Kimine göre bir sevgidir aşk. Kimine göre bir tutku. Lâkin gerçekte aşk, ne bir sevgidir ne de bir tutku. Bugüne kadar hep sahte aşklar uğruna fedakârlıklarda bulunduk. Hep geçici aşklara heveslendik, sahte güzelliklere gönül verdik.
Lâkin ne sevdası uğruna çöllere düşen o gerçek aşkı bulabildik ne de kendimizi
sahte sevdalardan kurtarabildik. Mecnun olana Leyla çok, üzülme sana Leyla’mı yok diyerek gönlümüzü avuttuk, mâneviyat fukarası olduk. Oysaki buyurdu Yüce Mevlâ,
2 sevgi birleşmez kalpte asla.
Beni bir dağda buldular Kolum kanadımı kırdılar
Huzurlarından kovdular Sen de kovma beni Ya Râb
Viran gönülle gezerim Ben uslanmaz beşerim
Bozuldu türlü düzenim Sen de bozma beni Ya Râb
Hârâmiler beni yondu Her azam parça parça oldu
Sordular sana ne oldu Sen de sorma bana Ya Râb
Ben bir dağın ağacıyam Ne tatlıyım ne acıyam
Ben sana duacıyam Sen de kovma beni Ya Râb
Mevlana’ya aşkı sormuşlar. Ben ol da gör demiş. Nasıl tarif edebilsin ki, âmâya
7 rengi, sağıra ahengi anlatmaktan da zordur aşk. Hayatım şu 3 kelimeden ibarettir diyor Mevlana : Hamdım Yandım Piştim... Mâneviyat Fukarası ey insan, Sen bu 3 evrenin neresindesin. Feeyne Tezhebun... Nereye gidiyorsun ?
Aşk işte bu 3 kelimede saklı. Belki de bu 3 kelimeden de ötedir. Zira aşk, sandığın kadar değil yandığın kadardır... diyor Tâbibi Gulubenâ Hz Mevlânâ.
Yan ey gönül yan yanmak oldu derdime derman... Hacı Bayram Veli bu sözleriyle aşkı tarif ediyor. Şöyle ki yanmak aşkın evveli, pişmek te ahiri olsa gerek. Tatmadığımız için ihtimallerle yetinmek zorundayız.
Zunnuni Mısri, hakikat ilminin taliblileri var mıdır ?.. diye sormuş. Avam da,
havas da bu ilme talib olmuşlar. Zunnun, Sırrı Vahdeti açıklayınca bu 2 sınıfın
hiç biri de kabul etmemiş. Aşk öyle bir deryaki, ya ömrüne dalış yapılır ya ölümüne. Aşk öyle bir muamma ki tatmayan bilmez. yanmayan anlamaz.
Aşk ehli ölmez, Yerde çürümez, Yanmayan bilmez, Ateşi aşkta.