Gönül seni bulmuş ise Başkasını arar mı hiç
Ateşine yanmış ise Başka nârâ yanar mı hiç
Seni bulanlar bulmuştur Akıp akıp durulmuştur
Arif seninle doymuştur Başkasıyla kanar mı hiç
Var eden sensin cihânı Varlığın cânların cânı
Bulanlar sende ummanı Başka göle dalar mı hiç
Adı her yerde okunan Sinede dertlere derman
Gönülden Ona inanan Başka Rabbi arar mı hiç
İrfan deryasına dalan Ona cânı feda kılan
Cemâline hayran kalan Başka Vara bakar mı hiç
Gönüldeki muhabbet Yüce Allahın Vahdet Sırrıdır. O Yüce Sevgiliden gelen
sevginin bir akisidir. Tıpkı duvara akseden suyun şulesi gibi, dağlara akseden
sesin nağmesi gibi. Sevdiğimi demez isem, sevgi derdi boğar beni... diyor Yunus.
Bunu da sövene dilsiz, dövene elsiz gerek... diyerek yaşıyor.
Zira ilahi aşkı bir damla yüreğinde taşıyan aşıklar, nakışı sever nakkaştan ötürü, yaratılanı hoş görür Yaratandan ötürü. Onların zikri de fikride lütfunda hoş, kahrında hoş, nârın da hoş nurun da hoştur. Bu zikir bezmi elestte mest olanların parolasıdır.
Seni gören aşık Başka cemâli neylesin
Dostluğuna eren sadık Başka visali neylesin
Kulaklar duymuşsa sesin Duyar mı ağyâr neylesin
Gönüllere sultan sensin Gayri cemâli neylesin
Ağızlara şerbet şeker Gönülde var ise eser
Sevgini tatmışsa eğer Kaymağı balı neylesin
Sensiz zaman geçmez olur Sensiz Cennet viran olur
Sensiz gönül bitap olur Firdevsi âlâyı neylesin
Allahu Azimuşşan, ben bir halife yaratacağım buyurduğunda melekler : Ya Rabbi
yer yüzünde kan dökecek birini mi yaratacaksın...demişlerdi. Bunun üzerine Yüce Allah, ben sizin bilmediklerinizi bilirim...buyurmuştu. İşte meleklerin bilemediği sır Vuslattır ilahi aşktır. Meleklerin hocası Şeytan bile bu sırra vâkıf olamamıştır.