MİLLİ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF
Rahmet Etsin Sana Yüce Latif
Hasretle seni yad ettim dün gece. İç burkuntuların, acıların ve sancıların derin
izlerini hissettim yüregimde. Lakin fedakarlıktan yorulmuş o mahmur gözlerin
bir çift ışık gibi cansız resminde bile ışıl ışıl.
İste Asım hasretle seni andı ve özlemle yad etti. Aldım elime kalemi duygularımı yazmak istedim. Nasıl başlayayım bilmem ki sen sonsuz bir umman iken. Damla deryayı anlatabilir mi ?
Nasıl anlatayım sen aktif bir volkan iken. Nasıl anlatayım Akifim seni. Zira seni anlatılacak diller yastadır. Senin gibi imanlı vatansevere kelimeler yetmez, sözler yastadır. Kürsüde hatiptin, cephede asker. İhlaslı âlimdin, ilimde rehber. Sözlerin köhne yürekleri şad eder. Gönüller ah çeker, güller yas tutar. Doğruluktu senin mayan, vatan ve Kur’andı davan. Ya istiklâl ya ölüm parolan, bayrak ağlar
sancak ağlar yas tutar...
Zatı âliniz, bizi Asım olarak sembolleştirip, Türk milletine takdim etti. Hep Asım için Asımın istikbali için çalışıp didindin. Her şeyini bu garip dine bu aziz millete feda ettin. Varını yoğunu fisebillaha infak edip, Hak yolda emin adımlarla ilerlerken hiç bir fedakârlıktan çekinmedin. Kendin muhtaç iken hep diğer muhtaçları gözettin.
Soğuk havalarda tek gömlekle titreyerek lakin manen kükreyerek dünden bu güne seslendin ve dedin ki :
Ey aziz millet, sabah oldu uyan Ezanlar az geldi diye ötsün mü çan...
Zatı âliniz, gündelik telaşların günü birlik düşencelerin batağında boğulan, tagutun labirentlerinde yolunu kaybeden millete hırs, kin ve nefret tuzaklarına düşmemesi için el uzatıp bir güneş gibi ışık saçtın. Bir mum gibi erittin nefsini, Asımların istikbaline adadın kendini.
Zatı âliniz, islamın neferi imanın kalesiydi. Mevlana gibi Kur’anın hadimiydi.
Ulvi bir rehber ve manevi bir liderdin. Bu aziz millete mâl olmuş milli bir karakterdin Zira her dem göğsünü siper ettin ve mukaddesatımızı çiğnettirmedin.
Çiğnerim, çiğnenirim. Hakkı tutar kaldırırım...