SEÇMEN-NAME

Oylarımız vicdan muhasebelerimizin meyveleridir; vicdan terazine koy iyice tart, sakın bana ne deme oyunu muhakkak at; vatandaş olmanın zevkini tat.

Vatan bölünmesin, çekilen bayrak inmesin, Türk hiçbir zaman ezilmesin, ayakta dursun, düşmanlarını yere vursun diyorsan, oyunu muhakkak at, yatağında rahat yat.

Dost postu giyerek Türk’e ve Türklüğe çatan, makam, mevki, para hırsıyla Türk’ü satan, doğru yoldan çıkıp eğri yola sapan hainleri düşün düşün de oyunu öyle ver; bölücüleri yere ser.

At sırtında Orta Asya’dan gelip bu toprakları bize vatan yapan bu toprakları korumak için kanıyla bu toprakları sulayanları, yerin altında kefensiz yatanları, bir de vatanı parsel, parsel satanları düşün oyunu öyle ver.

Türk’üm diyemeyen, Türk gibi yaşayıp, Türk gibi yiyip giyemeyen, dinine söven gavura gavur bile demeyen ürkekleri, korkakları düşün de oyunu öyle ver.

Yola çıkarken ‘cep delik cepken delik’ olanlar yolda kasası, kesesi, kutusu para dolanları, bu ne iştir deyince hesap soranları ne hallere soktuklarını düşün düşün’de oyunu öyle ver.

Her gün söylenen yalan üstüne yalanları, deryalara gemileri salanları, vatan toprağındaki talanları düşün, düşün’de oyunu öyle ver.

Kendini yolunacak kaz belletme; iki torba kömür, üç kilo pirinç bulgura kişiliğini zedeletme; oyunu düşün, düşün’de öyle ver.

Seçimden seçime gelip kapını açana aldanma; iki ayaklı dilbazların hepsini adam sanma. Önce yolsuzluklarını düşün ve sor, bunları soramıyorsan işin zor; kazık yenildikten sonra kor; oyunu düşün, düşünde öyle ver.

Allah Allah diyerek çalanlara aldanma, kanma her Allah diyeni de dindar sanma! Ellerinden gelse şeytanla ortaklık yaparlar, utanmasalar Tanrı diye paraya taparlar. Sözlerine değil işlerine bak, oyunu adam gibi bir yere çak.

            Yolumuz Allah peygamber yolu diyenleri, develeri hamutuyla yiyenleri gör artık gör; eğer kör değilsen kör! Hep dillerde dolaşıyor Allah, Peygamber, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, zannediyorlar bu millet hep deli… Bunları tanı iyi bil,oylarınla Türk’ün tarihinden sil..

 Allah, peygamber, sahabe diyerek iktidar oldular; Altun kâseler, gümüş takımlarla 1150 odalı saraylara doldular. Böyle olunca Allah’ı(cc) dilinden düşürmeyen baş, lüks arabaya binmiyorsa Diyanet İşleri Başkanına şaş. Bunlar Müslümanları yoruyor, Ateist dalga geçerek İslam bu mudur diye soruyor.

Hocam! ‘Bütün israflar haramdır’ demiyor mu ilahi ferman, bu millet dinini bilenlerden arıyordu derman. Siz olmazsanız 100 binlik kadrolarınızla bizlere güzel örnek, bu milleti bitirir dönme, devşirme, satılık dönek.

Türk nerde bir masum görse hep ensâr olup gelenle kucaklaşmış, kardeş dediklerimizden bazıları rahatlayınca bize karşı bayrak açmış; Kardeşlikte olursa birlik, vatan da olur huzur ve dirlik. Beyefendi kimin adına bayrak açmak ister… Bilmem gene de onu defterden silmem. Kendisine derim ki: Bayrak açacaksan dövülüp kaçtığın yerde aç.

Ey Türk’ün yurdunda Türk’e karşı bayrak açan! Sen bir sıçansın, sıçan; kediyi görünce deliğe kaçan…Ocakbaşı kabadayılığı yapma;yiğitsen bayrağını ülkenden kovana açarsın… Ama O delikanlı işidir, sen bir faresin zoru görünce deliğe kaçarsın.

Kardeşim! Bozguncuları iyi tanı, iyi bak; oyunu ona göre sağlam yere çak. Rüzgar önünde saman çöpü gibi savrulup durma, vatana ihanet edenlerle birlik olup Türk’ü arkadan vurma.Yasalarla tarif edilen Türk olmaktan gurur duyan herkese selam olsun. 

 

YORUM EKLE