. İçeride milli bütünlüğü ve yaşam huzuru azalırken, dışarıda güvenilirliği ve itibarı da inişe geçiyor, ekonomi ise tamamen yabancı sermayeye dayanan ve dış dünyanın tefecileri tarafından dayatılmış yalancı ‘gelişmelerle’ baş aşağı gitmeye zorlanıyor…


Türkiye’nin, bölgemizin ve dünyamızın çok zor bir dönemeçten geçtiği bir dönemde ilme ve hikmete, ahlaka, erdeme, liyakate, hukuka, adalete, gerçek demokrasiye ve idealist insan umuduna dayanan siyasetin; ülkemiz, bölgemiz ve dünyamız için olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğudur. Ancak böyle bir siyasi anlayış ülkemizi “Muhteşem Türkiye” medeniyetimizi de “Büyük Barış Medeniyeti” yaparak çağın idrakine yeniden sunulmasını sağlar.


Ülke ve millet olarak gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Günü birlik siyaset yazboza benzer. Siyasi düşüncenin milletle barışık ve örgütlenmesi gerekir ki, sistem, düzen o anlayışa göre işlesin. Ülkemiz, bölgemiz ve dünyamız için hasretle beklenen yerli ve milli bir siyaset büyük bir misyon üslenmiş siyasetçilerle bir medeniyetin diriliş hamlesiyle büyük hülyalar ve sevdalara yol almak kolaylaşacaktır. Siyaset zarurettir. Ölçüleri koy yola koyul senin de bir davan olsun, emin ol gerisi müjdelerle gelecektir.


 

YORUM EKLE