Önce Anlaşılmaz Gibi Görünür!

Irak, Lübnan, Şili, Pakistan, Hongkonk, Mısır, Güney Amerika’da birçok ülke halkları ayaklandı. Hatta Avrupa’da iç huzursuzlukların milliyetçi akımları güçlendirdiğinden söz edildi. Yabancı düşmanlığı dendi vs.

Orta Doğuyu zaten biliyoruz.

Dünyada bir şeylerin olduğu muhakkak, şimdilik bu olan şeyin, ne olduğunu ifade etmek, egemen çevrelerin işine gelmiyor. Çok uluslu şirketlerin elinde olan medya, şimdilik bu kalkışmanın adını koyamıyor. Koymuyor.

Kar maksimizasyonu ve ücretlerin aşağı çekilmesi, halkın ürettiği teknolojinin mülkiyetinin egemen çevrelerin elinde olması, saadet zinciri kapitalizminin yeni egemenlik biçimi gibi ana nedenler sebebiyle işsiz ve mutsuz kalan kitlelerin huzursuzluğu…

Mustarip olduğumuz ekonomiyi sağaltacak bir teknolojinin, kapitalizm içinde kalarak, bulunamadığı bir gerçek.

Yeni bir büyük dünya krizine hazırlanan küresel kapitalizm, bu krizi nasıl atlatacağını bilmiyor. Yeni bir sermaye birikimi modeli üretmeden eski birikim modelini imha edip, terk edemiyor.

Servet ve gelir dağılımında meydana gelen uçurum, tüm sosyal sorunların anasıdır.

Egemen çevreler, eylemlerin bir siyasete dönüşmemesini, elindeki araçlarla engellediğinden, sosyal kalkışmanın şimdilik adı konulamıyor.

Şundan emin olabiliriz ki, egemen çevreler, egemenliğine karşı olan bu eylemlere, kısa zamanda bir kulp bulacaklardır. Suçun kendilerinde olduğunu kabul etmeleri diye bir durum olmayacağına göre, gene suçlu halklar olacaktır.

Kapitalizm her kriz döneminde bir önceki dönemde meydana getirdiklerini yıkarsa ayakta kalabilmektedir.

Gelecek dönemin, küreselleşme ile gelenleri ve yapılanları yıkması demektir. Avrupa birliğinin dağılması bile, kapitalizmin bir döneminin kapanmakta olduğuna işaret etmektedir. ABD’nin küreselleşmeden önce kurduğu tüm kurumları yıkması da bundandır.

Brexsit bunun bahanesidir. Kapitalizmi kendi yaptığını kendisi yıkmaz ise yaşayamaz.

Finansallaşma, kapitalizmin geldiği ve kriz içinde olan aşamasıdır. Belki de son aşaması…

Finansallaşma; metalaşma ve özelleşmenin kılcal damarlara kadar işlemesidir.

İnsan deneyiminin özelleştirilmesi; bireyin kimlik kanserine girmesine yol açmıştır. Kamusal alanın yıkılması ve geleneksizleştirilmesi güvenlik duygularının artmasına neden olmuştur.

Finansallaşma orta sınıfın kimlik krizine girmesine sebep olmuştur. Teknolojinin egemen çevrelerin mülkiyetine dönüşerek, halka karşı kullanılması orta sınıflarda kimlik krizi yaratmıştır.

Egemen çevrelerin orta sınıfa fazla ihtiyacı kalmamıştır. Eğitimli insan işsizliği bunun en önemli göstergesidir.

Elbette, kimlik krizi içinde olan bir sınıfın eylemlere önderlik etmesi kısa zaman içinde mümkün değildir. Küreselleşmenin imal ettiği kimlikten sıyrılamayan bir sınıfın kendine gelmesi ve bir karmaşadan geçmesi normaldir.

Olayların şimdilik bir karmaşa gibi görünmesi kimseyi aldatmamalıdır. Bu mutsuzluk ve geleceksizlik, umduğumuzdan da büyük kalkışmalara yol açacaktır.

Egemen çevrelerin halklara kurduğu pusu, ardık çıplak göz ile görünmektedir.

YORUM EKLE