Bu araştırmada retrospektif olarak kanda vitamin D seviyeleri ile KOVİD pozitifliği arasındaki münasebet incelendi (1).
50 eyaletten hastaların KOVİD sonuçları Mart ortasından Haziran ortasına kadar ve önceki 12 aydaki 25(OH) D sonuçlarıyla eşleştirildi.
Ortalama yaşları 54 ve yüzde 68’ i kadın olan 191.779 hastada KOVİD pozitifliği oranı %9.3 ve ortalama vitamin D seviyesi 31.7 olarak bulundu.
KOVİD pozitifliği, vitamin D seviyesi 20’ nin altında olanlarda %12.5; 30-34 arasında olanlarda %8.1 ve 55’ den yüksek olanlarda ise %5.9 olarak bulundu.
Bu, KOVİD pozitifliğinin kanda vitamin D seviyeleri ile ters ve kuvvetli bir korelasyonu olduğu manasına geliyor.
Bu korelasyonun, eyaletin enleminden, ırk ve etnisiteden, cinsiyetten ve yaştan bağımsız olduğu da gösterildi.
Bu bulgular, KOVİD enfeksiyonu ve KOVİD hastalığı riskini azaltmada D vitamini takviyesinin rolünün ciddi biçimde araştırılması gerektiğini düşündürüyor.
Vitamin D nasıl etki ediyor?
Vitamin D eksikliği ile üst solunum yolları viral enfeksiyonları ve KOVİD mortalitesi arasında bir münasebet vardır (2, 3).
D vitamininin hazır ve öğrenilen bağışıklık sistemlerini etkileyen çok sayıda etkisi olduğu göz önüne alındığında bu münasebet kolayca tahmin edilebilir.
Monosit, makrofaj ve epitel gibi solunum yolları hücrelerinde vitamin D reseptörleri vardır.
Bu reseptörlerin aktive edilmesi solunum yolları enfeksiyonlarına karşı korunmada önemli olabilir (4).
Ayrıca, vitamin D sitokin salgısını baskılayarak KOVİD’ de ağır tablo ve ölümlerin sorumlusu olan sitokin fırtınasını hafifletebilir (5).
Daha önce KOVİD’ le ilgili olaylarda enlemin tesiri katılımcı sayıları fazla olmayan iki farklı çalışmada incelenmiş ve farklı neticelere varılmıştır (6, 7).
Gelelim neticeye
Bugüne kadar SARS ve MERS de dahil birçok virüs enfeksiyonunun tedavisinde denenen ama hiçbirinde de emniyet ve etkinliği ortaya konamayan, hiçbir hastalık için ruhsat alamayan, bir kürü 3 bin $ olan remdesivire gösterilen alâkanın 3 binde birinin de D vitaminine gösterilmesi gerektiğine inanıyorum.
Sanki remdesivir başında tacı ile kraliyet ailesinin koruma ve kollama altındaki küçük prensi, vitamin D ise aç karına sokaklarda gezen, eli yüzü kir pas içinde, onun bunun çocuğu…
Bilim dünyasını bu ayırımcılığa son vermeye davet ediyorum.
Kaynaklar:
1. https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0239252
2. https://nutrition.bmj.com/content/3/1/118
3. https://nutrition.bmj.com/content/3/1/67
4. https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1002/rmv.1909
5. https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(20)30628-0/fulltext