Allahu Teala Ademi yaratıp can vermeden önce bir yerde cansız bekletti. Bütün melekler gelip Ademe nazar ettiler, hayran hayran seyran ettiler. İbliste akıbetinden bihaber Ademi görmeye geldi, etrefında dolanıp cevlan etti, boş boş bakıp durdu,
bir tekme vurdu. Ademin boş cesetinden ses geldi sonra iblis dedi ki :Ne kadar zayıf mahluk, kendine hakim olamaz varlık.
Sonra Ademin içine girdi, baştan ayağa kadar her yerini dolaştı, her yerine girip çıktı. Yalnız bir yere giremedi : GÖNÜL ...
Çok uğraştı ama gönüle giremedi. Sonra çıktı ve dedi ki : Bunda bir iş var ama çözemedim. İşte İblisin çözemediği sır, Vuslattır ilahi aşkır. İblis gönüle giremedi, çünkü Allah gönülü kendine tahsis etti, kendine ne yeri ne göğü mekan tuttu,
Allah gönüle taht kurdu...
İşte meleklerin ve şeytanın çözemediği sır gönülde saklıydı. İnsan bile gönülde taşıdığı bu sırra vakıf değildir. Sadece dünyayı değil, Ahireti bile geri atıp gönülden çıkarmadığı müddetçe, gönül şehrinin kapılarını sahibinin haricinde her şeye
kapamadığı müddetçe bu sırra vakıf olamaz. Bu sırrı çözemediği müddetçe ise kemalleşemez.
Yunusun ifadesiyle, biri diğerine Ey Ben diyecek kadar ilerlemedikçe muhabbet makamını keşfedemez. Yaratandan ötürü, yaratılanı hoş görmedikçe muhabbet makamına eremez. İşte kemâlin zirvesidir bu makam.Bu makama ermenin ilk hamleri terki terktir. Her şeyden vazgeçmektir. Dünyadan da ukbadan da, anadan, yardan, hânümandan ve hatta candan da geçmektir.
Sadece ve sadece O yüce Sevgili kalacak . Çünkü aşk ehli, bezmi elestte mest olup ezeli vuslatın aşkından gönlünü, sahibine kerhen değil gönüllü tahsis etmiştir.
İnanıp Hakka eren Geçilmez yoldan geçer
Nur halkasına giren Hânümandan maldan geçer
Düşmüşse aşk ateşi gönlüne Ona mekân makam sorulmaz
Yağma eder varını Candan yardan geçer
Aşka yelken açanlar Menzile varır muhakkak
Aşk şarabını tadanlar Kaymaktan baldan geçer
Ezelden vuslata erenler Bezmi elestte mest olup
Aşk sırrına erenler Tahtan tactan geçer