Bir ülkede rejimin değişmesi gerekiyorsa, buna o ülkenin halkı karar verir.
Soğuk Savaş döneminden başlamak üzere, Amerika, ülkelere, demokrasi götürmek adına, birçok ülkeye müdahil oldu.
Aslında rejimi değiştirme; o ülkenin, Amerika’nın çıkarlarını savunur hale getirilmesi demekti.
Yaşayarak bunu gördük.
Soğuk Savaş döneminde, başlayıp, hızla devam eden ülkelerde rejim değiştirme alışkanlığı, küçük devletler için işe yaradı.
Hızını alamayan Amerikan neoconları bu kez, Rusya’nın rejimini değiştirme üzerine çalışmalar yapmaya başladı.
Aslında, Rusya’yı, dünya pazarlarının içine dahil ederek, bir anlamda Rusya rejimi Amerikan rejimine benzetiyorlardı.
Hatta uluslararası ilişkilerde, Rusya’da Amerikan şirketleri pazarlar kazanıyor, Amerikan finans sistemi ile yol alıyorlardı.
Lakin enerji meselesi ortalığı karıştırdı. Amerika aç gözlülükte sınır tanımadığı için, Rus enerjisine ortak olmak ya da Rus enerjisine egemen olmak istedi.
Aslında, NATO’nun genişlemesi stratejisi, esas itibariyle enerjiye hükmetme stratejisiydi.
Ukrayna meselesi aslında, enerji meselesinin ta kendisiydi.
Sovyetler Birliğinin dağılmasına müteakip, Romanya, Polonya, Bulgaristan, Baltık Ülkeleri, Letonta, Estonya, Lituanya, Çekoslovakya, gibi ülkeler zaten Amerikan hegemonyasına alınmışlardı.
Bu durumda, bir tek Rusya’nın rejimini değiştirmek kalıyordu.
Ukrayna savaşından önce, Biden, Polonya’da bir açıklama yaptı. Bu tarihi bir açıklamadır.
Biden diyordu ki, Rusya’da rejimi değiştireceğiz. Putin’i Rusya’nın başından alacağız, Rusya’yı demokratik bir ülke yapacağız.
Savaşın dördüncü ayı neredeyse tamamlanırken, neredeyse Batı ülkelerinin hepsinde bir rejim sorunu çıktı.
Siyasette, rejimlerde, liderlerde depremler olmaya başladı.
Amerika’da Biden ’in İngiltere’de Boris Johnson’ın, İtalya’da Dragi’nin, Fransa’da Macron’un, Almanya’da sosyal demokratların, sandalyeleri şimdiden sallanır oldu.
Estonya, Bulgaristan’da iktidarlar tepetaklak oldu.
Rusya’nın rejimini değiştireceğiz derken, kendi rejimleri riske girdi.
Öte yandan, Rusya ve Çin ittifaklarını daha derin mevzilere çekerek, kendi rejimlerini sağlama aldılar.
Rusya’da rejim değiştirmenin, Irak’ta, Libya’da, Yugoslavya’da rejim değiştirmeye benzemediği ortaya çıktı.
Suriye’den akıl çıkaramayan Amerika, Rusya’da, rejim değişikliği yapmayı istemesi kadar, saçma bir şey olamazdı. Öyle de oldu.
Suriye’de rejim değiştiremeyen Amerika Rusya’da rejim değiştirme işi baştan yanlıştı.
Ama imparatorluklar, dağılmaya ve çökmeye başladıkları süreçlerde hep saçmalarlar. Gereksiz savaşlara gireler, bu durumda işi daha kötüye götürür. Çöküş hızlanır. Tarihin Tunç kanunudur.
Sonuç; Rusya’nın rejimini değiştiremiyorsan, Amerika’nın rejimini değiştireceksin.