Bir ziyarette bulunmam gerekiyordu. Bende hakkı olan insanlar vardı ve onları zaman zaman ziyaret edip hal hatır sormayı önemsiyordum. Bayramda gidememiştim, Bayram vesilesiyle yine bir ziyarette bulundum. Daha önceden bir hanım kardeşimizi dinlemiş: “ İçimdekileri yazdım!” Notlarından çok duygulandığımı dile getirmiştim.
Bu ziyarette ona benzer bir anlatımla daha karşılaştım. Aradan yıllar geçmesine rağmen yeni olmuş gibi anlatıyor, gözlerinden de sicim gibi yaşlar döküyordu. Benim ağlamadan ona umut olmam ve teselli etmem gerektiği için göz yaşlarımı içime akıttım.Çünkü bende bu konularda çok duygusalım.
Konu bildiğiniz gibi: Eşinden çektiği zalimlikler, insanlık dışı davranışlar… Yaşadığı anılar yüreğinizi param parça ediyor hatta:” Bu hayat mı, bu insanlık mı?” diye sitem ediyorsunuz. Eşine yaşattığı zulmün bini bi para… “Bütün bunlar geçti diyorum, unut diyorum”; yine ağlıyor “Unutamıyorum !”diyor. Aslına bakarsanız bunlar unutulacak şeyler değil.
Yaşadıklarını bir bir sıralıyor, birini anlatıyor; bu çok rezilmiş diyorum. Onu bitiriyor bir başka anıya geçiyor… İçimden ne olur: “Anneciğim yeter! diyesim geliyor. Bir başka iğrenç hadise daha anlatıyor. Ama biz onu böyle bilmezdik diyorum.” Sen onu tanıyamazsın diye devam ediyor.
O kadar çok anlattı ki yüreğim parça parça ağzıma geldi. Bir eş, bir koca hanımına bu kadar zulüm yapabilir mi? Bazen Allahım bu doğru mu, inşallah doğru değildir diyorum ama gözyaşları onu doğruluyor. Bu kadar zulüm görmesene yıllar geçmesini rağmen halen bunlarla yaşamaya devam ediyor. Dün gibi yaşıyor ve hiç unutmuyor! O da diyor ki: “İçimdekileri atamıyorum!”
“Kadınlarınız Allah’ın size birer emanetidir. Onlara yaptığınız muamele hususunda Allah’a hesapvereceksiniz.” (Peygamberimizin Veda Hutbesinden)
O kadar çok şey anlattı ki susturmak mümkün olmadı. Defalarca sözünü kestim unutsun diye; birini bıraktı bir başka anısını anlattı. Kocasının yaptıkları içinde zulme dönüşmüş… Hakkını helal et unut diyorum, yalancıktan helal ettim diyor ve ekliyor ahirette hesaplaşacağız! “Sizi Allah şikayet edeceğim!” diyen çocuğun durumu gibi… Düşünüyorum da şimdinin çocukları: Evime, çocuklarıma sahip çıkmalıyım!” diye bu zalimliğe katlanır mı? Katlanmaz, aslına bakarsan da katlanmamalı!…
O kadar çok şey anlattı ki ben de isyan ettim: Allah’ın emaneti olan bir eşe bu kadar zulüm yapılamaz! diye… Sevgi ve muhabbet varken bu kadar zalimlik niye… Onları gül gibi yetiştiren üzerine titreyen anne ve baba size eş olsun diye Allah’ın emri adına emanet etti; hiç mi Allah dan korkmazsınız?.. Bu zalimliğin hesabının verilmeyeceğini düşünüyorsanız ? Maalesef acıklı azapla yüzleşeceksiniz.
“Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Ancak onları, gözlerin dehşetten fırlayacak gibi olduğu bir güne erteliyor”. ( İbrahim Suresi Ayet:42)
Belki bu anlatılanlar bir roman olur, belki dramatik bir flim. Ama benim bu romanı yazmaya yüreğim dayanmaz. Bunlar bizim eşlerimiz, analarımız, bacılarımız hatta sevgili ve hayat arkadaşlarımız. Dedik ya Allah’ın emaneti! Emanete hiyanetlik olur mu? Oluyor işte. Bu zulüm karşılıksız kalır mı yemin olsun kalmaz. Allah bunun hesabını sorar ve yatacak- kaçacak yer bulamazsınız!..